3. Bölüm: Gazete Kupürünün Sırrı

527 75 9
                                    

29 Ekim 1997, Çarşamba

Henüz güneş doğmamış, mahalle olduğu gibi uykudayken yalnızca o ayaktaydı.

Uyuyamamış değildi, sadece önceki gece Namjoon ona evine gazete girmediğini, çok istiyorsa marketten alabileceğini söylemişti. Namjoon'un bilmediği, ona o günün gazetesinin gerekli olduğuydu. Yenileri önemsemiyordu.

Marketin tam olarak kaçta açılacağını bilmiyordu, Namjoon da bilmiyordu; bu yüzden işini sağlama almak istedi ve erkenden uyanıp markete geldi. Bulması zor olmamıştı, daha önce iki kere önünden geçmişti zaten.

Elleri siyah kotunun ceplerinde iken ayağının altındaki küçük taşlarla oynamaya başladı. Soğuk hava, bedenini uyuşturuyordu. Bir kedi, yanından hızlıca geçmiş ve onu irkiltmişti. Mahallenin sessizliğine yalnızca kediden gelen mırlama sesi karışıyordu.

Şanslıydı ki bu küçük mahallede karşısına Namjoon çıkmıştı. Seokjin işini şansa bırakan bir adam değildi ancak bu bahtınaydı. Hem herif yalnız da yaşıyordu. Seokjin onu bulduğuna memnundu.

Hem evi bir süre saklanmak için uygundu hem de Namjoon kolay kolay onu polise ihbar edecek biri gibi durmuyordu. Adam mahallelinin ne diyeceğine bile baya önem veriyordu.

Güneş hafiften yükselmeye başlamıştı, biraz önce Seokjin'i irkilten kedi yeniden önünden geçti. Seokjin başını kaldırıp baktığında onun aslında fırının önünde gezindiğini fark etti.

"Günaydın, bayım?"

Arkasını döndüğünde uzun yüzlü biriyle karşılaştı ve ağzının içinde bir günaydın mırıldandı. Çok geçmeden diğeri elindeki anahtar ile markete yönelmiş ve kepenkleri kaldırmak için eğilmişti. Seokjin karşılaştığı ilk kişinin market sahibi olmasına seviniyordu ama zaten dışarıda herhangi sızmış bir ayyaşa bile denk gelmemişti. Sadece bu kadar genç birini beklemiyordu.

Öteki marketi açmış içeri girecekken son anda durup Seokjin'e döndü. "Bir şey mi soracaktınız?"

"Gazete almaya geldim." Seokjin, her gün yaptığı şeyi dile getirir gibi konuştu ancak diğeri şaka yaptığını sanıp güldü. Lâkin Seokjin'in yüzündeki ifadede hiçbir değişim olmuyordu. Market sahibi gülümsemesini durdurdu. "Siz ciddi misiniz? Biraz erken değil mi bunun için?" Seokjin'in baştan ayağı siyah giyimine ve yüzünün bir kısmını gizleyen şapkasına baktı. Biraz biraz şüphelendiğini hissetti. "Hem daha yeni günün gazeteleri elime ulaşmadı."

"Bana dünküler gerekli. Kalanları göndermediniz, değil mi?"

Market sahibi kepenkleri çoktan kaldırmış, market kapısındaki kilidi de açmıştı ancak siyah giyimli adamın şüpheliliği onu yerinde tutuyordu.

"Göndermedim ama neden dünün gazetesini istiyorsunuz anlamıyorum."

Seokjin sıkıldı. İnsanlar çok soruyor ve çok irdeliyordu bir şeyleri.

"Lütfen bana dünün gazetesini satar mısınız? Uzun bir gün beni bekliyor, vaktim yok."

Market sahibi daha fazla üstüne gitmeyip kapıyı araladı ve önceki günden kalan gazete istiflerini kasaya getirip en üsttekini Seokjin'e uzattı.

"Hayır, hayır. Benim... bunlara bakmam gerekli." Habere denk geldiği gazete hangi haber ajansına aitti bilmiyordu, rastgele aldığı gazetede haberin olmaması ihtimalini düşünmek bile istemiyordu. Eline yeni geçen bu işi öylece kaybetmek istemiyordu veya bunu uzatmak.

Market sahibi gözlerini üzerinden ayırmadan tüm desteyi Seokjin'in önüne bıraktı. Seokjin eline aldığı her gazetenin sayfalarını hızlıca tarıyor ve o sağ alta yazılmış küçük haberi arıyordu. Broşun resmini görmesi yeterliydi.

pembe panter | namjin ✓Where stories live. Discover now