2. Bölüm: Pembe Panter

627 82 21
                                    

Rutin ve sıradan bir hayata sahipti.

Her sabah 7.00'da uyanır, 7.15 gibi pirinç lapası ve kimchiden oluşan kahvaltısını yapar ve eğer kendini radyodan haberleri dinlemeye biraz kaptırırsa 7.40 gibi evden ayrılır, kaptırmazsa 7.30 gibi çıkardı.

Yolu da daima sabitti. Marketi ve yanındaki çiçekçiyi, karşısındaki fırını ve postaneyi geçerdi. Tamirhanesi hepsini geçince sağda kalıyordu ve çevresinde de pek bir şey yoktu. Ara sokaklar, daha küçük evler ve daha az gürültü başlıyordu tamirhaneden hemen sonra.

Yaşadığı yer küçük bir mahalle olsa da gürültüsü ve neşesi eksik olmuyordu.

Islık çala çala geçtiği yollardan sonra on dakikada, çırağı tarafından açılmış tamirhanenin önünde olurdu. Çocuk çoktan ortalığı toplamış, köşede evinden getirdiği pirinç lapası ve biraz yumurtayla kahvaltısını ediyor olurdu.

Kendisi arka tarafa geçer tulumunu giyerdi, çocuk da bu sırada kahvaltısını bitirirdi ve saat 7.50'yi gösterdiğinde ikisi de işbaşı yapmış olurdu. Bu, aralarında sözsüz bir kural olarak kalırdı.

Ancak o gün saatin çaldığını hiç hatırlamıyordu ve uyandığında saat sekizi gösteriyordu.

Yataktan bir hışım kalkmış ve üzerini apar topar giyindikten sonra koşarak tamirhaneye varmıştı. Soluklanmak için durduğunda karşısında giyimi oldukça şık olan genç bir adam ve onun karşısında ne yapacağını bilememiş ve oldukça sıkılmış çırağı duruyordu.

Sonrası çok hızlı gelişmişti. Adam, önceki gün bıraktığı arabasını almaya gelmişti ancak arabanın anahtarı Namjoon'da olduğu için çırak arabanın teslimini yapamamıştı ve Namjoon da geç geldiği ve evden çıkarken anahtarı almayı unuttuğu için adam önemli bir toplantısına geç kalmıştı. Bir sürü hakaret ve azardan sonra da orayı terk etmişti.

Gün, gerçekten berbat başlamıştı ve devamı da pek hoş olmamıştı. Birkaç kez şasinin altındayken hiç adeti olmamasına rağmen uyuyakalmıştı ve eğer Soobin -çırağının ismi buydu- olmasaydı saatlerce o şekilde minderle desteklenmiş tekerlekli mekanizmanın üzerinde uyuyabilirdi.

İğrenç hissediyordu. Ne olmuştu da sabah uyanamamıştı anlayamıyordu, çırağının önünde bu sebeple azar işitmesi ve gün içinde de uyuyup kalması utanmasına neden oluyordu. Neyse ki Soobin anlayışlı bir çocuktu, ustasını tanıyordu ve onun için endişeleniyordu. Birkaç kez hasta olup olmadığını, istirahat için evine gidebileceğini, geri kalan şeyleri kendisinin halledebileceğini söylese de Namjoon diretmişti ve gitmemişti. Hatta kendine o kadar çok kızgındı ki Soobin gittikten çok sonra bile tamirhanede kalmış ve ertesi güne neredeyse iş bırakmayacak kadar çok çalışmıştı. Şimdi de tam tamirhaneyi kapatıp gitmek için hazırlanırken genç bir adam gelmiş ve ona duyunca oldukça şaşırdığı bir soru sormuştu.

"Pekâlâ, Namjoonie. Bana polislerden saklanmamda yardımcı olur musun?"

Düşünmeden "Neden?" diye sordu. Karşısında soluklanmaya çalışan ve koştuğu için terlemiş bedene bakarken bazı şeyleri anlamaya çalışıyordu. Gecenin bu saatinde, birisi neden polisten kaçar ve bir oto tamircisinden yardım isterdi? "Katil misin sen? Ben katillere yardım etmem."

Umursamaz bir tavırla eline bez alıp elindeki yağları temizledi. Adamı görmezden gelmeye devam ediyordu, bir soru almış ve yanıtını da vermişti. Şimdi gidebilirdi.

Arka tarafa, tulumunu çıkarmak için yöneldiğinde, "Katil değilim," dediğini duydu. Gülüyordu. Sanki Namjoon'un bunu bilmesi ona yardım edeceği anlamına geliyordu da.

"Neysen ne. Sana yardım etmeyeceğim."

Polislerin aradığı birine karşı cesur sözler sarf ediyordu çünkü bir korkusu, çekincesi yoktu. Eğer karşısındaki adam tehlike gözetseydi ondan ricada bulunmazdı, tabancasını alır direkt alnına dayar ve ona emrederdi.

pembe panter | namjin ✓Where stories live. Discover now