12. Bölüm: Bazı Şeylerin Seçimi Yoktur

318 54 16
                                    

Namjoon otobüsten indiğinden beri deli gibi koşuyordu.

Jin'le aralarında geçen gerilimli konuşmanın ardından dönüş yolunu ağır ağır yürüyorken Taehyung'a parayı ertesi gün vermenin doğru olacağını düşünüyordu. Sabah erkenden gider, parayı verirdi. Annesi için de geçmiş olsun dileklerini iletirdi. Sonra aklına geldi, günlerden cumaydı. Parayı ertesi gün erkenden vermenin bir yararı olmayacaktı.

Bu yüzden yetişmek için delicesine koşuyordu.

Marketin önüne geldiğinde elini kapıya yaslayıp biraz soluklandı. Hoseok reyonun önünde ürünlere fiyat etiketi yapıştırıyordu ve kasada da Bayan Jung vardı.

"Ho-ya!" İkisinin de yüzü nefes nefese kalan Namjoon'a döndü. "Acele et, benimle gel. Yetişmemiz lâzım."

Hoseok'un yüzü şaşkınlıkla gerildi, elindekilerle kapıya yaklaştı. "Ne diyorsun sen?"

"Hadi, diyorum. Geç kalacağız."

"Nereye?"

"Taehyung'a. Parayı buldum hadi mesai saati bitmeden yetişelim. Hadi!"

"Ne?!"

Bayan Jung oturduğu yerden ayağa kalkarken Hoseok Namjoon'a bir adım daha yaklaştı. Namjoon usulca başını salladı.

"Evet. Hadi gidelim, verelim parayı." Hoseok onu onaylarken, "Kasadaki tüm parayı da yanına al," dedi. Maalesef radyo, borcun tamamını ödeyecek miktara satılamamıştı. Bayan Jung, oğlu kasaya yöneldiğinde bir oğluna bir Namjoon'a baktı. Namjoon hâlâ nefesini düzene sokmaya çalışıyordu.

"Jihyun-ssi'ye sevgilerimi iletin," dedi, oğlu ve Namjoon marketten uzaklaşırken.

İkisi bir seri adımlarla Taehyung'un evine doğru yürüyorlardı. Hoseok çıkarken giydiği montunun yakasını düzeltti. "Nereden buldun parayı?" Namjoon sessiz kaldı. Hoseok onu kolundan tutup durdurdu. Uyarıcı bir tonla konuştu. "Namjoon."

"Sen yanına aldığın parayı versene bana bi'"

Hoseok, duymazdan gelinen sorusuna rağmen arkadaşını ikiletmeden cebinden paraları çıkarıp olduğu gibi Namjoon'a verdi. Namjoon, parayı alıp saymaya başladı, bir miktarı ayırıp geri kalanını yeniden Hoseok'a uzattı. Bu sırada Taehyung'un evinin hemen önündeydiler.

"Şimdi para denkleşti." Namjoon elindeki nakit parayı gülümseyerek cebine yerleştirdi.

"Parayı nasıl bulduğunu söyleyecek misin artık?"

"Vardı işte benim de kıyıda köşede birikmişliğim. Neden soruyorsun?"

"Namjoon."

İç çekti Namjoon. Hoseok eğlenceli bir arkadaştı ancak ciddi olduğunda ve bir şeylerin doğrusunu öğrenmek istediğinde ona karşı gelmek güçtü.

"Pekâlâ, pekâlâ. Radyoyu sattım."

"Ne?!" Hoseok çığırır gibi söylediğinde öteki yüzünü ekşitti. "Nasıl yaptın bunu?"

"Yaptım işte. Zaten yıllardır dolapta toz tutmak dışında bir şey yapmıyordu. Satmam daha faydalı oldu."

"Oğlum... Bulurduk başka çare. Niye bu kadar acele ettin?"

Namjoon sonunda kapıyı çaldı. Hoseok, arkadaşının belki de en değer verdiği şeyden vazgeçme yüceliği göstermesine hem gıpta ediyor hem de üzülüyordu.

Kapı çok geçmeden Taehyung tarafından açıldı. Namjoon, onun yüzündeki değişiklikleri, dağılmışlığı, şişmiş gözleri, kurumuş dudakları fark etti ve radyoyu satmakla iyi yaptığına bir kez daha karar verdi.

pembe panter | namjin ✓Where stories live. Discover now