YEDİNCİ BÖLÜM

21.4K 2.5K 3.9K
                                    



Selamlaar. İyi okumalar. Lütfen oy vermeyi ve dilediğinizce paragraf yorumları bırakmayı unutmayın, beni her zaman motive ediyorsunuz sevgiler

Instagram: bea.kso & serceleragladiginda & vaenoctis



YEDİNCİ BÖLÜM





Nessa Barrett, Lie

Redd, Onlar Bile Üzülürler



Ertesi sabah kahvaltıda dedem, bir önceki gecenin lafını etmedi. Görkem'i aracına bindirdikten sonra Albert'ın sürdüğü Mercedes'in arka koltuğuna yerleştiğimde, elimi kolumu sallayarak araziye girip odama nasıl çıktığımı düşünüyordum. Fark ettirmeden ve haber vermeden çıktığım için, nereden döndüğüm bir tartışma konusu olmalıydı ama değildi. Neden değildi?

"Sulhi Vasilyev'in evinden ruhu duymadan çıkabildiğini sanıyorsan, yanılıyorsun çocuk," dedi Albert, neredeyse mükemmel türkçe aksaanıyla. Okulun önünde durmuştuk, öğrenciler bahçeden içeri yürüyorlardı. Otopark yolunda her zamanki gibi lüks araç trafiği vardı.

Dikiz aynasından, Albert'ın boş gözlerine baktım o an; benimle göz göze geldi. Albert daha önce hiç benimle konuşmamıştı ama anlaşılan, insanların suratlarından akan duyguları okuyabiliyordu.

"Dışarıda, hatta nerede olduğumu biliyordu, bu yüzden bir yerden dönüyor olmam onu şaşırtmadı, mı diyorsun?" Yutkundum. Cümleyi kurarken iki kelimede bir dilim kurumuştu resmen. Dedemi seviyordum ama tersine gelmek istemezdim, onunla anlaşmazlık yaşayan her kim olursa olsun canını sıkmanın bir yolunu bulurdu. Bu yüzden Vasilyev ailesinin sembolü bir basiliskti. İnsanları bakışlarıyla öldürebilen, dev bir yılan.

"Amcanla birlikteydin," dedi Albert, monoton bir ses tonuyla, neredeyse nerede olduğunu biliyorduk ama amcanla birlikteydin, der gibi. "Öyle değil mi? Arayıp haber verdi."

Belki Albert da amcama çalışıyordu.

İlk dersin başlamasına beş dakika kala sınıfa girdiğimde, haftalardır boş olan sıranın üzerindeki kitap avuç içlerimin karıncalanmasına sebep oldu. Tam köşeyi dönüp sıraların arasına girecek ve yerime oturacaktım ki, göz kenarından gördüğüm bir silüet bileğimden yakaladı ve beni tam tersi yöne, sınıfın dışına çekiştirmeye başladı.

"Gazel, ne yapıyorsun?" diye sordum sınıftakilerin bakışlarından kurtulur kurtulmaz, koridordakilerin sessiz ama yargılayıcı bakışlarını fark ettiğimde. Gazel'in üzerinde okul ceketi ve pantolonu vardı, yalnızca geniş omuzlarını ve ensesini görebiliyordum çünkü zaten peşinden zor yetişiyordum. "İnsanlar izliyor."

"Benimle görünmek seni bu kadar rahatsız ediyorsa bahçenin ortasında çekip öpsem başka bir okula naklini aldırır mıydın?" diye sordu koridorun ortasında bir anda durup, yüzüme eğilerek. Aniden bileğimi bırakıp durduğu için neredeyse ona çarpıyordum, çenesi kafama çarpmak üzereyken durmuştum.

SERÇELER AĞLADIĞINDAOnde as histórias ganham vida. Descobre agora