Elli Dördüncü Bölüm

84.3K 7.2K 1.2K
                                    

Selamlar,

Okuduğunuz saat ve tarihi not eder misiniz?

Okuduğunuz saat ve tarihi not eder misiniz?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

*

"Kucağına oturmak istiyorum."

Savaş duyduğu yüksek tehlike barındıran isteği sindirmeye çalışıyordu dakikalardır.

Asu küçük, yaramaz bir kız çocuğuna dönüşmüştü sarhoşken. Ne dilinin ne de hareketlerinin ayarı vardı. Aklına eseni yapmak istiyordu.

Savaş'tan olumlu ya da olumsuz bir dönüt alamayınca heyecanı iğne batırılmış balon misali sönerek suratı asılmıştı.

Bordo rujun belirginleştirdiği dudakları aşağıya büküldü. "Ne kıymetli kucağın varmış," diye söylendi tatlı tatlı. Yanağının iç tarafına dişlerini hafiften bastırdı. "Beş dakika oturup kalkardım,"

Serzenişi kulağa çok normal bir şeyden bahsediyormuş gibi geliyor olsa da Savaş onu dizlerine oturttuğunda daha fazlasını isteyeceğini biliyordu. Şu an sınırları yoktu sevgilisinin.

Yalnız olsalar isteğini yerine getirirdi lâkin arabada üç kişi daha vardı. Yarın bu yaptıklarından dolayı utanacağını da bildiğinden sevgilisinin diğerlerinin ağzına sakız olmasını istemiyordu.

Fidan ve Hamza ayaklı magazin olduklarından onu çok utandırırlardı. Füsun'u ise tanımıyordu. Bu yüzden dalgaya mı alır yoksa utanmaması için görmezden mi gelir kestiremiyordu.

Dudaklarını nazik bir temasla Asu'nun alnına bastırdı ve yumuşak bir öpücük bahşetti ona. Başını biraz geriye çektiğindeyse Asu'nun karanlığa rağmen parlayan gözleriyle karşılaştı. Kahverengi gözbebekleri evi gibiydi Savaş'ın. Her göz göze gelişlerinde, gözbebeklerini saran siyah halkanın genişleyişine, güneşe karşı açık bir tona bürünüşüne, heyecanlandığındaysa koyulaşmasına hepsine ayrı ayrı aşıktı.

Asu'nun belini saran elini aşağı yukarı hareket ettirerek dokunduğu yeri iç gıdıklayıcı bir şekilde okşadı. "Eve kadar uyumaya çalış güzelim," dedi dinlendirici sesiyle. Onu reddettiği için kalbinin kırılmasını hiç istemiyordu.

Asu bu fikirden hoşlanmayarak, "Uyumak istemiyorum ki," diyerek anında karşı çıktı. Omuzlarını düşürdü hevesi kursağında kaldığından.

Ne vardı azıcık otursaydı. Omzuna çıkayım mı demişti sanki? Dizinde oturacaktı uslu uslu. Tamam çok uslu durmazdı belki. Azıcık yaramazlık yapabilirdi.

Sağ kaşının üzerinden öptü sevgiyle. "Gözlerin kızarmış uykusuzluktan."

"Seninle konuşmak istiyorum ama sen pek istemiyorsun galiba. Sürekli uyumam için baskı yapıyorsun." sonlara doğru sesi kırgın çıkmıştı.

155 POLİSİYEWhere stories live. Discover now