ON BİRİNCİ BÖLÜM

46.2K 3.1K 7.7K
                                    


Selamlar :) Oy vermek, yorum yapmak unutulmasın^^ 300bin tık olmuşuz⋅˚₊‧ ୨୧ ‧₊˚ ⋅

İyi okumalaar 



ON BİRİNCİ BÖLÜM





Jean Castel, God Pt.1




İnsanın ölümü algılayabilmesi için soğumuş cesedi toprağın altına gömmesi, onu orada bırakıp gitmesi mi gerekir de uğurlar son yolculuğuna? Arabalara binip çıkarken mezarlıktan, "Orada kaldı," düşüncesi rahat bırakmaz göğsünde atan kalbi. O orada kaldı. Onu orada bırakamayız. Gelsin bizimle.

Güm. Güm. Güm.

Orada kaldı.

Anne ve babamı kaybettikten sonra terapide yalnızca bir seans, sessizlik ve alakasız soruların ardından bir daha konuşmamış ve düşünmemiştim bile gittiklerini. Gitmişlerdi esasında; ama bir tatile, başka bir ülkeye... Hiç bitmeyecek bir tatil. Dedeme bırakmışlardı beni yine. Görkem de yanımdaydı bu sefer farklı olarak, ve istesem de dönemezdim bir daha evimize.

Ev dediğim yere.

Hiç ait olmadığınız yerlerde fazla zaman geçirirseniz, bir süre sonra hiçbir yere ait olmadığınızı düşünmeye başlar zihniniz. 

Yollar silinir haritalarınızdan. Sağ mıydı sol muydu doğru sokak ve dönebilir miydiniz geldiğiniz aynı patikadan?

Bir labirente hapsolduğunuzu fark ettiğinizde, girdiğiniz çıkmaz sokakların bir önemi kalmaz. Döner ve başka yollar denersiniz. Üzerinde ayak izlerinizin olduğu şehirlerin, çıkmaz sokaklar olduğunu fark ettiğinizde; dünya dar bir küredir artık, başka yolları yok edersiniz.

Eymen Seva'nın cansız bedeni avizeden sarkarken kopan çığlıkların arasında, Tayga'nın Ukte'yi koltuğa oturtarak "Lodos nereye kayboldu?" diye bağırdığını duydum Gazel'e. Sesini duyurmaya çalışıyordu gürültüde. Ardından bir süre önce Gazel'in kulağına bir şeyler fısıldayan çocuk kapıdan göründü ve "Abi!" diye bağırdı arka tarafı, çıkışı işaret ederek nefes nefese. Sanki kaçıyorlar der gibi.

Saniyeler içinde Gazel, Tayga'yla göz göze geldiğinde kalabalığa atıldılar ve Gazel'in bana Ukte'yi göstererek "Burada kalın!" dediğini duydum.

Kalamazdım.

Ukte elleriyle yüzünü kapatmış, derin nefesler alıyordu dirseklerini masaya yaslamış bir şekilde. Eğilip omzularından tuttum ve "İyi misin?" diye sordum titrek bir sesle, başını yukarı aşağı salladı ellerini çekmeden. Yüzünü avuçladım, gözlerinin içine baktım; beni anladığından emin olmam gerekiyordu. Gitmem gerekiyordu. "Geri döneceğim, burada bekle!"

İnsanlar avizenin etrafından gittikçe geriye doğru çekilirken, ezici kalabalığın arasında kendimi ittirerek çıkışa ulaştığımda Leyla bir köşede eğilmiş kusuyordu. Güvenlikler dışarı çıkmak isteyen bir çocuğu tutarken aradan kaynayıp tüm gücümle sokak boyu koşmaya başladım, arkamdan gelen "Hey, sen! Gel buraya!" bağrışını duymuştum güvenliğin ama başımı kaldırdığım gibi karanlık bir sokak arasına giren Tayga'yı gördüğümde kafam oldukça karışık bir şekilde peşinden kendimi perdeleri indirilmiş çay ocağına soktum.

SERÇELER AĞLADIĞINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin