10. Bölüm

30.3K 1.1K 58
                                    

(Multimedia’da Hazal&Samet ve Hazal&Berk var. Ayrıca bölüm şarkısı koyduum.)

10. Bölüm

“Hayır balonların hepsi mavi ve beyaz olacak.”

Alışverişe Berk ile gönderilmem için nasıl bir kötülük yapmış olabilirdim ki? Herkesin bir görevi vardı ve benim de tek görevim parti için gerekli olan her şeyi gidip Berk ile almamdı. Saçmalık. Tek başıma da alışverişi yapabilirdim.

Uyarımı dikkate alarak sıkılmış bir şekilde nefesini dışarı verdikten sonra balonların olduğu tarafa doğru yürümeye başladı. Gözlerimi ondan hemen kaçırıp bende cipslerin olduğu reyona doğru yürüdüm.

Çocukların bana bu kötülüğü yapmış olmalarına hala inanamıyordum. Berk ile beni alışverişe göndermek ne kadar doğru olabilirdi? Alışveriş konusunda bile anlaşamıyorduk. Ayrıca o düşüncesiz, arkadaşının en sevdiği renklerin mavi ve beyaz olmasına rağmen balonların kırmızı olması gerektiğini düşünüyordu. Cidden düşüncesizdi.

Alışveriş arabasına birkaç cips atarken telefonumun o bilindik melodisini duyunca elimi cebime attım ve açma tuşuna bastım.

“Efendim Samet.”

İyi bir yalan bulamadığımız için Samet’e hiçbir açıklama yapmadan hepimiz ortadan kaybolmuştuk ve o da tabii ki bizi merak etmişti. Ne güzel ama açıklama yapma görevi de benim.

“Hepiniz nereye kayboldunuz?” dedi telefonun diğer ucundan yeterince sinirli bir sesle.

“I-ıhım şey, bilmem. Ben alışverişteyim.”

“Alışverişte mi? Annen çocuklarla birlikte demişti.”

Lanet olsun anne niye bu kadar unutkan olmak zorundasın cidden? Samet’e bir şey söyleme demek daha ne kadar açıklayıcı olabilir.

“Unutmuştur herhalde.” Dedim konuşmayı kısa kesmek için.

“Diğerlerini bulamıyorum canım çok sıkıldı delireceğim sanırım. Hangi alışveriş merkezindesin yanına geleyim.”

Hah şimdi hapı yuttum işte. Buna nasıl bir şey uydurabilirim.

“Beyaz balonlardan çok az kalmış Hazal.”

Sesi duymamla o tarafa döndüm ve gözlerimi kocaman açıp sus işareti yaptım. Fazla umursamış gibi görünmemeye her zaman ki gibi özen göstererek omzunu silkip geldiği yere geri döndü.

“Kimdi o? Berk seninle mi?”

Ne diyecektim cidden? Evet benimle diyemezdim. Diyebilir miydim? Of lanet olsun tabi ki diyemezdim. Her ne kadar olayı bilmese de Berk ile çok fazla konuşmayı tercih etmediğimi biliyordu. Hatta ondan nefret ettiğimi bile. Ama bu saatten sonra benimle değil de diyemezdim. Sesini duymuştu bir kere. Cidden bok çukurunun içine battım. Fena şekilde.

“Samet bak kapatmam lazım. Acilen. Sonra her şeyi anlatacağım söz. Görüşürüz.” Diyerek cevap vermesine bile izin vermeden suratına kapattım. Biri bunu bana yapsaydı eminim kafasını su dolu bir kovaya sokar bir daha çıkarmazdım. Ama açıklayacak bir açıklamam yoksa bende açıklamam yani öyle değil mi?

“Anladı mı?” dedi sabahtan beri o aynı soğuk sesiyle.

“Bilmiyorum olabilir. Yani senin sesini yanımda duyunca eminim bir terslik olduğunu anlamıştır.” Dedim bende onun gibi umursamaz bir şekilde davranmaya çalışarak.

“Dediğim gibi beyaz balonlardan fazla kalmamış. Mavilerde planladığımız yerleri doldurmaya yetmez. Hala kırmızı balonlara hayır mı diyorsun?” diye sordu tek kaşını kaldırarak.

Seninle Sonsuza KadarOù les histoires vivent. Découvrez maintenant