Başkasını istemem benim gözüm sende

133 18 6
                                    

beomgyu

"hala mı küssün ya?" diye sordu taehyun yanıma oturarak

"kızımızı bıraktık" dedim burnumu çekerek

"hayatım sanki dağa attık çocuğu, dayısına bıraktık ya" dedi yanağıma bir öpücük kondurarak

"onu da getirseydik olmaz mıydı?"

"tıh, olmazdı" dedi 

"daha birinciyi yanımızda istemeden ikinciyi istiyorsun utanmaz herif" dedim 

Bana öyle bir ters baktı ki, diyeceğim cümleleri yutarak sustum. Tek kelime daha etsem üstüme atlayıp öpücüğe boğacak gibiydi

"söz bir dahakine çocuklarımızla geliriz, hatta buradaki anılarımızı anlatırız"

"çocuklarımız" dedim sırıtarak

"çocuklarımız tabi evlatlık değiller ya" dedi göz kırparak

"daha karnımda olmayan çocuğu saydın" dedim

"ama olacağı kesin"

"geldik efendim" dedi şoför

"ya  iş senin işin benim ne işim var burada?" diye söylene söylene arabadan indim 

"bir kere de söylenme be hayatım" dedi elimi tutarak

"bu ankaralı iş insanları umarım anıt'a masa kurmayacak" dedim

"gezelim mi biraz?"

"ismet inönü'nün mezarını da ziyaret edelim"

"şuralarda bir yerde diye okumuştum" dedi etrafa bakınarak

"dönüşte uğrayalım" heyecanla taehyun'un elini bıraktım ve adımlarımı hızlandırarak Atatürk'ün mezarının olduğu kısma girdim. 

Çiçekleri görünce çiçek almadığımızı fark ettim ve arkama döndüm, taehyun hiçbir yerde yok. Sinirle bahçeye çıktım, herkes alkışlayarak bana bakıyordu. Daha da gerilmiş bir şekilde taehyun'u ararken kalabalığın ortasındaki sevgilimi gördüm, elinde bir buket ile diz çökmüş bana gülümsüyordu. Biliyordum ya bir itlik seziyordum, sırıtarak ona yaklaştım. 

"benimle evlenir misin?" diye sordu çiçeği uzatarak

Çiçeği aldım 

"evet, evlenirim" dedim gözyaşlarımı tutamayarak

"ikimizi de iyileştiren şey fasülyemizin içimize döktüğü aşk tohumları oldu, artık aşkımızın tohumları büyüdü." dedi ve kutusundan çıkardığı yüzüğü parmağıma taktı

Diyecek bir şey bulamadan ağlamaya başladım, taehyun ayağa kalktı ve alkışların arasında bana sarıldı. 

"seni seviyorum" diye mırıldandım

"ben seni daha çok seviyorum"

"ben daha çok" dedim omzuna vurarak

"yarışmayalım çünkü tekte alırım seni"

"şuan seninle yarışmıyorum diye kendini adam belleme"

"çiçeğimizi bırakmaya gidelim mi artık? İnsanlar sıkıldı bizi izlemekten" dedi 

Ondan ayrıldım ve başımı olumlu şekilde salladım, el ele tekrar anıtın yanına gittik ve çiçeği anıta bıraktık. Sonra da anıtkabirde daha büyük bir neşeyle dolanmaya başladık, taehyun gelmeden öğrendiği bilgileri bana anlatırken karnımda kelebekler uçuşmaya başlamıştı bile. Taehyun bir şeyler anlatırken ona yanaştım ve kulağına bir şeyler mırıldandım, beklemediği şeyler söylememin şokuyla bir süre donsa da hemen üstündeki donukluğu attı ve beni kucaklayarak arabaya koştu. Nefes nefese arabaya bindiğimizde gülüşmeye başladık, bugün anladım ki taehyun onu bırakıp gittiğim için bana kızgın ya da kırgın değildi. O da biliyordu o ayrılığın sağlıklı bir ilişki kurabilmemize yaradığını, bu yüzden bu konu bir daha açılmayacakmış gibi hissediyorum. Ama bu sadece basit bir his, çünkü böyle bir konu öyle bir anda ortadan kalkamaz. 

"otele" dedi taehyun kahkahalarının arasında

Gülüşerek bindiğimiz arabadan gülüşerek indik ve taehyun'un daha önceden ayarladığı otel odamıza girdik. Taehyun biz yokken yaptığı saçma şeyleri anlatıyordu

"bir kere sarhoştum ve sokaktaki bir amcayı sen sanarak ayaklarına yapıştım karnını falan okşadım adamın. Ama nasıl ağlıyorum hüüüüüü beomgyu nolur bana geri dön sevgilim söz veriyorum her şey düzelecek hüüğğğ fasülyemmmm, bir de sorun şu ki amca da ağlamaya başladı. Sonra baktı millet bize bakıyordu itti beni, bir geçirdi suratıma piç herif sanki seyit onbaşının sırtındaki mermi yüzüme düştü."

"ben de bir keresinde uyku sersemi dayımı sen sandım, ağlamaya başladım. Doğum yaklaşmıştı ve ben çok hassastım, neyse işte hüngür hüngür ağladım. Özür dilerim sevgilim korkaklık ettim seni çok özledim, iyi ki geldin bana. Çalışanlar gördü, teyzemde anırarak enseste hayır diye bağırdı"

"sen daha kötüymüşsün, ensest ne?" diye gülerek koltuğa oturdu

Bir süre onun gülüşünü izledim sonra da anlık bir kararla ona doğru yürüdüm ve önünde diz çöktüm.

"hmm" dedi bacaklarını aralayarak

Utancımı bir kenara fırlattım ve dilimi pantolonunu üstünde gezdirmeye başladım, taehyun'un gülüşü soldu. Elleri saçlarımın arasında gezinirken bu anlatır atlayıp direkt içime girmesi için yalvarasım geliyordu, taehyun ayağa kalktı ve pantolonuyla birlikte baksırını da çıkarıp bir kenara attı.

"yala" dedi tekrar eski yerine oturarak

"ben götüme sokacaktım" dedim 

Elimi aletine sardım ve bir iki sefer çektim, sonra da dilimi ucunda gezdirmeye başladım. Taehyun hırıltılı sesler çıkarırken feromonları her yanımı kaplamaya başlamıştı, içim daha da kıpır kıpır olurken aletini ağzıma aldım. Taehyun elini tekrar saçlarıma attı ve kendini ağzıma doğru hızla itmeye başladı, en sonunda hırıltılı bir ses çıkararak ağzıma boşaldı. Öksürerek geri çekildiğimde saçlarımı okşadı, ayağa kalktı ve beni kucağına alarak yatağa geçti.

"özür dilerim ama benimki çok heyecanlı, malum sonunda otuz birden başka bir şey için ortaya çıktı" dedi gömleğini çıkararak

Bana yukardan bakışları o kadar farklıydı ki, ilk seferimizdeki gibi değildi. Tutku ve aşk doluydu 

____________________
moruk bilgisayardan kalkmam lazım o yüzden saksoyla idare edin şimdilik iki bölüm sikiş yazacam sonra öptüm bay 

Bu arada anıtkabir bölümünde araya girmeyi unuttum da arkadaşlar ankara çok güzel ya öyle böyle değil 

the other women | taegyuWhere stories live. Discover now