V.

7.4K 668 263
                                    

Louis okulu hiç de beklediği gibi bulmadı. Tamam, Doncaster Lisesi harika değildi ama bu liseyi görene kadar, öncekinden ne kadar küçük bir yere taşındığının farkına varmamıştı. Okul küçüktü, insanlar çoktan gruplanmıştı ve tanrı aşkına, neden Louis sürekli Alfa’nın eşinin kuzeni olduğuna dair fısıltılar duyuyordu? Ne olmuştu öyleyse, bu bir dışlanma sebebi miydi sahiden?

“Selam dostum,” diye duydu en arka sırasına sindiği matematik sınıfını boş boş izlerken. “X-Ray bakabildiğin doğru mu?”

Louis başını kaldırdığında tuhaf bir sırıtış ve merakla bakan mavi gözlerle karşılaştı. Çocuk ona sorma zahmetine girmeden yanına oturdu ve kitaplarını sıranın üstüne bıraktı. “Ben Niall.” Dedi Louis’nin hala onu izlediğini gördüğünde.

Louis tuhafça boğazını temizledi ve başıyla onayladı. “Louis.”

“Paige’in Louis, değil mi?” diye sordu Niall, o kadar da ilgili görünmüyordu.

“Evet,” Louis gözlerini devirme dürtüsüne karşı koydu. “Daha çok Alfa’nın eşinin kuzeni.”

Niall’ın kaşları şaşkınlıkla yükseldi. “Başarabildi demek,” dedi dudağını büzerek. “Hiç düşünmezdim.”

Louis bunun için çatlasa da, sebebini soramadı. Niall’ın yanlış bir şey düşünmesini istemiyordu, kuzeninin eksi yönlerini öğrenmeye çalıştığını falan. Çünkü hayır, Louis kesinlikle öyle bir şey yapmıyordu.

Ders başlayana kadar Louis, Niall’ın bir beta olduğunu, sürüye sonradan katıldığını ve ailesinin sürü içindeki seçkinlerden olduğunu öğrenmişti. X-Ray’in gizemi ise, Niall’ın bütün gün Louis hakkında duyduğu dedikodulardandı. Söylediğine göre okuldakilerin asıl derdi Paige’in olayıydı ama o artık Alfa’nın eşi sayıldığı ve hakkında konuşmanın başlarına açacağı belalardan korktuklarından, hedef olarak en yakını seçiyorlardı. Louis okula yeni gelmişti, ondan daha iyi bir hedef olamazdı. Niall’ın laflarıydı; onun değil.

“Bu arada, dostum,” dedi Niall, öğretmen içeri girerken. “Sen… Betasın, değil mi?”

Louis belki biraz fazla abartıyla başını salladı. “Evet, neden ki?” Yeterince belli olmuyor muydu? O kadar bastırıcıdan sonra?

“Emin olmak için,” Niall omuz silkti. “Alınma ama, çok kuvvetli bir kokun yok. Cinsiyetsiz olanlarla karıştırılabilirsin.”

“Ah.”

Şey evet. Belki bastırıcıyı biraz fazla kaçırmıştı.

Tamam, sorun etmeye gerek yoktu. Bu iyi bir şeydi.

Öyleydi, öyleydi.

***

Louis o gün okul çıkışına kadar kuzenini görmedi. Daha doğrusu Paige’i görmedi. Jase’i öğle yemeğinde Paige’in nerede olduğunu sorarken görmüştü. İsyankar ergen imajı çizmeye çalışan erkek kuzeni oflayıp puflamış ve Harry’nin Paige’i randevuya çıkardığını, bir daha okulda gelip onunla konuşmamasını söylemişti.

Louis, Alfa’nın müstakbel eşiyle bu kadar vakit geçirmesini tuhaf bulmuyordu, gerçekten 23 yaşında ve sürünün başındaysa, kıdemliler muhtemelen ondan bir an önce mühürlenmesini ve çocukları olmasını bekliyorlardı. Tabii Louis ikinci kısımdan biraz şüpheliydi, betalar asla omegalar kadar doğurgan olamazdı. Ama Alfa memnunduysa, söylenecek ne vardı ki?

Bloktan çıktıklarında Niall sorarcasına ona baktı. “Eve kiminle dönüyorum demiştin?”

“Paige’le,” dedi Louis. “Sen gidebilirsin, bekleme boşuna.”

far as fate, close as galaxyWhere stories live. Discover now