Bölüm 10

205 8 1
                                    

Multimedya var. Bulutun d evi.

Sabah gözlerimi açtığımda yatakta tek olmadığımı hatırladım ve fazla kıpırdanmadan Buluta döndüm. Melek gibi uyuyordu. Bende onu izliyordum. Pürüzsüz cildinde sakalları çıkmaya başlamıştı. Elimi kaldırıp yüzüne götürdüm. Yeni çıkan sakallarının üzerinde gezidirirken gözleri kıpırdandı. Uyandığını fark ederken elimi hızlıca çektim. "Günaydın." dedi ve o büyülendiğim gülümsemesini yolladı. Ben hala ona hayranca bakarken "Günaydın." diyebilmiştim. "Uyandırmadım,değil mi?" dedim sonuçta saat daha erkendi. "Uyandırdın.Şimdi birlikte tekrar uyuyacağız." dedi tekrar gülümserken. Beni göğsüne çekti ve bir anda bütün kokusu burnuma doldu. Bu anın keyfini çıkartırken sonunda ikimizde uyuya kalmıştık.

~~~

"Tanrım. Anlıyorum,birbirinize aşıksınız ama bizimde karnımız acıktı artık kalkmalısınız,dostum." Odayı Semihin sesi doldururken birden Bulutun göğsünden o huzurlu yerden ayrılıp gelen ışıktan dolayı gözlerim kısık bir şekilde Semihe bakıyordum. Semihin arkasında Merve de vardı. O da sırıtarak bizi izliyordu. Yakalanmıştık. Ama sonuçta yasak aşk yaşayacak halimiz yoktu değil mi? Aşk mı? Bir gün birlikte uyuduk diye buna aşk diyemezdim ki. "Aa..şey siz inin biz geliyoruz." dedim ve Bulutu dürtmeye başladım."Bulut.Tanrım!Öldün mü!Kalk haydi." dedim hala dürterken. Yeni uyanmış olmasına rağmen sesi oldukça şey çıkıyordu.Seksi. "Beş dakika daha." dedi ve sonra mırıldanmaya başladı. Bende gülümseyerek yataktan kalktım ve banyoya doğru yürüdüm. Yüzümü yıkadıktan sonra saçımı topuz yaptım ve odaya doğru yürüdüm. Ben içeriye girdiğimde Bulut yatakta oturmuş beni izliyordu. "Sonunda kalkabilmişsin." dedim gülümseyerek.

"O huzurlu uykudan ne kadar uyanmak istemesemde. Uyandım işte. Semihi geberteceğim." dedi. Ne kadar yanaklarım kızarmayan bir insan olsam da utanmıştım. Neyse ki bunu dışarıya vurmuyordum. Bu gerçekten güzeldi. "Sanırım kahvaltıyı hazırlamışlar. Sen aşağıya in bende üzerimi değiştirip geleceğim." Tamam anlamında kafasını sallarken eli ensesinde dışarı çıkıyordu. Hemen dolabın karşısına geçip pijamalarımı çıkarttım ve bir kot çıkarttım üzerine de kısa kollu bir tişört giydikten sonra pijamalarımı katlayıp dolabı kapattım. Yatağımı da toplayıp aşağıya indiğimde Bulutun yanı boştu. Umarım bu süreçte Semih beni çok utandırmaz diye içimden dua ederken Bulutun yanına oturup gülümsedim. "Bugün ne yapacaksın?" dedi o sırada. Dün koltuğun üzerinde bırktıgım test kitabını görünce "Sanırım ders çalışacağım. Eksiklerim var. Sonuçta haftaya sınav haftası değil mi?" dedim ve herkese bir göz gezdirdim. Herkes eksikti anlaşılan. "Benim de birkaç işim var dışarıda. Bittiğinde seni alırım. Tabi seninde çalışman bittiyse." Kafamı tamam anlamında salladım ve masadan kalkmasını izledim. Kalkarken de elini belime koymuştu. O hassas yere.

Semihte Bulutla giderken bizde Merveyle sofrayı topladık. Merve arada bana soru dolu bakışlarını yollasada ağzını açmıyordu. Ama en sonunda merakından duramamıştı. "Simay neler oluyor anlatacak mısın?" Heyecan dolu bakışlarımla tabağı tezgaha bırakıp tamamen ona döndüm. "Hiç.Sadece birlikte uyuduk,o kadar." dedim ve gülümsedim. "İnanmıyorum. Çok sevindim. Siz birlikte misniz?" Birlikte miydik? "Bilmiyorum." dedim o sırada son tabağı da dolaba koyup salona ilerledim. Fizik. En nefret ettiğim ders. İstemeye istemeye de olsa kitabı açtım ve konuyu en başından okumaya başladım. Bu biraz uzun süreceğe benziyordu.

~~~

"Hayır,Merve onu giymeyeceğim."

Merve bir saattir odada sarı üzerinde beyaz çiçekleri olan elbiseyi gözüme sokuyordu. Bulutun yanına bununla gitmemi istiyordu. Hayır. Bende o elbiseyi giyecek cesaret yoktu. Fazla. İddialı gibiydi. "Tanrım,çok abartıyorsun. Sadece bir elbise." Sonunda mızmızlanmayı bırakıp elbiseyi de alıp banyoya yürüdüm. Elbiseyi giydikten sonra kapıyı açtım. Merve yatağa oturmuş,sıkılmış bir şekilde ayağını sallıyordu. Sanki defiledeymişim gibi yürüdüm denemezdi. Çünkü hiç rahat değildim! Ben böyle elbiseler giymezdim ki. Ne güzel bir kot giyip gidecektim. Ama ne yazık ki Merve hayallerimi suya düşürmekte bir numaraydı!

"Simay! Bu sen misin? Çok güzel olmuşsun. Aman Tanrım!" dedi büyülenmiş bir şekilde. "Abartıyorsun." dedim ve tekrar gülümsedim. O sırada kapı çalmıştı. Merve koşa koşa kapıyı açmaya giderken makyajımı yapmamı tembih etmişti. Makyaj masasından eyelineri alıp ince bir likit çektikten sonra bir de rimel  sürdüğümde hazırdım. Aşağı indiğimde Merve kapıdaydı "Dışarıda bekliyor." dedi. Ayakkabılığa bakarken ne giyeceğime bakıyordum. Merve çenesiyle beyaz babetleri gösterince ona minnet dolu bakışlarımı gönderdim."Herşey için teşekkür ederim. Sen olmasan ne yapardım ben?" dedim ve ellerimi boynuna doladım. O da hemen belime dolamıştı ellerini. "Tamam bu kadar yeter şimdi git ve onun başını döndür." dedi ve gülümsedi. "Evet. Aynen öyle yapacağım." dedim ve bende gülümsedim. Babetleri ayağıma geçirdim ve kapıyı açtım.

Beyaz audinin içinde bekleyen Buluta doğru ilerledim. Kıvırcık saçlarını çok seviyordum. Arabaya bindiğimde kocaman gözleriyle bana bakıyordu. "Çok güzel gözüküyorsun." dedi ve arabayı çalıştırdı. Nereye gideceğimizi söylemeyeceği için sormadım. Yaklaşık yirmi beş - otuz dakika içerisinde bir dağ evine gelmiştik. İlk defa onunla yanlız kalacaktım. Korktuğundan değil sadece yanlış bir davranış sergilememden korkuyordum. "Haydi.İn." dedi ve kapısını açıp indi. Tabiki kapımı açmasını beklemiyordum. Ona yetiştiğimde elini belime koyup beni yönlendirdi. Evin içine girdiğimizde adeta büyülenmiştim. Burası çok güzeldi. Çok çok çok güzel. Şöminenin yanında iki tane karşılıklı koltuk vardı. Ve harika bir masa. Biz direk masaya geçerken o da bardaklara şarap doldurmak için buzdolabına yürüyordu. "Kırmızı mı beyaz mı?" dedi o kadifemsi sesiyle. Bu çocuğa bayılıyordum. "Kırmızı." dedim ve sandalyeye oturdum. Elinde iki kadehle gelirken hala gülümsüyordu. Yemeklerimizin yedikten sonra şöminenin önündeki koltuklara geçmiştik. Hava baya kararmıştı.

Koltuğunu yanıma çekerken bende onu izliyordum. İyice heyecanlamıştım. Şimdi ne olacaktı. Ne konuşacaktık. Tanrım! Çok kasılmıştım."Rahatla. Seni öldürmeyeceğim." dedi ve o tapılası gülümsemesini gönderdi. Bende ufak bir kahkaha atarken bana iyice yaklaşmıştı. Karnımdaki kelebekler iyice uçuşurken artık kendimi kaybetmiştim. Yumuşak ve dolgun dudaklarını dudaklarımda hissedeli çok olmamıştı. Beni öpüyordu. Bende ona karşılık verirken elini enseme koymuş beni kendine çekiyordu. Bir anda kendimi kucağında buldum ve bende ellerimi onun ensesine görürdüm. Artık bu masum bir öpücükten çıkmıştı. Gayet şehvetli ve arzulu öpüyordu. Sonunda nefes almak için ara verdiğimizde dudakları boynuma kaymıştı.

"Biraz daha devam edersek sanırım kendimi tutamayacağım." dedi ve beni utancımla baş başa bıraktı.

~~~~

Vote ve yorum vermeyi unutmayin.teşekkürler :)

TESADÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin