I.

10.6K 723 311
                                    

“Orada iyi olacaksın,” diye güvence vermeye çalıştı Jay. “Teyzen Sarah orada ve Paige’i hatırlıyorsun, değil mi?”

Louis şu an evinden ayrılmış olmanın duygusallığı içinde olmasa gözlerini devirirdi çünkü annesi ciddi ciddi kuzenini hatırlayıp hatırlamadığını soruyordu. Telefonla konuşuyor olsa da, onaylarcasına başını salladı. “İyi olacağım, anne. Sorun değil.”

Evet, gerçekten sorun değildi çünkü Louis orada Donny’dekinden daha kötü olamazdı.

Bir alfa olmadığının her zaman farkındaydı -daha önce hiç minyon ve feminen kıvrımları olan bir alfayla karşılaşmamıştı ki hayır, Louis kesinlikle kendisinin öyle olduğunu söylemiyordu- ama o hep bir beta olarak yetişmişti. Herkes, onu tanıyan herkes Louis’nin beta olduğundan emindi.

Ta ki önceki hafta beden eğitiminde arkasında bir ıslaklık hissedene kadar.

Louis o anı hatırladığında bile midesinde bir şeyler yer değiştiriyordu. Tam anlamıyla kıyamet kopmuştu. Alfalar bir anda birbirine girmişti ve bir şekilde yaydığı koku o kadar güçlüydü ki, betalardan bile kendini kaybeden olmuştu. (Doktor bunu Louis’nin ilk kızgınlığı olmasına bağlamıştı ama elbette, bir gerekçenin sunulmuş olması yaşananları geriye almıyordu.)

Louis birkaç kız tarafından apar topar spor salonundan çıkarılmış ve kendini kaybetmeden hemen önce bastırıcı spreylerle iyi bir yıkanmıştı. Başına bir şey gelmemişti, argo sözlüğüne giren yeni seksüel terimler dışında bir sorun da yoktu ama artık tüm okul onun omega olduğunu biliyordu.

Ve bu hiç iyi değildi çünkü eşsiz bir omega olmak için çok yanlış zamandı. Nadir olduğundan Louis’nin türü asla boşa harcanmazdı, genelde sürü başlarındaki alfalara pazarlanırlardı, ki evet, bu hiç iyi değildi.

Louis bu yüzden Cheshire’a yollanıyordu. Annesi haksız sayılmazdı. Jay’in kızkardeşi Sarah ve ailesinin Cheshire sürüsü içerisinde bir konumları vardı, Louis için orası güvenli olurdu. Zaten tek istediği omega olmanın utancını bir daha yaşamamaktı.

Cidden, çok şey istiyor falan değildi.

“Louis! Buradayım!”

Adını duyduğunda elinde valiziyle olduğu yerde durdu ve etrafına bakınmaya başladı. Paige’i bulmak çok da zor olmamıştı, kız kalabalığın içinde durmuş deli gibi elini sallıyordu.

Yanına ulaştığında genç kız kendini Louis’nin kollarına attı. Louis, Paige’in ondan iki santim kadar daha uzun olduğu gerçeğini göz ardı etti -evet, boy sorununu uzun zaman önce aşmıştı, teşekkürler- ve sarılışına karşılık verdi.

“Bu taraftan,” dedi Paige ayrıldıklarında, heyecanlı görünüyordu.

Louis yolcu koltuğuna geçerken ona dikkatli baktı. Yok yok, kuzeni sahiden heyecanlı görünüyordu. Dizini sektirip duruyordu, vitese uzanıyordu -ki araba otomatik vitesti- ve Louis bu kadar hızlı nefes alıp vermenin normal olduğunu hiç sanmıyordu.

Ona uzun uzun Jay’den ve kızlardan bahsetti, karşılığında Paige de Sarah’yı ve erkek kardeşlerini anlattı. Louis Paige’den hep hoşlanmıştı, kendine yakın hissettiği tek kuzeniydi o. Bir şekilde birbirlerine benziyorlardı. Louis sıradan bir omegadan biraz daha baskın; Paige de sıradan bir betadan biraz daha uysaldı. Bu da onları karakteristik olarak birbirlerine yaklaştırıyordu.

Louis tam da bunu düşünürken Cheshire’da kimsenin, hatta Sarah’nın ve Paige’in bile onun omega olduğunu bilmediğini hatırladı. Jay bunu ona laf arasında söylemişti, son defa başına gelenler yaşanmasın diye kimseye söylememeye karar vermişlerdi. Louis’nin iki çantayla gelme sebebi buydu; çantalardan biri bastırıcı, doğum kontrol ve piyasada bir omegayı gizleyecek ne varsa onlarla stoklanmıştı.

Paige yanında derin derin nefesler almaya başladığında Louis dikkatini ona verdi. “Sen iyi olduğundan emin misin?” diye sordu endişeyle.

Araba kırmızı ışıkta durdu ve genç kız dudağını ısırarak ona baktı. “Pek sayılmaz.”

Kaşlarını çattı. “Neler oluyor?”

“Bugün bir tanışma var,” Paige alnını direksiyona yasladı ve iç çekti. “Yeni Alfa'yla. Sanırım kusacağım.”

“Eee, Alfa çok mu… kusulası?”

Araba tekrar yol almaya başladığında kuzeninin bakışları onunkilerle buluştu- dalga geçiyor gibiydi. “Tam aksi. Böyle bayağı tam aksi Louis ya.”

“Yani kusulası değil?”

“Tapılası.”

Louis etkilenmemiş gibi kaşlarını kaldırdı. “Yok canım.”

Paige onu inandırmaya çalışmakla uğraşmadı. “Alfa'nın… Eşi olacağım.”

Louis’nin gözleri irileşti. “Sen… Omega mısın? Ne zamandan beri?”

“Hayır, hayır değilim ama…” Bir an duraksadı. “Alfa'ya en uygun eş benim,” dedi Paige gururla. Tüm o özgüvensizlik aniden tuzla buz olmuş gibiydi.“Çevremizde -elbette- bir omega yok,” gülümsedi. “Ve omega güdülerine sahip tek beta da benim, yani, tabii ki beni seçeceklerdi.”

Louis zorlukla yutkundu ve bakışlarını kaçırdı. Tamam, omega olduğunu kimse bilmese daha iyiydi.

Öyleydi, değil mi?

far as fate, close as galaxyWhere stories live. Discover now