4. Bölüm: Sarhoş Bir Jin

498 81 22
                                    

Soobin elindeki uzun sopalı süpürge ile daha önce üç kez süpürdüğü yeri yeniden süpürüyordu. Ustası bugün de tamirhaye geç gelmişti ve bu sefer elinde bir gazete ile girmişti içeri. Oysa gazete okumak ona göre değildi, biliyordu Soobin. Namjoon, gelir gelmez tulumunu bile giymeden bir kenara geçmiş ve gazeteyi karıştırmaya başlamıştı. Az sonra bir sayfayı eliyle koparmıştı. Şimdi ise o kupürü pür dikkat inceliyordu. Soobin kupürde yazanı merak etmiyordu pek, ama ustasının hâlini oldukça merak ediyordu. Gidip soramıyordu da. Ondan öyle çekinmezdi ama bir büyüğü olduğu için de sınırını bilirdi. Yine de... İçi içini yiyordu.

Namjoon'un daha önce hiç işe geç geldiği olmamıştı. Dün uyuyakaldığını söylemişti, bunu anlayabiliyordu ama bugün çıkan şu gazete olayına aklı yatmamıştı. Ustasında iki gündür bir gariplik vardı ama neydi?

İş de yoktu. Gelen giden olmamış, dünden de iş kalmamıştı. Ustası bir şey buyurmadığı için ne yapacağını da bilemiyordu. Ayakaltında durup onu rahatsız etmemek için de geriye çekilmiş aynı yeri süpürüyordu.

Namjoon elindeki gazete kupürünü bir kez daha okudu. Tahmin ettiği gibi Jin kendine çalmak için yeni bir parça bulmuştu ve Namjoon, eğer Jin bu eserin hangi iş adamında olduğunu öğrenirse onun için gerisinin çorap söküğü gibi geleceğini biliyordu. Onu engellemek istiyorsa ondan önce bunu öğrenmeliydi ama nasıl?

Haberi yeniden okudu ve daha önce bu habere dair radyodan bir şeyler duyup duymadığına emin olmaya çalıştı ancak aklında bir şey yoktu. Zaten dün ve bugün de radyo dinlememişti...

"Soobin?" Arkasına döndüğünde çocuğu elinde süpürgeyle öylece dikildiğini gördü. "Radyoyu açsana, içim sıkıldı."

Çocuk gülümseyerek eğildi ve süpürgeyi bıraktı. Gidip hemen radyoyu getirdi ve her zaman açık olan kanalı açtı. Namjoon ona seslenip bir şey istediği için çok mutlu görünüyordu ama Namjoon bunun üzerine çok düşünmedi.

Kolundaki, kordonu eskimiş saati kontrol etti. Öğle haberlerine daha vardı ama saat başı haberleri de yeni bitmişti. Burada öylece radyo dinleyip beklemeyi doğru bulmadı.

Ayaklandı. Kupürü katlayıp cebine koydu. "Soobin, ben birazdan gelirim. Sen de... sen de ne istiyorsan yap ama tamirhaneyi terk etme."

"Tamam hyung."

Namjoon tam gidecekken çocuk yeniden seslendi. "Hyung? Bir sorun yok, değil mi?"

Çocuğun yanına gidip avucuyla yanağına ufacık dokunup gülümsedi. Uzun zamandır usta&çırak ilişkileri vardı ancak Soobin'i, geride bırakmak zorunda kaldığı kardeşi kadar severdi. "Her şey yolunda Soobin-ah, sadece-- sadece eğer buraya uzun boylu, geniş omuzlu ve siyah giyimli biri gelip beni sorarsa geri döneceğimi, beni burada beklemesini söyle, tamam mı?"

Çocuk başını salladı. Namjoon başka bir şey demesine fırsat vermeden tamirhaneden ayrılıp yeniden markete gitti. Belki bugünün gazetesinde bu haberle ilgili bir gelişme vardı.

Jin'i nasıl engelleyebilirdi emin değildi. Bir hırsızı engellemenin, hele ki Pembe Panter gibi birini, kolay olmayacağını biliyordu ama bir şeyler yapma ihtiyacı da duyuyordu. Şimdilik önceliği broşun hangi iş adamında olduğunu öğrenmekti. Hiçbir gazetenin veya habercinin bundan bahsetmeyeceğini biliyordu. Bahsedildiği an broş direkt yetkililerin eline geçerdi ancak başka ipuçları olmalıydı. Bu broşun ülkelerine girdiğini öğrendikleri gibi kimin elinde olduğunu da bir şekilde öğrenmelilerdi.

Markete vardığında Hoseok'u, marketin önüne oturmuş karşıdaki fırını izlerken buldu. Buna şaşırmadı.

"Hoseok-ya, bana gazete ver."

pembe panter | namjin ✓Kde žijí příběhy. Začni objevovat