On Sekizinci Bölüm

168K 10.3K 6.6K
                                    

Multi: Asu'nun kıyafeti

Merhaba canlarım,

Sıcakta hayat nasıl gidiyor?

Keyifli okumalar diliyorum. Önce oyumuzu verelim.

💫

"Şşt," diyerek kalçasıyla kalçama vuran Fidan'a göz devirdim. "Senin eve giderken süslendiğini hiç görmemiştim. Hayırdır?"

Dudağıma sürdüğüm ruju iyice yedirdim. "Savaş'la alışverişe gideceğiz,"

"Ne?" diye adeta çığırdı. "Oha! Ne ara bu kadar yakınlaştınız kız siz?"

Onun bu heyacanlı hâli beni güldürdü. "Arkadaşız işte," deyip omuz silktim.

Alayla güldü. Kollarını göğsünde kavuşturdu. "Sen onu benim külahıma anlat. Bal gibi flört ediyorsunuz,"

Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. "Ne alakası var Fidan?"

"Ben anlarım. Bak şu gözlere," deyip masmavi olan gözlerini kocaman açtı. "Kaçar mı kızım benden?"

"Boşuna hayal kurma o zaman. Çünkü ona karşı hiçbir şey hissetmiyorum,"

Alt dudağını büzdü. "Sen öyle diyorsan,"

Ben öyle diyorum da kalbim acaba benimle aynı fikirde mi?

"Hamza'yla görüştünüz mü hiç?" dedim konuyu ona yönlendirirken.

"Nerde?" dedi iç geçirip. "Geçen bir hikâye paylaşmıştı ve yanında güzel bir kız vardı. Sevgilisi olabileceği gerçeğiyle kendimi geri çektim," ses tonu epey üzgündü. Gerçekten Hamza'dan hoşlanmıştı. Zira birkaç gündür okula giriş çıkış yapan erkeklere yürümüyordu.

Rujun kapağını kapattım. "Savaş'tan öğrenirim istersen,"

"Harbi mi?" dedi heyecanla.

Bu tatlı heyecanına gülümsedim. "Evet. Laf arasında sorarım,"

Yanağımı öptü. "Kraliçem be,"

Bileğimdeki saate baktığımda beşi çeyrek geçtiğini gördüm. "Savaş gelmiştir, ben çıkıyorum,"

"İyi eğlenceler. İki arkadaş tatlı tatlı takılın bakalım," deyip sırıttı. İmasını duymazdan gelerek aynadan üzerimi düzelttim. Okulun lavabosundan çıktığımızda Fidan arkamdan geliyordu. "Ben sınıfı kontrol edip çıkarım. Sen git," dedi. "Tamamdır, yarın görüşürüz," deyip ona uzaktan öpücük attım.

Çantamı ve telefonumu alarak okulun bahçesine çıktığımda yolun karşısındaki tanıdık arabayı gördüm. Gelmişti.

Acelesiz adımlarla demir kapıya ilerledim. Öğrencileri ailelerine teslim etmiştik. Okul sakinlemişti bu yüzden.

Savaş arabanın ön kaputuna yaslanmış, elleri cebinde siyah güneş gözlüklerinin arkasından beni seyrediyordu. Uzun kaslı bacaklarını saran siyah bir kot ve geniş gövdesinin kas boğumlarını belirginleştiren beyaz bir tişört vardı üzerinde. Bu özensiz gibi görünen hâliyle bile çok çekici görünüyordu. Ya da bana öyle geliyordu. Güneş gözlüğünü yavaşça çıkardı. Kalçasını kaputtan çekerek doğruldu. Dudaklarıma yerleştirdiğim gülümsemeyle yolu kontrol ettim.

Araba olmadığını görüp karşıya geçmek için hamle yaptığımda "Öğretmenim," duyduğum ince sesle adımlarımı durdurmak zorunda kaldım.

155 POLİSİYEWhere stories live. Discover now