|00| ÖB -1-

14.2K 675 150
                                    


25 Eylül 2020

*Evlendikten 5 Sene Sonra*

Zamanın bile eskitemediği şeyler vardır bu hayatta. Mesela anılar, ne kadar geçmişte kalırsa kalsın anıldığı an taptaze bir tat bırakır damaklarda. Anıları zaman bile eskitemez. Mesela fotoğraf kareleri, ne kadar geçmişte çekilirse çekilsin illa ki tozlanır diyenlere inat o anda kalırlar. Mutlu bir pozda saklı olan o sevinçleri, hüzünleri, yani tüm duyguları üstünden ne kadar zaman geçerse geçsin ilk günkü gibi hissedebiliriz.

Henüz beş senedir evliyiz... Yıpranmadık. Birbirimize olan sevgimizi kaybetmedik. Aşkımız bitmedi henüz ya da birbirimize olan o saygımız hala yerinde. Sanırım bunda en etkili olan şey yaptığımız onca delilik.

Biz geçen bu beş senede unutulmayacak, tükenmeyecek, eskimeyecek hatıralar biriktirdik.

Evlendiğimiz ilk gün hala aklımdadır. Polat, beni öptükten sonra ayağına bastığım zaman hala nasıl yüzünün buruştuğunu hatırlarım. Arabaya bindiğimiz vakit birbirinden ayrılmayan ellerimize inat nasıl bir merakla o evlilik cüzdanını karıştırdığımı hatırlarım. Tüm gün aylak aylak sokaklarda takılıp akşam olduğu zaman tüm aileyi bir araya topladığımızı, şaka olmayacak kadar ciddi bir şekilde evlendiğimizi söylediğimizi de unutmadım.

Evet, babam beylik tabancasını çıkardı belinden sonunda ama bizi vurmak yerine masaya bıraktı. Sonra cüzdanını çıkardı, sonra arabasının anahtarını, ardından da kıravatını çıkartıp gömleğinin ilk üç düğmesini nasıl çözdüğünü unutmam mümkün değil. Oturduğu sandalyede vurgun yemişcesine geriye çöküşünü, Polat'ın babasının sandalyesinde hışımla kalkıp sandalyeyi eline almasını, annemlerin bizi unutup kocalarını yatıştırmaya çalışmasını ne kadar zaman unutturabilir bana? Unutmadım, nasıl unutayım o curcunayı?

O oluşan karmaşada kör kurşuna gitmemek adına evden kaçar gibi çıkmamızı, ilk birkaç saniye geride bıraktığımız ailelerimizden sonra deli gibi gülmemizi unutamam.

Hayat müşterek derler... Aslında cidden pek bir değişiklik olmadı yaşamlarımızda. İlk sene ben okula gidip gelmeye devam ettim, Polat'sa işe gidip gelmeye. Evin temizliği bende, zehirlenmememiz içim yemekler Polat'ta. Aslında... Hala Polat'ta.

Ailelerimiz düğün yapmamamızı kabullendi, sonrasında onlardan gizli evlenmemize de tamam dedi ama fotoğrafsızlığımızı kaldıramadı. Kiraladığımız bir gelinlik ve damatlıkla çekindiğimiz sözde düğün fotoğraflarımızdan üç tane çıkartıp birini benim aileme, birini Polat'ın ailesine verdik ve biride bizde kaldı.

Ama rahat durmadık. Evlendiğimiz senenin yazında bir karavan kiraladık, tam bir ay boyunca çılgınlar gibi gezip tatilin dibine vurduk. Açtık Türkiye haritasını karşımıza, şehrimizden başlayan bir rota belirleyip tam bir ay boyunca telefonlarımızı kapatıp eğlendik. Rahat durmadık derken tatile çıkmamız değildi mesele tabii. Asıl sorun tatile çıkarken kimseye haber vermeyip telefonlarımızı kapatmamız olmuştu. Biz yokken yürekleri ağızlarına gelen ailemiz biz döndükten sonra bir kez daha küstü bize. Oradan buradan aldığımız buz dolabı süsleri de işe yaramadı yani.

Evlendiğimizin ikinci senesi, bir ocak sabahı Polat'ın yüreğini ağzına getirecek bir şey yaptım ve hayatımda ilk defa bayıldım. Ayıldığımda bir hastane odasında kolumda serumlaydım. Başıma üşüşmeyen kalmamış. Hamile olduğumu tüm ailemle beraber öğrendim.

Ve hayır arkadaşlar... Çocuğumuzu leylekler getirmedi!

Okulumu tüm itirazlara rağmen dondurmadım. Karnım burnumda girdim sınavlara, bazen ders ortasında ağlamaya başlayıp öğretmenleri zor durumda bıraktığım bile oldu. Sınıfa ayrı bir renk kattık bebeğimle!

Çocuklarımın Babası | Texting ✔︎Where stories live. Discover now