ONUNCU BÖLÜM

30.2K 3.1K 6K
                                    


İyi okumalar :) Geriye dönüp oy vermediğiniz bölümleri oylamanızı rica edeceğim bu bölüm, verdiğiniz oylar ve yaptığınız yorumlar beni motive ediyor^^ teşekkür ederim 


ONUNCU BÖLÜM





Sevdaliza, Grace



O gece eve dönmek için Abram'ı aramak istediğimde, Gazel itiraz etmedi. Abram on dakika sonra bahçe kapısının önünde Mercedes'in motorunu durdurduğunda önünü ilikleyerek çıkmış, arabaya kadar benimle yürüyen Gazel'e başıyla selam vermiş ve ön kapıyı açtıktan sonra kapıyı kapatmak için içeri geçmemi beklemişti.

Ev yolu sessiz, yağışlı ve cehennem gibiydi. Abram bagajdan bir şemsiye çıkarıp bahçe yolu boyunca başıma tutarak kapıyı benim için açtı, anahtarım yoktu ve evin de boş olduğunu adım gibi biliyordum.

Üşüyordum.

Tüm gece dönüp durdum yatağımda. Dedemin beni gerçekten damızlık gibi satmak adına planlar yapıp yapmadığını düşündüm, kendimce nedenler buldum onu haklı çıkarmak ve durumu yumuşatmak için ama her seferinde ağlama krizine giriyordum. Gazel'in davet sonrası beni zehirlemesini bile kendi açısından haklı çıkarabiliyordum çünkü işkence odasına kapatsalar dahî dedemin sırrını afişe etmeyeceğim belliydi. Dedemin pozisyonu sarsılmazsa evlendirilirdim, ama Akel amcam başa geçtiğine göre bu durum da ortadan kalkmış olmalıydı.

Bir elim boynuma yaslı, baş parmağım alt dudağımda gezinirken uykuya dalabildim bir müddet. Beni gerçekten öpse dudakları, dudaklarıma karşı nasıl hissettirirdi? Hayatım boyunca tek bir erkek tarafından öpülmüştüm, o da her zaman fazla aceleci ve sert davranmıştı bana. Öpüşmenin ne kadar basit ve aslında kitaplarda betimlendiği gibi anlamlı bir eylem olmadığını göstermişti. Gazel de aynı şekilde hissettirir miydi?

Sabaha doğru kalın sweatshirt'ün içinde, sırılsıklam uyandığımda o kadar terlemiştim ki elimi boynuma değdirdiğim an avucumdan aşağı bileğime doğru damlamıştı su. Okul alarmımın çalmasına bir saat vardı. Alarmı kapatıp duşa girmiş, kuruttuğum saçlarıma fön çekmiş, yüzüme renk gelsin diye biraz allık ve dudak kremi sürdükten sonra formamı giyip çantamla birlikte mutfağa inmiştim. Agnes yoktu. Kimse yoktu.

Kızarttığım bir dilim ekmeğin üzerine tereyağı ve reçel sürdükten sonra termosuma demlediğim kahveyi doldurdum ve ekmeği ısırarak ön bahçeye çıktım. Albert da yoktu, sanırım artık beni okula Abram götürecekti.

Yolu biliyordu.

Sınıfa ilk girenlerden biri olduğuma şaşırmamıştım, fazla erken bile gelmiştim. Kafamı meşgul etmek ve son iki gündür olanları düşünmemek için ders notlarımı çıkartıp üstünden geçmeye başladım, ardından bugün işleneceğini düşündüğüm konulara baktım. Kulaklıklarım takılıydı ve arada yanımda getirdiğim kahvemi yudumluyordum termostan.

Gazel sınıfa girdiğinde dersin başlamasına birkaç dakika vardı.

Girişi esnasında, sıramın nerede olduğunu bilerek başını kaldırıp direkt benimle göz teması kurmuştu sanki. İçime çektiğim oksijen ciğerlerimde asılı kalırken sırasına geçip oturuşunu izledim, ardından hoca içeri girdi ve ders başladı.

SERÇELER AĞLADIĞINDAOù les histoires vivent. Découvrez maintenant