Sekizinci Bölüm

159K 9.8K 3.9K
                                    

Merhaba,

Duramayıp yayımladım 😄😄

Keyifli okumalar diliyorum. Bu bölüm biraz fena 🤐

Önce oy verelim 💜

💫

Yazar Anlatımı...

"Abi dünden beri tuhaf davranıyorsun?" dedi Alican abisinin uzandığı koltuğun alt kısmına oturup.

Nagihan Hanım elinde bir tabak dolusu karpuzla odaya girdi. "Zihni meşgul de ondan," dedi keyifli bir sesle. Savaş hızlıca uzandığı yerden doğruldu. Annesinin ya da babasının yanında sereserpe uzanmazdı. Annesinin uzattığı çatalı alarak karpuzdan yemeye başladı.

Alican aklına gelen mevzuyla sırıttı. "Ha şu mesele,"

Savaş bir dilim yediği karpuzun boğazına dizildigini hissederken çatalı sertçe sehpaya bıraktı. "La havle," dedi homurdanarak. "Dünden beri Asu yukarı Asu aşağı!"

Alican sinsice sırıtmaya devam ederken abisine yaklaştı. "Ağzımdan Asu diye bir isim çıkmadı abiciğim. Ama anlaşılan o ki senin dilinden düşmüyor pek sevgili yengem,"

Savaş kardeşine ters ters baktı. "Ulan yenge deyip durma. Dün Hamza zaten yeterince sinirlerimi hoplattı,"

Nagihan Hanım, "O kadar tatlı yapıp dağıttım Savaş. Hevesimi kursağımda bırakma benim!" diyerek oğluna çıkıştı.

Savaş sırtını kanepeye yaslayarak, "Siz kendi kendinize gelin güvey oluyorsunuz validem. Bizim bir şey yaptığımız yok ki. Yanlış anlaşılmayı hallettik, yollarımızı ayırdık," dedi rahat bir tavırla.

Alican instagramda arama kısmına girerek, "Yengemizin soyadı neydi?" dedi.

"Ulan hâlâ yenge diyor,"

Nagihan Hanım atıldı hemen. "Demirci,"

Alican hızlıca Asu Demirci yazıp profiller arasında gezindi. "Kızla zaten takipleşiyormuşum," deyip hızlıca profiline girdi. Fotoğraflara kısaca bakıp "Ya ben de ismi nereden tanıdık geliyor diyorum. Bizim fakülte binamız ortaktı. Anasınıfı öğretmenliği okuyordu Asu. Ortak aldığımız dersler vardı. Vallahi abi harbi kız." dedi coşkuyla.

Nagihan Hanım heyecanla kalkıp Alican'ın yanına oturdu. Ekranda açık duran fotoğrafa bakıp "Maşallah bir içim su," dedi. Asu'yu ailesinin evinden ayrılmadan öncesinden beri beğeniyordu. Saygılı ve kibar biriydi. Oğlu da saygı da kusur etmezdi ama biraz kabaydı.

Savaş gergince oturduğu yerde dikleşti. Alican ve annesi resmen Asu'yu stalklıyordu. Bu durum canını sıktı.

"Ben dışarı çıkıyorum!" deyip kanepeden kalktığında annesi ve Alican ona tepki vermemişti ama ikisi de gülmemek için kendini zor tutuyordu.

Savaş'ın odadan çıkmasıyla Alican bastırdığı kahkahasını patlattı. "Valla anne abim fena yanmış."

"Oh oh," dedi Nagihan Hanım. "Yeter ki gönüller bir olsun canım, samanlık seyran olur." deyip karpuz tabağını önüne çekip afiyetle yemeye başladı.

💫

Bir Hafta Sonra...

Asu'nun Anlatımı...

"Kızım," dedi annem sonunda ağzındaki baklayı çıkarmaya hazırlanırken. "Can'la görüştünüz mü?"

Üzerinden bir hafta geçmiş olan karakol maceramı anımsayınca nefesimi bıkkınca üfledim. Zaten bir daha oraya gitmemek için şikâyetçi olmaktan da vazgeçmiştim. Çünkü ikimizde hatalaydık. O oldukça sert davranmıştı ama mesleği gereği sorgulaması gerekiyordu. Hepsi Sezen'in saçmasapan masajları yüzünden olmuştu. Karakol meselesinden aileme bahsetmemiştim. Annemin olayı büyüteceğini iyi biliyordum. Bu yüzden söylemedim.

155 POLİSİYEWhere stories live. Discover now