9. Bölüm

30.8K 1.2K 95
                                    

(Multimedia’da Samet ve Hazal vaaar.)

-1 Hafta Sonra-

Berk’i tamamen hayatımdan çıkarmıştım. Onunla fazla göz göze gelmemeye ve konuşmamaya çalışıyordum. İkimizde yokmuşuz gibi davranıyorduk, ki bu da ondan nefret edip umurumda olmamasını daha da kolaylaştırıyordu.

Ondan nefret etmem için bunların hiçbirine gerek yoktu gerçi. O cümlesi beynimde yankılandıkça daha fazla iğreniyordum.

“Seni kıskanmadım. Çünkü seni, benim için değerli olsaydın kıskanırdım. Ama değilsin.”

Aynen böyle demişti. O andan itibaren buraya geldiğimiz güne lanetler etmiştim. Böylesine iğrenç biriyle tanışıp, hayatımı alt üst etmesinin tek nedeni babamın yazı burada geçirmemizi istemesiydi.

Eğer o burada olmasaydı gerçekten hayatımdaki en güzel yaz aylarını geçirebilirdim. Ama o olmasaydı. Ve maalesef vardı. Üstelik her gün görebilecek kadar yakındık birbirimize.

Berk’in aksine herkesle çok iyi anlaşıyordum. Hepsi bana karşı çok anlayışlıydı, onlarla deliler gibi eğleniyordum. En çok da Samet ile. Sanırım hayatımda ilk defa bu kadar yakın olduğum bir erkek arkadaşa sahiptim. Nasıl anlatılır bilemiyorum ama onu çok farklı seviyordum, hepsinden daha farklı. Hani derler ya ‘Kardeşim olsan ancak bu kadar severdim seni’ diye, işte aynen öyle seviyorum bende onu. Sanki kayıp kardeşim gibi.

Kızlar her ne kadar bizim bu kadar yakın olmamıza başka yorumlar yapsa da aramızdaki bağ öyle bir şey değildi. Yani ben böyle düşünmüyordum en azından.

Ta ki Batu’nun dün sahilde yanıma gelip “Ee Samet ile daha çıkmaya başlamadınız mı?” sorusuna kadar. İlk defa o zaman düşünmüştüm. Samet ile ben. İmkansızdı bana göre.

Her ne kadar Batu’ya “Neden böyle düşündün şimdi”, “Ne alaka?”, “Bu nereden çıktı?” sorularımı sıralasam da bana gerekli bir cevap vermemişti.

Tam da bu konuşmamızın üstüne Göksu gelip “Haftaya Samet’in doğum günü. İyi bir plan yaparsın artık Hazal.”demesiyle kafam daha da allak bullak oldu. Herkes niye böyle düşünüyordu ki? Samet ile biz o anlamda yakın değildik. Çok farklı bir ilişkiydi bizimkisi.

Ya da ben öyle sanıyordum.

***

“Bence partiyi Berk’in evinde yapalım, nasılsa doğum günü Çarşamba’ya geliyor ailesi olmaz.” Çimen’in önerisi beni pek tatmin etmemişti. Yani çocuklarla birlikte yaklaşık yarım saat 45 dakikadır kafede toplanmış bunu düşünmemize rağmen henüz iyi bir fikir bulamamıştık. Eğer doğum günü Samet’in olmasaydı eminim o güzel bir plan yapardı. Ama biz onu plan yapabilmek için yanımızdan türlü bahanelerle göndermiştik.

Yanaklarımı şişirip nefesimi dışarı üfledikten sonra sıkıntıyla, “Hayır. O çok basit olur.” dedim.

Berk konuşmanın başından beri bize katılmıyordu. Sanki Samet yıllardır onun en yakın arkadaşı değilmiş gibi umursamazca davranıyordu.

Burak’ta düşüncelerimi okumuş gibi “Berk senin bir fikrin yok mu?” diye sordu merakla.

Herkes gözlerini Berk’e dikmiş bir şeyler beklerken o sadece “Yok.” dedi gayet rahat bir şekilde. Aptal şey zaten ondan bir şey beklememiz saçmalık olurdu. Sadece kendisini düşünen bencil, egoist gerizekalının tekiydi.

Biraz sessizlik olup herkes bir şeyler düşünmeye başladı. O kadar basit bir doğum günü olmamalıydı, eğlenceli de olmalıydı. Gerçi biz hiçbir şey olmasa bile hep beraberken eğlenebiliyorduk. Aklıma bir anda neden doğum gününü sahilde kutlamadığımız geldi.

Sanki büyük bir icat keşfetmişim gibi gözlerim parıldayarak “Buldum!” diye bağırdım. Herkes gözlerini merakla bana dikmişken “Parti sahilde olacak.”dedim gülümseyerek.

Onlarda teker teker “Tabii ya.”, “Mükemmel olacak.”, “Bu nasıl aklımıza gelmedi?”, “Süper bir fikir.”sözlerini sıraladıktan sonra planları konuşmaya başladık.

Bu doğum günü kesinlikle mükemmel olacaktı.

***

-Samet-

Hayır anlamıyorum biz hiçbir zaman öğle yemeklerini kendi evlerimizde yemezdik ki neden şimdi beni eve göndermişlerdi? Ayrıca onlarda eve gidip yemek yiyeceklerini söylemişlerdi. Bu çok saçmaydı ama üstünde düşünülecek kadar önemli bir olay değildi. En azından benim yaşadıklarımın içinde en son düşüneceğim şeydi.

Çocuklara her ne kadar belli etmemeye çalışsak da Berk ile aramız feci şekilde bozulmuştu. Özellikle Hazal’ın fark etmemesi için ara sıra konuşuyorduk ama eskisi kadar çok değildi. Hazal ile aralarında ne geçtiğini fazla bilmesem de pek iyi şeyler olmadığını tahmin edebiliyordum. Berk’in onu üzdüğü çok açık belliydi ve ben bunun için Berk’e tavır yapmaya başlamıştım. O da en sonunda buna dayanamayıp benimle konuşmak istemiş ve tartışmıştık.

Evet normalde tartışmalarımız fazla sürmezdi ama bana konuşmamızın sonunda “Hazal ile fazla yakın olmamalısın. O iyi bir kız değil.” demesi aramızdaki her şeyi tek tek yok etmişti. Söyleyeceği her şeyi kabul edebilirdim ama beni Hazal’dan uzaklaştırmasına asla göz yumamazdım. Bu imkansızdı.

Hazal Berk’in ‘İyi bir kız değil.’ sözünü hak edecek ne yapmıştı bilmiyordum ama kesinlikle Berk bunu kıskançlığından yapıyordu. Hazal ile ne zaman gülüşsek, şakalaşsak, birlikte denize girsek Berk bize öldürecekmiş gibi bakıyordu.

Hazal’a kötü davranması hiç hoşuma gitmiyordu. Ona öyle bakması sinirlerimi deli gibi bozuyor, Berk’in suratına sağlam bir yumruk geçirmem için bana koz veriyordu.

Nedenini fazla tahmin edemesem de Hazal’a karşı çok fazla korumacıyım. Onun üzülmesi aynı oranda benim de üzülmeme neden oluyor. Onun yanındayken kendimi özel ve şanslı hissediyorum.

O mükemmel bir kız. Birlikte vakit geçirirken gülmemeniz imkansız. Zaten yanınızda bir kere gülümsediğinde mutlaka sizde gülümsersiniz.

Gülümsemesi; güneş gibi. Etrafa ışık saçıyor ve içinizi sımsıcak bir hisle kaplıyor. Sanki bütün dertlerinizi unutuyorsunuz, zaman dursun istiyorsunuz.

Gülümsemesini bir saniye bile daha fazla görmek için yapamayacağım şey yok gibi. Ya da yanımda birkaç dakika daha fazla kalması için. Hep yanımda olsun istiyorum, hiç gitmesin.

Neden böyle hissettiğimin hakkında hiçbir fikrim yok. Arkadaşlık böyle olmaz ama. En azından bunu biliyorum. Onu arkadaşım olarak görmüyorum, daha farklı bir şey. En önemlisi onun arkadaşım olmasını istemiyorum. Sanırım bu canımı acıtmaktan başka hiçbir işe yaramaz.

Tek istediğim hep yanımda olması, bir meleği andıran o yüzüne istediğim zaman bakabilmem. Sanırım bir tek bunu istiyorum. Onunla arkadaş ya da dost olmak değil, benimle olmasını istiyorum.

Sebebini kendime bile itiraf edemesem de, bunun imkansız olduğunu bilsem de onu deliler gibi seviyorum. Arkadaşça değil, onu çok başka anlamda seviyorum. Bana bunu nasıl yaptığının hakkında en ufak bir fikrim bile yokken sadece onu düşünüyor olmam tek bir şeyin açıklaması olabilir. Tek mantıklı bir açıklaması olabilir.

Ona mümkün olunamayacak şekilde deliler gibi aşığım.

Biraz sıkıcı bir bölüm olduğunun farkındayım. Ama elimden bu kadarı geldi, hepinizden özür diliyorum. Sıkıcı olduğu kadar bu bölüm eminim size bir şeyleri anlamanızda da yardımcı olmuştur. Yani bahsettiğim şey Hazal’ın Samet hakkındaki düşünceleri ve Samet’in Hazal hakkındaki düşünceleri. Bundan sonraki bölümün uzun olacağına dair size söz verebilirim. Bunun karşılığında sizden tek istediğim yorum yapmanız. Tek kelimelik bile olsa yorum istiyorum. Sadece beğendiğinizi söylemenizi değil, beğenmediğiniz yerleri belirtmenizi ya da hikayenin akışıyla ilgili sevmediğiniz kısımları yazmanızı da istiyorum. Vote benim için fazla önemli değil, benim için asıl önemli olan sizlerin düşünceleri. Bu yüzden lütfen YORUM YAPIIIIN. Hepinizi kocaman öptüm. 

Seninle Sonsuza KadarWhere stories live. Discover now