26. Bölüm

24.1K 852 130
                                    

(Bölüm İpek için, kocaman öptüüümMultimedia kısmında Hazal ve bölüm şarkısı var.)

26. Bölüm

Önüme düşen saçlarımı kaçıncı kez sıkıştırdığımı hatırlamadığım kulağıma bir kez daha sıkıştırdım ve çözülmesi imkansız Biyoloji sınav kağıdımdaki soruya baktım. Bu soruların bir cevabı var mıydı gerçekten? Kafamı kaldırıp çaprazımda oturan Samet'e baktığımda soruları cevapladığını gördüm ve gözlerimi devirip kağıdıma tekrar döndüm. Hayır bütün hafta sonu birlikteydik ve lanet olsun bir kez bile çalışmamıştık. Şimdi nasıl oluyor da o bu kolay soruları(!) çözebiliyordu? Zeki boz ayı. Umutsuzca kağıdıma bir kez daha baktım ve sadece bir soruyu zar zor çözmem dışında iç açıcı bir şey göremedim. Sanırım biyolojiden kalacaktım. Bir kez daha Samet'e baktığımda bana kaşlarını çatmış, 'Bir sorun mu var?' dercesine bakıyordu. Omuz silkip geçiştirdim ve kağıdıma tekrar geri döndüm. Umutsuz vakaydım. Kesinlikle kalacaktım.

***

"Nasıl geçti sınavın?"

Kafamı topladığım çantamdan kaldırıp Samet'e baktım ve,"İnanılmaz" dedim. Şaşırırmış gibi kaşlarını havaya kaldırdığında, "İğrençti." diyerek sözümü tamamladım. 

Topladığım çantamı kapatıp ayağa kalktığımda yanıma geldi ve kolunu omzuma attı. "Düzeleceğinden eminim." deyip burnumu öptü. Sınıftan çıkarken bizden başka hiç kimse kalmamıştı. Almira'da bana kırgın olduğu için benimle konuşmayı reddediyordu. Bir ara o olayı da çözmem gerekliydi. 

"Bir şeyler yapmak ister misin?" diye sorduğunda kafamı salladım. "Yarın ki matematik sınavına çalışsam daha iyi olacak sanırım. Sen bu sınavdan korkmuyor olabilirsin tabii ama ben senin gibi çalışmadan da yapabilen zekilerden değilim maalesef." dedim dudaklarımı büzüp.

Kafasını eğip, büzdüğüm dudaklarımı öptükten sonra, "Seni ben çalıştırabilirim?" dedi. Ah buna inanıyor muydu cidden? Biz birlikte ders falan çalışamazdık ki. O bana dikkatli bir şekilde dersi anlatırken onu izlemekten kafama bir şey girmiyordu ve onu izlemeye başlıyordum. Onun da bunu görüp dudaklarıma yapışması anca saniyelerimizi alıyordu.

"Samet birlikteyken ders çalışamadığımızı biliyorsun." dedim umutsuzca. 

Okulumuz oturduğumuz sokağa yürüme mesafesinde çok kısa olduğu için bizim oturduğumuz apartmanın önüne gelmiştik. Samet, karşıma geçtiğinde omuzlarımdan tutup "O zaman şimdi gidip çok iyi çalışıyorsun ve yarın okuldan sonra birlikte bir şeyler yapıyoruz?" diye sordu gözlerimin içine bakarak.

Cevap vermek yerine kafamı aşağı yukarı salladım ve dudaklarına uzanıp kısa ama etkili bir öpücük verdim. "Bende eve gidip seni düşüneceğim." dedi çarpık gülümsemesini yüzüne yerleştirirken. 

"Yalancı, pes oynayacağım demiyorsun da." 

"Pes oynarken seni düşüneceğim işte." diyerek üste çıktı. Dalga geçiyordu bir de şapşal.

"Gidiyorum ben." dedim sıkılmış bir tonla. "Çalışmam gereken bir sınav var, sende git beni düşünerek(!) pes oyna."

Dudaklarını dudaklarıma bastırıp benim aksime uzunca öptükten sonra "Ararım." dedi ve gitmemi ellerini ceplerine koyarak izledi. Kapıyı anahtarla açmadan son bir kez daha bakıp gülümseyip içeri girdim.

***

-Berk-

Otobüsün bir yol kenarında ara vermesini fırsat bilerek dışarı çıktım ve telefonumu elime aldım. Bir kaç çalıştan sonra nihayet açılmıştı.

Seninle Sonsuza KadarWhere stories live. Discover now