|50|

12.8K 712 26
                                    


Genç kadın üstündeki monta biraz daha sarıldı apartmandan çıkınca. Keskin soğuk kalın kıyafetlerinin arasından bile tenini iğnelemeye devam ediyordu. Botları ıslak zeminde ses çıkartırken üşüdüğü için bunu umursamadı. Arabadan inmiş, onu bekleyen adama baktı ve tebessüm etti, havanın soğuğuna inat gülüşü sıcacıktı.

"Sonunda gelebildin." dedi Polat sitemle. Kollarını iki yana açıp kadına sarılmak için bekledi. Pelin'de ona karşı koymadan kollarını anında adamın beline doladı. "Arabada neden beklemedin?"

"O zaman sana sarılamazdım." dedi Polat memnuniyetle. Pelin'se güldü ve daha fazla donmamak için arabanın kapısına uzandı. "Hava hala neden bu kadar soğuk?"

Polat omuz silkti ve arabanın etrafında dolaşıp kendi tarafına binmeden önce "Gecenin bir körü olduğundan olabilir." dedi. Pelin, adamın alay ettiğini anladığında göz devirdi ve sıcak arabanın içine girer girmez kapıyı kapatıp kemerini bağladı. Hala biraz gergindi. Ablası uyku sersemliğinden sıyrılıp ilk önce onu ararsa iyi olurdu. Aklına gelen şeyle telefonunu çıkardı ve ablasına bir mesaj attı her ihtimale karşı.

"Nereye gidiyoruz?" diye sordu genç kadın telefonla işi bitince. Boş yollarda sakince ilerlerken Polat cevap verdi. "Sürpriz."

Pelin arkasına yaslanırken merakla "Gecenin bir köründe ne sürprizi bu Polat?" dedi. Onu uykusundan edecek bu sürprizi merak etmişti ve ister istemez çıtayı yükseltiyordu.

Polat tebessüm etmekle yetindi, şansını sessiz kalmaktan yana kullansa bile Pelin susacak gibi değildi. "Bak her saniye biraz daha meraklanıyorum ve beni sonunda balık ekmek yemeğe götürürsen seni mahvederim adam!"

Genç adam ona kaçamak bir bakış attı. "Balık ekmek değil, merak etme." dedikten sonra derin bir nefes aldı. Aklında kurduğu planı sonunda gerçekleştirecekti. Hava açıktı, şansına ay parıl parıl parlıyor ve yıldızlar ona eşlik ediyordu.

Pelin, genç adamdan cevap alamayacağını anladığı an pes ederek arkasına yaslandı ve geçtikleri yolları izlemeye başladı. Aklından binbir düşünce geçiyordu ve bir yandan da fazla güzel hayaller kurmak istemiyordu. Zira sonrasında Polat'ın hazırladığı sürprizin içine edebilirdi. Başını cama doğru eğerek derin bir nefes aldı. Madem o söylemeyecekti, kurduğu hayallerin ceremesini de çekmeye razı demekti.

Yarım saatlik bir yolculuğun sonunda şehrin en yüksek tepelerinden birine varmışlardı. Bu tepeden bakan, tüm şehri ayaklarının altında görebilirdi, belirli aralıklarla konuşmuş banklar, olası kazaları önlemek için uçurumun ucuna konuşmuş çitler ve yeni yeni canlanmaya yüz tutmuş yeşilliklerle güzel yerdi. Dingin ve huzur veriyordu.

Pelin o an anladı. Polat'tan gelecek her sürpriz onun için pahabiçilemezdi.

Genç adamı beklemeden arabadan indi ve soğuğun kalıp gibi işlediği geceden derin bir nefes çekti ciğerlerine. Burnu hafifçe sızlasada aldırmadı. Yavaşça korkuluklara ilerledi ve ellerini tahta kollara dayayarak şehrin bir yanıp bir sönen ışıklarını izlemeye başladı. Bu geceye eşlik eden ay ve yıldızlarsa assolist gibiydi. İlk önce yere bakıyordu, sonra göğü izlemek insana ayrı bir zevk veriyordu.

Tam da Polat'a bakmak için arkasını döneceği esnada sırtı genç adamın sıcak göğsüne çarpınca duraksadı. Polat, ellerini tahta kollara yaslayarak onu arkası dönük bir şekilde kıstırdığında nefesi tekledi. Hala bu tarz yakınlaşmalarında ne yapacağını şaşıyordu ve romantik çekimi bir anda bozuyordu fakat bu defa içinden gelmedi. Bu geceyi Polat'la sevmişti.

"Pelin..." diye mırıldandı genç adam, kadının saçlarından dalga dalga yayılan kokuyla mest olurken. Genç kadını belinden tutup kendine çevirdi ve uzaklaşmadan devam etti. "Bu gece tüm şehrin, tamamlanmış ayın, onun ışığına muhtaç yıldızların önünde sana bir soru sormak istiyorum."

Pelin hızlanan kalp atışlarının dışarı taşmasından korka korka adamı dinlerken beyninde dönüp duran bir şeyler ona olacakları söylüyordu. Çoğu zaman bir evlilik teklifini dile getirse de Polat'tan böyle bir atak bulamamıştı. Şu an nişanlılardı, nisana düğünleri vardı fakat bundan sonrasında gelecek bir evlilik teklifi abes kaçmaz mıydı?

"Benimle sadece ölene dek değil, öldükten sonra da evlenir misin?"

Genç kadın şaşkınlığını bir kenara bıraktığı an titrek bir nefes bıraktı. Buz gibi gecenin aksine içi sıcacıktı o an. Kalbi kanatlanıp uçacaktı sanki, yüreği bir zamanlar çaresiz bir ateşe düşmüşken bir anlık deli cesaretiyle attığı o mesaj şimdi nereye getirmişti her ikisini de?

Gözlerine dolan yaşlardan sevdiği adamın yüzünü göremeyecek hale geldiğinde dudakları titredi. Başını belli belirsiz sallarken "Evet..." diye fısıldadı. "Seninle evlenirim."

Genç adam rahat bir nefes bırakırken alnını genç kadının alnına yasladı. Pelin'i sevmek, bu dünyada başına gelen en delice ama aynı zamanda en güzel şeydi. Bir gece, alt tarafı arkadaşının mutluluğuna ortak olmak istediği sırada telefonuna gelen bir mesajla değişmişti her şey... Allah yukarıda, onların planını bozduğu için o sıralar Pelin'e deli bir öfke büyütmüştü içinde. Başına bela aldığını düşünmüştü ama şu an o beladan memnundu.

Pelin onun hayatındaki en güzel iyikisiydi.

İyiki o mesaja cevap vermişti. İyiki kardeşi o engeli kaldırmıştı, iyiki onu bulmuştu, iyiki onu bırakmamıştı... Sayamayacağı kadar çok şeyi iyiki yapmıştı.

Cebinden çıkardığı tektaşı genç kadının söz yüzüğünün üstüne bıraktıktan sonra yüzüklerini taşıyan elini öptü. Bu gece onlar için unutulamayacak kadar güzeldi.

Genç kadının elini tutup o şehri seyrederken yere serdiği kilime doğru sürükledi. Bir geceyi, bu güzel manzarada ve berrak bir göğün altında geçirmekte bir sakınca yoktu. Hem uzun süreli küslüklerine de iyi gelirdi, kuracak gelecek hayallerine de.

Polat kendini şanslı hissediyordu.

Pelin'in çocuklarının babası olacak o şanslı kişi olmak herkese nasip olmazdı değil mi?

Çocuklarımın Babası | Texting ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin