renklesin gecelerimiz

82 15 104
                                    

Beomgyu

Gözlerimi açtığımda karanlıktaydım, kelimenin tam anlamıyla karanlık. Öyle bir karanlık ki bir odada olup olmadığımı bile anlayamadım. Ellerimi sürterek ilerlediğimde duvarlara dokundum ve bir odada olduğumu kesinleştirdim, bir kapı aradım ancak bulamadım. Kapı olmadığı gibi iğne deliği kadar bir cam bile yoktu, sinirle duvarlara vurmaya başladım. Bir anda bir kapı açılmasıyla o tarafa döndüm, kapının yerini beynime kazıdım

"uyanmışsın, bende yemek getiriyordum" 

İdonun sesini duymamla midem bulanmaya başladı. Önüme bir tepsi itti ve odadan çıktı, onun elinden hiçbir şey yemek istemiyorum ama hayatta kalmam gerek. Ya bebeğimi öldürecek bir şey katmışsa içine YA BEBEĞİMİ ÇOKTAN BENDEN KOPARMIŞSA? Elimle karnımı ve vücudumu yokladım ancak herhangi bir yara izi bulamadım, bu biraz daha rahatlamama sebep oldu. Bir köşeye çekildim ve tepsiyi aklımdan sildim, onun orada olduğunu biliyor olmak beynimi karıştırıyor. 

Nerdesin taehyun, dönmedin mi hala? Kızımız. Kızımız ne durumda, cheol ne durumda? Zihnim oda gibi karanlığa büründüğünde gözyaşlarım akmaya başladı, beni asla bulamayacaklar ve ben burada ölüp gidicem. Kızım bensiz büyüyecek, belki de bebeğimi doğuramayacağım. Ağlamamın şiddeti arttığında kapı açıldı

"bir yerin mi acıyor?" diye soran ido kapıdan sızan bir gıdım ışıkla parlıyordu

Yerini ezberlediğim tepsiyi aldım ve ona fırlattım, yüzünü ekşiterek üstünü çırptı 

"sana iyilik edende kabahat zaten, hep böyleydin" 

"SUS, DEFOL. İĞRENÇ YARATIK SENİ, BENCİL OROSPU EVLADI TİKSİNİYORUM SENDEN. KEŞKE GEBERSEN" 

"böyle sevgi dolu konuşacaksan ben otururum burada" dedi ve kapıyı kapatarak yere oturdu

Ona vereceğim en kötü şeyin susmak olduğunu düşünerek ondan olabildiğince uzak bir köşede dizlerimi kendime çekerek dua etmeye başladım. İdonun nefesi bana doğru yaklaştıkça geriledim, hıçkırarak ağlamanın sırası değil hayır beomgyu tut kendini ne olursun tut. Ayak bileğime dolanan elle bir süre yerde sürüklendim

"bu karanlık odanın bu kadar eğlenceli olacağını düşünmemiştim"

İğrenç sesi ve gülüşü odada yankılanırken karnım sancılanıyordu, parmakları bacağıma doğru ilelerken kaderime boyun mu eğsem yoksa bu hayvana karşı koyabilir miyim onu düşünüyordum. Elini karnımda bir süre oyaladıktan sonra kazağımın içine soktu, daireler çizerken bir halt yapmak istediğini anladım ve kendimi geri ittim

"bebeğimizi seviyordum sadece"

"o senin bebeğin değil, taehyun ve benim bebeğimiz"

"benimle amerikaya gel. Sen, ben ve bebeğimiz beraber yaşayalım."

"sen hayal dünyanda neler yaşıyorsun ya?" diye sordum hayretle

"ben o adamdan olan bebeğini kabul etmeye razıyım, harin'i de çok istersen alırız yanımıza. Sen evet de ben her şeyi hallederim"

"ölsem bile sana evet demem, dünya yuvarlak mı desen hayır derim orospu evladı seni. Git tedavi ol sorunlu pislik, ama sen bekle. Ben buradan kurtulayım başına bela olucam senin, ölmek için dua edeceksin ayaklarıma kapanacaksın. MAHVEDİCEM SENİ, YOK EDİCEM"

Elini saçlarımda hissettiğimde yüzünün nerede olduğunu algılamaya çalıştım, kurt adam mısın amınakoyayım nerden gördün beni?

"bu sözlerin beni ancak azdırır beomgyu, tanıyamadın mı hala beni?"

the other women | taegyuWhere stories live. Discover now