BEŞİNCİ BÖLÜM

27.7K 2.6K 3.2K
                                    


İyi okumalar :) Instagram: bea.kso & serceleragladiginda & vaenoctis


BEŞİNCİ BÖLÜM






Vancouver Sleep Clinic, Unworthy



Kar yağdığında daha çekilebilir oluyor dünya. Tabii, eğer, hâlâ üzerinize giyebileceğiniz bir montunuz varsa ortalıkta.

Spor salonunun çıkış kapısıyla Meri'nin ortasına dikilerek ikizlerin yolunu kestiğimde herkes çoktan evlerinin yolunu tutmuştu bile. Dışarıda yarım metreyi bulan kar, öğleden sonraki kalan dersleri iptal ettirmişti okul yönetimine ve Safir tarihinde bir ilk gerçekleşmişti; normalde okulun kendi kar küreme araçları olduğu bahanesiyle kıyamet de kopsa öğrencisini okula çağıran yönetim de böyle bir yağış beklemiyordu belli ki.

Ben de montumun çalınmasını beklemiyordum.

Ama işte, siyah North Face'im Meri'nin üzerindeydi ve her ne kadar sabah tam olarak nasıl bir mont giydiğini bilmesem de renginin açık kahve tonlarında olduğunu hatırlıyordum. Üzerindeki spesifik model bir anda soyunma odasında hediye paketinin içinde belirecek değildi ya?

"Ne var, Dilsiz?" diye söylendi Meri, kulaklıklarından birini çıkartıp bana ters bir bakış atarak. Hemen yanındaki Esme başını kaldırıp kim olduğumu gördükten sonra özellikle kulaklıklarını takip ilgilenmiyormuş gibi yapmaya başlamıştı. Aslında benimle çok ilgilenirdi halbuki. Benim ilgilendiğim insanlarla bile ilgilenirdi.

"Ötecek misin yoksa dışarıdaki kar bir metre olana kadar bekleyecek miyiz burada?" Tek kaşını kaldırdı sinir bozucu bir tavırla, sakız çiğniyordu. Tüm ders boyunca sakız çiğnemişti ve beden eğitimi hocası üçüncü kez uyardıktan sonra onu müdür yardımıcısının odasına göndermiş ve bir derse kabul kağıdı alması gerektiğini söylemişti, Meri kağıdı alıp hocaya getirmiş ve kulağının arkasına yapıştırdığı sakızı yeniden çiğnemeye başlamıştı.

"Aa, doğru, ötemiyordun sen, dilsiz kuş," diye söylendi bu sefer ve kendi kendine güldü. Bu sefer gözlerimi devirdim ve sakince bir nefes almaya çalışırken gözlerimi bir üzerindeki monta, bir de yeniden yüzüne çevirdim. Ne demek istediğimi çok iyi biliyordu.

"Ne diyorsun anlamıyorum? Telepati yeteneğin olduğunu falan mı zannediyorsun? Çekil şuradan—" Omzumdan ittirerek yanımdan geçmeye çalıştığı an, attığı ikinci adım kapıya ulaşamadan bileğini tutup çevirdim ve yüzünü duvara yaslayarak sırtına ağırlığımı verdim. Omzu çıkmış gibi inledi ama montu ve sırt çantası yüzünden kolunu doğru düzgün çeviremediğimi ve herhangi bir zarar vermediğimi biliyordum.

"Ne yapıyorsun?!" Esme yeni farkına varıyormuş gibi kulaklıklarını çıkartıp yanıma dikildiğinde Meri'yi sağa çevirdiği yüzü profilden duvara çarpacak şekilde ittirdim hafifçe ve ardından geri çekildim. İkizlerin ilk defa bir şeyler çalışı değildi bu, ben de onlara Oscar kazandıracak oyunculuklarına kanacak insan değildim.

Meri bir çığlık atarak "Derdin ne senin be?!" diye gürledi üzerime doğru yürürken ama Esme onu kolundan tuttuğu gibi önüne geçerek engelledi ve "Gidelim," dedi üzerime çevrilmiş alev topları fırlatan gözlerini yakalamaya çalışırken. Aynen. Bence de gidin.

SERÇELER AĞLADIĞINDAWhere stories live. Discover now