1. Bölüm

244K 2.1K 76
                                    

Pek alakası olmasa da bölüm şarkısı koydum. Çok sevdiğim bir parçadır, bende onu dinleyerek yazdım. İyi okumalar :')


“Hazal hadi in artık!” Babamın sesi beklemekten sıkılmış bir tonda çıkmıştı ama bunu umursamadım. Yani sonuçta 3 ay boyunca o lanet olası yazlıkta kalacaktık, hiçbir şey unutmamam gerekliydi.

“Tamam iniyorum şimdi” diye bağırdıktan sonra en sevdiğim mavi şortumu da bavuluma tıkıştırdım ve son defa toz pembesi hakim odama göz gezdirdim. Sanırım unuttuğum bir şey yoktu. Ah tabi ya günlüğüm. Nasıl unutabilirdim onu. Küçükken anneannemin aldığı günlüğüme bu yaşıma kadar yazmıştım ve şimdi unutup gitseydim tam 3 ay ondan uzak kalacaktım. Başka unutmadığım bir şey olmadığına karar verip odamın kapısını yavaşça kapattım ve büyük bir zorlukla içinde eşek ölüsü olduğunu andıran bavulumu merdivenlerden indirmeye başladım. Şeytan diyor ki salla buradan aşağıya, öyle düşerek insin. Ne koymuştum ben bunun içine bu kadar sahi?

“Sonunda gelebildin kızım neredesin sen? Baban dayanamayıp arabaya bindi. Sana çok sinirli, tam 1 saattir gel artık diye bağırıyor. Hoşuna mı gidiyor senin babanı kızdırmak?” Annem o kadar çok cümle sıralamıştı ki yüzümü ekşitmekle yetindim sadece. Arabaya bavulumu koyduktan sonra arka koltuğa oturup babamla hiç iletişim kurmamaya çalıştım. Şimdi hiç çekemezdim onu. Zaten istemediğim bir yere zorla götürüyorlardı beni.

“Hayır anlamıyorum ne bu sorumsuzluk? Yolun uzun olduğunu biliyorsun ve bilerek en geç sen hazırlanıyorsun. 17 yaşına geldin hala çocuk gibisin Hazal. Sana erken çıkıp oraya erken varmak istediğimi söylemiştim bilerek mi yapıyors-“

“Tamam Erkan bağırma artık. Genç kız o tabii ki geç hazırlanacak abarttın sende.”

“Ne?! Ben mi abartıyorum Esma? İkiniz bana sürekli karşı geliyorsunuz. Anasına bak kızını al işte.”

Annem ve babam kavga ederken hiç sesimi çıkarmadan onları dinliyordum. Bu kadar önemli miydi gerçekten? Bu kadar bağırması mı gerekliydi? Babam hep aynıydı. Buna daha fazla dayanamayacağımı anlayıp ipod’umu çıkardım ve rahat bir müzik açtım. Düşünmeye başladım. Acaba gittiğimiz şu saçma yerdeki yazlıkta benim yaşımda birileri var mıydı, yada yakışıklı çocuklar falan. Hani şu basketbol oynayan, kaykay delisi, küpeli, esmer, uzun boylu, kaslı... Ah. Neyse.

Bunları düşünürken dün gece çok geç yattığımı ve yorgun olduğumu düşününce koltuğa uzandım. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Araba yolculuklarını bu yüzden çok severdim, çok çabuk uykum gelirdi.

..

Gözlerimi açtığımda annemle babamın tartışmasına tanık oldum. Tekrar.

“Erkan şuradan dönmeyecek miydik sanki?”

“Hayır Esma bu taraftandı, karışma sen. Kaybolacağız senin yüzünden şimdi.”

“Aman tamam, ama bir senin yüzünden kaybolalım sorarım ben sana.”

Hâlâ gelememiş miydik gerçekten? Saate baktığımda tam 3 buçuk saat uyuduğumu fark ettim. Ayı gibi uyumuştum resmen.

“Hah burası Erkan burası. Ay sonunda bulduk. Hazaaaaaaaalllll geldik kızım uyan!”

“Anne ne bağırıyorsun ya! Uyandım zaten ben Allah Allah kulağımın dibinde” 

Sinirle ipodumu çantama sıkıştırıp kapatmaya çalıştım. Bu sırada bir sitenin içine girmiştik ve çok açık bir yeşil 2 katlı evin önünde durmuştuk. “Burası mı?” diye sorabilmiştim sadece. Aman tanrım! Mükemmeldi burası! Ortada kocaman bir havuz vardı. İleride de masmavi bir deniz görünüyordu. Basketbol sahasının orada ise benim yaşlarımda kızlı erkekli bir grup kahkahalar atarak konuşuyordu. 

“Hazal inmeyecek misin artık kızım?” Annemin kapımı açıp beklediğini daha yeni fark etmiştim. Yok kafam uçmuştu benim, hala şoktaydım.

“Ha? Tamam iniyorum.” deyip arabadan inmemle o arkadaş grubunun bu tarafa doğru dönmesi bir olmuştu. Utangaç bir şekilde gülümseyip babamın bagajdan çıkardığı bavulumu annemin kapısını açtığı eve doğru sürüklemeye başladım.

Sanırım her şey daha yeni başlıyordu.

Seninle Sonsuza KadarWhere stories live. Discover now