4. Bölüm

877 75 5
                                    

Sevgiyle kalın.

Sevgiyle kalın

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

4. Bölüm: Deniz Manzaralı Papatya

Gece yavaş yavaş sona yaklaştığını belli edercesine daha çok kararmıştı. Gözlerimi kapatıp geceyle bütünleştim. Bazen gündüzü sevdiğin halde geceye alışmak zorunda bırakıyorlar seni. Ne hissettiğinin önemi kalmıyor tam bu anda. Bırak ne hissettiğini, kendini hissedebiliyorsan kafi.

Arabayı durduğunda açılan farlar ile olduğumuz yeri yeni yeni görüyordum. Deniz manzaralı bir uçurumda durmuştuk, ölmek için o kadar güzel bir yerdi ki. Deniz beni beklemeden inip kayalıklara ilerlediğinde onu takip ettim. Yanına oturup ayaklarımı aşağı sarkıtırken bedenimi sırtıma batan çakıl taşlarını umursamadan kayalığa bıraktım.

Ayağımın altında deniz, burnumun ucunda ıslak toprak kokusu, manzaram da gökyüzü, sırtımda ise uçurum vardı.

Deniz'in bakışları bir kaç saniye bende durakladıktan sonra yaptığıma anlam veremese bile benimle birlikte uzandı. Yağmur sonrası olduğu için yattığımız yer ıslaktı. Burayı daha önce keşfedemediğim için kendime kızgındım. Nasıl fark edememiştim böyle bir yeri?

Başımı yana yatırıp Deniz'e baktım. Onu konuşmaya zorlamayacaktım. Evet buraya onun için gelmiştik ve onu yeterince zorlamıştım. Bundan sonrası tamamen bencilliğe girerdi. "Beni çatıdan kurtarıp uçuruma mı getirdin yani?"

Konuşmamla bakışları bana döndü. Ne dediğimi anladığında güldü. Yanağında gamze olduğunu yeni fark etmiştim. Bana kalırsa bulduğu her fırsatta gülmeliydi. Sonuçta güzel gülüşlü insanlar umut saçardı. İnsanlar bir gülüşle aklımdaki tüm negatif düşüncelerden vazgeçebilirdi. Güzel gülüşlü insanları severdim.

"Bu kez farklı. Eğer atlamak istersen tutmayacağım." Kendinden emin şekilde konuştuğunda bakışlarımı tekrar gökyüzüne çevirdim. O söylediğinden ne kadar eminse bende tutacağından o kadar emindim.

Uzun bir süre sessizlik olduktan sonra konuşmayacağını anlayıp aklıma gelen anıyla kıkırdadım. "Küçükken bir kere sinirlenip evden kaçmıştım. İlk defa tek başıma evden uzaklaştığım için kayboldum tabi. Korkudan ağlamaya başladım. Sokak ortasında salya sümük ağlıyorum. Sonra denizi görünce gidip dibindeki bir kayalığa oturdum. Ne korkum kaldı ne endişem. Sanki oraya aittim. O günden sonra hep denizkızı olmak istedim." aklıma gelen şeyle güldüm. "Hatta her gece yatmadan ellerim açar dua ederdim. Yarın denizkızı olarak uyanmak için."

Deniz'de gülmeye başladığında aynı anda birbirimize döndük. "Nasıl döndün eve?"

"Güvenlik beni fark edip polisler yardımıyla eve götürmüştü. Annem o kadar ağlamış ki beni görünce rahatlatıp bayıldı. Bende onu üzdüğümü fark edip bir daha yapmadım zaten."

"Yaramaz bir çocukmuşsun." Dedi. Buna itiraz etmeyecektim. Annem hep öyle söylerdi.

"Peki ya sen," Dedim. "Sen nereye aitsin?"

"Bilmem, hiçbir yere ait hissetmiyorum." Dikleştiğinde bir of çekti. "Bu dünyaya ait hissedemiyorum."

"Hımm." Bende dikleşip bağdaş kurdum. "Ait olduğun yer anlat bana."

"Nasıl yani?"

Cevap vermeden ellerimi uzatıp gözlerini kapamasına yardımcı oldum. Kapandığından emin olunca bende kapadım. "Anlat bana."

Ellerimi yüzünden çekip sessizce onun konuşmasını bekledin. "Bir yıldızdayım. Her yer bembeyaz. Kimse yok. Sadece ben. Elimde bir gitar. Şarkı söylüyorum."

Uzun aralarla kısa cümleler kuruyordu. Dayanamayıp atladım. "Kimse yok dedin. Kime söylüyorsun?"

"Papatyalara." Düşünmeden söylemişti.

"Neden papatya?" Dedim. Çocuğun hayaline dalıp dalıp duruyordum. Sabırsız biriydim. Bana kızıp anlatmasa yeriydi.

"Papatyalar çok naif çiçekler. Sevebileceğin kadar güzel, dokunmaya kıyamayacağın kadar kırılgandırlar." Dayanamayıp gözlerimi araladığımda sadece benim oyun bozarlık yaptığımı anlamıştım. Deniz'in gözleri sımsıkı kapalıydı. "Biliyor musun papatyalar öldükten sonra kokarlar. Bir ölüm ne kadar güzel kokabilir?"

Konuşmasıyla aklıma kendini 'Ölüm. Sadece ölüm.' olarak tanıttığı geldi. "Papatyan sadece sana güzel kokacak Cellat." Sözlerimle kaşlarını çatıldığında anlamadığı fark ettim. Önemi yoktu. Öyle boş bir cümleydi.

MAVİ PAPATYAWhere stories live. Discover now