3. Bölüm

934 74 7
                                    

Sevgiyle kalın.

Sevgiyle kalın

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

3. Bölüm: Her Son Bir Başlangıç

Yağmur topraktan intikam alırcasına daha hızlı yağmaya başladığında akan makyajımı umursamadan yüzümü tekrar kaldırdım. Damlalar yüzüme inerken tebessüm ettim. Yağmuru herkes sever ama kimse ıslanmayı göze almazdı. Kürşat gibi. Benim aksime bir apartmanın korkuluklarının altında devam ediyordu telefon görüşmesine.

"Islanıyorsun." Dedi Deniz sanki beni kendime getirmek istercesine. "Hasta olursun."

Yüzümü ona çevirip gözlerimi gözlerine diktim. "Yağmur damlaları Deniz'i etkilemez mi?"

Başını olumsuz anlamda sallayarak yüzünü benim gibi gökyüzüne çevirdi. "Deniz en çok yağmur yağarken mutlu olur. Çünkü kimse yağmur yağarken denizi düşünmez."

Sözleri metaforlaştırıyorduk. Kimsenin anlamaması için oluşturduğunuz bir dil gibi. "Deniz unutulmak mı istiyor?"

"Belki de." Bir süre onu izledim. Esmer teninden inen damlalar, yüzüne dağılan saç tutamları, belirgin adem elması. Değişik bir aurası vardı. Neden bu kadar takmıştım bu çocuğa? Neydi beni büyüleyen o tarifsizlik? Siyah gözleri kuşatma altına almıştı adeta beynimi. Ondan başka bir şey düşünürsem ayıp olacak gibi hissediyordum.

"Bana uzaylıymışım gibi bakmayı kes." Bana bakmadan onu izlediğimi nasıl anlamıştı? Ayrıca uzaylı olmadığını kanıtlayamadığı sürece o ihtimal hep var olacak.

"Kürşat'la arkadaşsan daha önce nasıl karşılaşmadık?"

"Kürşat'la sık görüşmüyoruz. Ben yılda bir iki kez geliyorum İstanbul'a zaten. Onla da bir kaç saat görüşebiliyoruz."

Düşündükçe aklıma gelmeye başlamıştı. Kürşat geçen yaz arkadaşı geldiğini söyleyip bizi ekmişti. "Sen Kars'tan gelen çocuksun."

Tanımlamamla bana döndü. Evet biraz saçmaydı ama ona dair başka bir bilgi yoktu elimde. Kürşat pek bir şey anlatmazdı. "Evet ben oyum."

"Ne zaman döneceksin?"

"Yarın akşam." Bakışları bu sefer başka yöne dönerken tekrar onu izlemeye başladım. Ama bu sefer vücudunu. Geniş omuzları vardı ama biraz zayıf gibiydi. Üzerine giydiği siyah palto ve siyah kazağı kesinlikle onu tamamlıyordu.

"Röntgenciliğe mi başladın şimdide?" Bana bakmadan alayla konuşunca bakışlarımı ondan kaçırmadım.

"Sapık değilim Deniz."

Çok tuhaf bir şey söylemişim gibi bakışları şaşkınlıkla yüzüme indi. Bir süre sadece gözlerime baktıktan sonra tereddütle konuştu. "Biliyor musun kabul ediyorum. Madem sorularının cevabını merak ediyorsun o zaman cevaplayayacağım."

Utanmasam ellerimi çırpıp ona sarılacaktım. "Ne zaman?"

Gözleri ilk önce Kürşat'a değip sonra bana geldi. "Şimdi?"

"Dinliyorum."

"Burada değil."

Ona anlamsız bakışlar atarken bana doğru eğildi. "Evinin anahtarını Kürşat'a ver gel."

Söylediklerini düşünmeden onaylamıştım. Girmeden hikayesini öğrenmezsem aklımdan çıkmayacaktık. Bunlar aslında bir bahaneydi. Ben kafa dağıtmak için kendime eğlence arıyordum. Dediğini yaparak Kürşat'a doğru yürüdüm. Telefon konuşmasına o kadar dalmıştı ki beni görmedi. Anahtarı bana verdiği ceketinin cebine koyup korumalıkların ucuna astım ve Denizin yanına bindim.

"Telefonum yanımda değil ona mesaj at. Kapıda beklemesin." Beni onaylayıp cebinden telefonu çıkarttı. Bir yandan arabayı çalıştırıp gaza yüklenirken kendimi koltuğa bıraktım. Yağmur cama vurarak bir melodi oluştururken öylece yolu izliyordum.

"Nasıl bu kadar rahatsın? Şu an seni kaçırıyor olabilirim. Yada ormanlık alana götürüp kesebilirim."

Ona bakmadan omuz silktim. "Kürşat sana güvenip arabana binmiş. Ben neden güven miyim?"

Ardından oluşan sessizlik rahatsız ediciydi. Elimi ona uzattım. "Telefonunu verir misin şarkı açıcam."

Şifreyi girip telefonunu elime bıraktığında hemen YouTube girip şarkı açtım. Telefon bluetoothla arabaya bağlanırken telefonu tekrar ona uzattım.

Yeniliyorum sonra
Yepyeni bir umutla içimi
Göze alabilecek miyiz sence her şeyi

Şarkıyla birlikte bende mırıldanıyordum. Caddeler sanki bizi yetiştirmek istercesine bomboştu.

Bu yerler bu insanlar bana
Yabancı biliyorsun
Sana saklandı ruhum
Beni bırakma ne olursun

Benimle birlikte oda eşlik ettiği ana öylece kalakaldım. Bu o sesti. Neredeyse her gün dinlediğim sesin sahibi. Bakışlarım ona dönerken öylece şarkıyı söylemesini dinledim. Sesi gerçekte daha güzeldi.

"Elveda." Dedim şarkıyı söylemeyi bırakınca.

Bakışları yoldan anlık olarak bana döndü. Bu sefer gizlemeden tebessüm etti. "Merhaba sülük."

MAVİ PAPATYAWhere stories live. Discover now