On Birinci Bölüm

167K 10.3K 4.5K
                                    

Günaydın,

Nasılsınız bakalım?

Keyifli okumalar diliyorum. Oy verelim önce. Yorumlarınızı merakla bekliyorum.

💫

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

💫

Sabah şiddetli bir baş ağrısıyla uyandığımda koltukta uyuyakaldığımı fark ettim. Dün evden öfkeyle ayrıldığımda anlık sinirle karakola gidip Savaş Bey'den şikâyetçi olmuştum. Önce kendi içimde kapatmak istesemde sonra bundan vazgeçmiştim. Polis olması beni hiçbir delili olmadan saatlerce odasında hapsetmesi anlamına gelmiyordu.

Uyuşan bacaklarımı koltuktan aşağıya sarkıtıp terliklerimi giydim. Çekmeceden ağrı kesici alıp bir bardak su doldurdum. Ağrıdan zihnim bulanıyordu. Acile gitmeden geçmeyecekti, belli ki. Oflayarak yatak odama girip üzerimi değiştirdim. Mavi kotumu ve beyaz crop badimi giydim. Saçlarımı basit bir topuzla toplayarak telefonumu ve cüzdanımı küçük siyah kol çantama koydum. Zaman kaybetmeden evden çıktım. Taksi durağından taksiye binerek en yakın hastaneye gittim.

Acilden giriş yaptığım da beni tanıyan hemşirelerden biri yanıma geldim. O kadar çok acillik oluyordum ki doktor ve hemşirelerle arkadaş olmuştuk. Eda hemşire, "Migren atağı mı?" dedi ben konuşmadan. Başımı belli belirsiz salladım. "Hemen geç sedyelerden birine uzan. Ağrı kesici iğne getiriyorum." deyip içeriye girdi.

💫

Ağrı kesici iğneyle migrenim hafiflerken hastaneden çıktım. Acıktığımı hissederek yol üstündeki kafe-restorana yöneldim. Kahvaltı siparişi verdikten sonra camdan sakin yolu seyretmeye başladım. Garsonun masaya getirdiği kahvaltılıklarla karnımı doyurduktan sonra ücreti ödeyip oradan ayrıldım.

Biraz yürümek istemiştim. Ağır adımlarla yolda ilerlerken omzuma çarpan sert cisimle bedenim öne doğru yalpaladı. Çarpışmanın şiddetiye denge kuramadığımdan aniden dizlerim büküldü. Kalçam asfaltla buluştuğunda alnımı sağ tarafımdaki demir direğe sertçe vurmuştum. Dudaklarımdan acı dolu bir inleme döküldü. "Ah!"

Hemen sonra omzumdaki çantanın yerinde olmadığını fark ettim. Dudaklarımdan büyük bir çığlık koparken yerden zorlukla kalkıp çantamı kapmış kaçmakta olan gencin peşinden koşmaya başladım. Ancak o kadar hızlı koşuyordu ki. Yetişmem imkansızdı. Üzerinde gri renkli bir sweatshirt ve siyah bir kot vardı. Sweat'inin kapüşonunu başına geçirmişti.

Çok geçmeden kalabalığa karışıp gözden kaybolduğunda nefes nefese durup ellerimi dizlerime yaslayarak soluklandım. Omzuma dokunan kolla irkildiğimde orta yaşlı bir amca elindeki su şisesini uzatıyordu. "Al kızım iç biraz, korktun." dedi.

Şişeyi alıp soğuk sudan kana kana içtim. "Teşekkür ederim," dediğimde babacan bir tavırla, "Önemli değil. Karakola gitsek iyi olacak. Ben yüzünü gördüm şerefsizin. Belki robot resminde yardımcı olabilirim," deyince minnetle baktım yüzüne. "Çok sağ olun."

155 POLİSİYEWhere stories live. Discover now