12. Bölüm

452 56 55
                                    

Sevgiyle Kalın.

Sevgiyle Kalın

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

11. Bölüm: Deniz Gözlü Kadının Cinayeti

Hayat; sizi ya en sevdiklerinizle ya da zaafınızla sınarmış. Cemre kaçıncı olduğunu saymadığı bu sınamaların birindeydi. Denizlerinden taşan damlalar yanağına inerken korkudan çok kırgınlık hissediyordu.

Deniz'in gerçek olduğuna inandırdığı yalanlara mı, ona kayıtsız şartsız güvenmesine mi, yoksa onun için ülkenin diğer ucuna gelmesine mi üzülüyordu? Kendi de bilmiyordu. Sadece kırgındı ve kızgın.

"İyi misin?" Genç adamın sesiyle ağlamaktan kızaran gözlerini ona çevirdi. Cemre yüzüne dik dik bakamaya devam etti. Deniz herhangi bir cevap alamayınca devam etti. "Cemre bana bu hayatta verip verebileceğin en büyük ceza gözyaşı sebebin olmam. Yalvarıyorum yapma."

Cemre yutkundu. Korkudan değildi bu yaşlar, kandırılmaktandı. Hayatında bir kez kandırılmış ve büyük bir yıkıma uğramıştı. Şimdi ise beklemediği yerden yemişti darbesini.

"Hani bazen dizilerde ya da kitaplarda derler ya farklı dünyaların insanları diye. Bizde tam öyleydik. Sen sevginin içine, ben ise nefretin içine doğmuşum."

Genç kız daha fazla dayanamayarak seslice nefes verdi. "Seninle dert yarıştıracak değilim. Kimin daha çok acı çektiğini ölçemeyiz. Geçmişi de değiştiremeyiz. Bu şeyi daha fazla uzatmayalım. Ne diyeceksen söyle beni de havalimanına bırak."

"Daha konuşmadım."

"Eee yeter be!" Cemre elini direksiyona atıp arabayı kenara çekmeye çalıştı. Deniz sakince direksiyonu Cemre'nin istediği yere çevirip arabayı durdurdu. Dizi sahnelerindeki gibi kaza yapacak halleri yoktu. Sonuçta kız tek koluyla adamın tuttuğu direksiyonu istediği yöne çeviremezdi. "Bu yaptığın şey, her neyse buna son vereceksin. Gidip tedavi mi olursun ya da başka yöntem mi bulursun o senin kararın. Benim sorunum değil. Ben hayatımın sonuna kadar bir daha seni görmeyeceğim."

"Bana neden bu kadar kızıyorsun? Sana kötü hiçbir şey yapmadım." Deniz sesini biraz yükseltse bile Cemre daha fazla sinirlendi.

"Olayda bu gerizekalı! Bana hiçbir şey yapmadın. Neden? Gelsen bana anlatsan her şeyi ne olacaktı? Neyden korktun? Berkeler gibi girip çıkmazdın hayatımdan belki. Madem beni tanıyorsun o zaman bilmeliydin, bir kez daha kandırılmak istemediğimi bilmeliydin."

"Baştan başlayacağım. Seninle tanıştığımda ondört yaşındaydım. Kars'ta hiç arkadaşım yoktu. Çünkü ben aşiretin, malın ve mülkün tek varisi olarak insanlarla arkadaşlık kuramazdım. Hata yapmak için hakkım yoktu, yeni bir şey deneyemezdim, eğlenemezdim, yaram olursa saklamak zorundaydım, sevgilim zaten olamazdı, üzülmezdim, kırılamazdım, mutlu olamazdım. Sen benim ilkimdin. İlk kez birine korkmadan yaramı gösterdim. Annem, babam ve ablam dışında ilk kez birinin yanında ağladım.

O günden sonra tekrar teyzemin yanına Ordu'ya gelebilmek için çok uğraştım. Ama ablam gidince yalan oldu. Senden haber alamadan dört yıl geçirdim. Büyüdükçe içimdeki merak damlası koca bir denize dönüştü. Deniz beni boğmaya başladığında teyzemi arayıp annenden çaktırmadan laf almasını rica ettim. İstanbul'da okumaya gitmişsin. Okulunu öğrendim. Sırf senin yanına gelebilmek için iki yıl İstanbul'da şirket kurmaya çalıştım. Kurdum da ama-"

Cemre Deniz'in cümlesini bitirmesine yardımcı oldu. "Ama yanımda Levent vardı değil mi?"

"Yanına gelsem Berke ve Kürşat gibi olacaktım. Oysa benim olmak istediğim başkaydı." Deniz kendine bile yeni yeni itiraf ettiği şeylerle rahatlamış hissetti. "Bende Kürşat'la arkadaş oldum. Stajı için iş ayarladım. Ama sana zarar verecek bir şey yapmadım. Senin sandığın gibi takip etmedim. Yemin ederim."

"Hayatıma müdahale ettin ama değil mi?" Cemre'nin sorusuyla sustu genç adam. "Cevap versene bana." Cemre bu işin daha fazla susan tarafı olmamaya karar vermiş sesini yükseltmişti. "Şans diye adladırdığım ne varda senin başının altından çıktı. Yanlış mı düşünüyorum."

"Hayır, doğru düşünüyorsun." Deniz koltukta geriye yaslanıp bakışlarını yola çevirdi. "Ama kötü niyetim yoktu."

"Hayatımın bazı kısımlarının yalan olduğunu öğrendim."

Deniz başını olumsuz anlamda salladı. "Yalan değil sadece eksik. Bak benim ki takıntı falan değil. Ben sadece sen bilmesinde hayatının bir köşesinde olmak istedim."

Cemre aklına yerleşen bir yapboz parçasıyla daha dişlerini sıktı. Bir tarafı onu anlayışla karşılasa bile diğer yanı asla kabul etmiyordu. "Yalan söylediğin gerçeğini hiçbir şey değiştirmez."

"Ben sana hiç yalan söylemedim ki." Dedi adam kendinden emin bir şekilde.

"Gerçekleri saklamanda yalandır."

"Bana neden bu kadar kızdın? Gerçekten anlamadım. Eğer seni takıntı haline getirsen o piç- Levent'in yanına yaklaşmasına, cafedeki müşterilerin seni görmek için gelmesine, hastanedeki sana sarkan doktorun yanına çalışmana karşı olurdum. Bir şekilde seni her yerden engellerdim. Ama müdahalelerim olmadı değil."

"Gerizekalısın." Dedi kadın yapmacık bir gülümsemeyle. "Ben sana kızmadım. Kırıldım Cellat."

"Bana şunu diyeceğini bilseydim sana yalan söylemeyi tercih ederdim." Duyduğu hitap şekliyle genç adam içinde bir yerlerde bir şeyler kopmuştu. "Biliyor musun sen sadece bana duygusuz davrandın. Yoksa yoldan geçerken bile gördüğün çiçeklere su verir, köpekleri sever, başını okşarsın. Yine de canın sağ olsun." Dolan gözlerini göstermemek için kilidini açtığı kapıdan çıkıp arabanın önüne yürüyerek kaputa yaslandı.

Deniz cebinden çıkardığı paketten bir dal çıkarıp çakmakla ateşe verdi. Sırf Cemre kokuyor diye sevmeye başladığı memleketi yine üstüne üstüne gelmeye başlamıştı. Sigarasının zehirli dumanı ciğerlerine dolarken arabanın kapısı açıldı.

Cemre yavaş adımlarla kaputun önüne gelip tampona basarak kaputa oturdu. Daha bilmediği şehirden kaçıp gitmek istiyordu. Ama sonra içinde söz verdin diyordu bir ses. Cemre gülüp gözlerim kapattı. Söz için değildi kalma isteği.

İkisi içinde sözler bitmişti.

Deniz boğulmamak için çırpınırken daha fazla battığını hissediyordu.

Cemre bir kez daha yıkılan duvarlarını nasıl geri öreceğini düşünüyordu.

İkisinde aynı anda saçlarına düşen yağmur damlalarıyla kafasını kaldırdı.Bu sefer Deniz hayata kırgınca tebessüm etti.

"Gökyüzü o gün bağırıyordu, bugünse ağlıyor ve deniz bu hikayede kaybetti."

bir gün deniz gözlü kadın, dilinden düşen damlalarla genç ölüm bekçisini öldürmüş.

MAVİ PAPATYAWhere stories live. Discover now