Üvey Kardeş

2.1K 118 15
                                    

  Bu bölüm  İsraNisa isimli kullanıcıya :) Bundan sonra öncedende bazen yaptığım gibi her ay  hikayeme en çok yorum yapan , oy veren bir kişiye bölüm yazacağım umarım seversiniz bu olayı :)

Uzun bir süre sonra yeniden sizlerleyim. Yaklaşık 1 aydır wattpad a yeni bölüm yazamadım bunun nedeni sınavlarımdı. Bu hafta sonu eğer yetiştirebilirsem size 2 yeni bölüm yazmayı planlıyorum. Umarım beğenirsiniz iyi okumalar.

-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-

Mete den 

Çağla bana son kez nolur dedikten sonra uzun bir süre sustu ve artık beni engellemeye çalışmıyordu. Endişeli bir şekilde dudaklarımı boynundan çektim ve onun ellerini tutmayı bırakarak ondan uzaklaştım. Hareket etmiyordu ve gözleri kapalıydı. Korkuyla titrek sesimle Çağla'ya seslendim. 'Çağla?' cevap vermiyordu.Bayılmıştı muhtemelen. Tam Çağla'yı kucağıma alacaktım ki kapıdan bağırma sesleri geldi. Konuşan kişi bugün beni bu aptal kız için döven Doruk'tu. Kapının yanına gittim ve konuşmalara kulak verdim.

'Soner çabuk söyle o piç arkadaşın nerede? Çağla ve Mete aynı anda kaybolacak değil ya. ' Bu sözleri duyduktan hemen sonra kapıdan uzaklaştım ve tekrar  Çağla'nın yanına gittim. Çağla yavaş yavaş gözlerini açıyordu kulağına doğru eğildim ve 'Şimdi seni buradan çıkarıcağım ama olanları kimseye anlatmak yok. ' dedim. Sessizce onu kucağıma aldım ve korkuyla  tuvaletin kapısını açarak dışarı çıktım. Dışarı çıktığımda Doruk'un bir kaç metre ileride Soner'in yakısına yapışmış bir biçimde ona bağırırken buldum. Derin bir nefes aldım ve Doruk'un yanına doğru ilerledim. 'Hey Doruk aradığın kız burda işte onu erkekler tuvaletinde baygın bir şekilde buldum.' Doruk ne dediğimi anlamamışcasına yüzüme bakıyordu. Sinirle Soner'in yakısını bırakıp koşar adımlarla yanıma geldi ve Çağla'yı kucağımdan hızla alıp yanımızdan ayrıldı. Soner Doruk gidince hızla yanıma geldi ve bana endişeli bir şekilde 'Olum sen kızla tuvalette değilmiydin?' dedi.Soner'e küçük bir kahkaha attım. 'Evet onunlaydım ve evet sen sormadan söyleyeyim Doruk'a yalan söyledim ve hiçte umrumda değil. ' Soner bana bakıp 'Ya Çağla gerçekleri anlatırsa?' dedi. Ona alayla bakıp 'O zaman icabına bakarız. ' dedim ve arkamı döndüğüm gibi oradan ayrıldım.

Doruk'tan

Çağla sınıftan nöbetçi öğrenci ile Çağla çıktıktan sonra aklım onda kaldı neden şuan sınıfta aynı anda hem Mete hem onun arkadaşı Soner hemde Çağla yoktu. Bu salaklar acaba Çağla ya bir oyun düzenlemiş olabilirmiydiler? Kafamda ki sorulara daha fazla dayanamayarak hocaya bir yalan uydurum sınıftan çıktım. Sınıftan çıkar çıkmaz bizim katta ki nöbetçinin yanına gittim. 'Hey selam Berna demin bizim sınıfa bir nöbetçi geldi ve Çağla'yı alıp gitti onları gördün mü?'  Berna bana güler yüzle baktı ve 'Evet Doruk üst kata çıktılar.' dedi. Berna'ya cevap vermeden hemen üst kata çıktım. Yukarı çıktığımda Soner erkekler tuvaletinin önündeki camdan dışarıyı izliyordu. Koşar adımlarla yanına gittim ve onu tuttuğum gibi biraz ileriye sürükledim.  Neyseki bu katın kamereları yenilenecekti ve bu yüzden şuan kimse bizi görmüyordu. Hızla Soner'i ileri doğru fırlattım ve yakasına yapışıp kafasını hızla duvara yasladım. 'Söyle bakalım Soner bey arkadaşınız Mete ne haltlar çeviriyor ve Çağla nerede?' Bir an kendimi polis gibi hissettim sonra kendime içimden  Çağla gibi 'Salak mısın?'  dedim.  Soner bana öylece bakıyordu. 'Doruk bak bu sefer Mete ile bir alakam yok bırak beni.'  Adım gibi eminimdim ki Soner ve Mete bir bokluklar çeviriyordu.Sinirle 'Soner çabuk söyle o piç arkadaşın nerede? Çağla ve Mete aynı anda kaybolacak değil ya. ' dedim. Cevap vermeyip yüzüme öylece bakıyordu. 'Hey Doruk aradığın kız burda işte onu erkekler tuvaletinde baygın bir şekilde buldum.' bu Mete'nin sesiydi. Sinirle , hızla Soner'i bıraktım ve arkamı döndüm. Arkamı döndüğümde Mete kucağında Çağla ile bana öylece bakıyordu. Çağla'nın gözleri kapalıydı. Hızla hiçbir şey demeden yanına gittim ve Çağla'yı kucağından alıp merdivenleri inmeye başladım. Okulun çıkış kapısına geldim. Neyse ki bugün okula araba ile gelmiştim. Hızla Çağla'yı arababın arka koltuğuna yatırdım ve kendimde sürücü koltuğuna geçtim. Bir kaç dakika sonra Çağla'yı okula en yakın hastaneye getirdim. Hemen Çağla'yı kucağıma aldım ve hastaneye girdim. Hastaneye girince Çağlayı kucağımdan alıp bir odaya götürdüler. Bende hemen peşlerinden gittim. Doktor Çağlaya   bakıp bir kaç test yaptıktan sonra sonunda yanıma geldi ve bana bir şeyler anlattı. hayranlıkla doktoru dinledim çünkü hiçbirşey anlamamıştım saçma sapan şeylerden bahsetmişti yani anlayacağınız adam fazla bilimseldi. Adama öylece bakıp kaşlarımı çattım.Doktor en sonunda 'Bir şey anlamadınız değil mi?' dedi. Gülerek 'Valla doktor bey türkiyede bu kadar bilimsel konuşmak yanlış bazıları küfür sanıp doktoru bile dövüyor.' dedim. Doktor bana gözlerini büyüterek bakmaya başladı. Doktor un bu bakışları gülmeme sebep oldu. 'Neyse Doruk bey en iyisi ben size şöle anlatıyım arkadaşınız  çok yorulmuş ve çok üzülmüş bunun sonucu bayılmış yani yorgun düşüp bayılmış.' Doktara  gülümseyip 'Heh işte böyle anlatın doktor bey neyse teşekkürler. ' dedim. Doktor yanımdan ayrıldıktan sonra Çağla'nın bulunduğu odaya girdim. Çağla yataktan tam kalkmış odadan çıkacakken kolundan tuttum ve odanın kapısını kapatıp ona doğru döndüm. 'Çağla ne olduğunu anlatacakmısın?' Çağla bana ifadesizce bakıyor hiçbirşey demiyordu. 'Çağla anlatmanı bekliyorum.' Bana hala boş bakışlarıyla 'Sana hesap vermek zorunda değilim!' diye çıkıştı. 'Ayrıca Doruk kolumu bıraksan iyi olacak.' Çağla'nın hemen kolunu bıraktım ve 'Bak Mete sana birşey yaptımı?' dedim. Beni yavaşça geriye doğru itmeye çalıştı tabi bende yaptığı bu hareket işe yaramadı hala aynı yerimde duruyordum. 'Doruk bundan sonra ne ben nede benim hayatım seni ilgilendirmez!' dedi. Gerçekten sinirlenmeye başlıyordum. 'Cidden böyle mi düşünüyorsun?' Ona  sorduğum bu soru karşısında bir kaç saniye cevap vermedi ve gözlerini benden kaçırdı. 'Çağla yüzüme bak ve gerçekten ne düşündüğünü söyle bana.' dedim. Hızla başını kaldırdı ve 'Cidden ne düşündüğümümü öğrenmek istiyorsun ha!' Onun bu sinirli tavrının karşısında ben gayet sakince 'Evet' dedim. 'En başından beri sevgili olmamız gerektiğini düşünüyorum! En başından beri eski muhteşem arkadaşlığımızı bozup bir aralar iki aptal sevgili olduğumuzu düşünüyorum! Arkadaşlığımızın salak bir ilişki yüzünden yok olduğunu düşünüyorum! Senin şuanda benim özel hayatımı kurcalayıp durmaman gerektiğini düşünüyorum! Senden deli gibi nefret ettiğimi düşünüyorum! Senin gitmen gerektiğini düşünüyorum! Seni istemediğimi düşünüyorum!'  Tüm bu lafları ağlayarak söylemişti. Gözlerimin içine sinirle ağlayarak bakıyordu. Ona sakinliğim koruyarak 'Gerçekten gitmemi istiyorsan giderim fakat pişman olursan geri dönüşüm olmaz.' dedim. Bana uzun uzun baktı ve 'Evet gitmeni istiyorum hemde gerçekten. ' dedi. Tamam anlamında başımı sallayıp odadan sakince çıktım. Vay be tüm olanlara özelliklede Çağla'nın dediği laflara çok sakin  tepkiler veriyordum. Öfke dolu bakışlarım ve sakin adımlarımla büyük bir zıtlık içerisinde  hastaneden çıktım ve arabamın önüne gittim. Çağla'nın benim arkamdan hastaneden çıktığını görünce ona seslendim. 'Hey Çağla istersen okula geri götüreyim seni çantan orda kaldı.' Çağla bana bakıp 'Gerek yok... ' dedi. Peki dercesine başımı yana yatırdıktan sonra arabama atlayıp okula doğru yol aldım. Evet şimdi okula gidip Mete yi alıp eve gidecektim. Şimdi 'Mete mi?' diyeceksiniz. Evet normal insanlar çantasını almaya gider ama ben okula çantasız gittiğimden ve Mete'nin ağzını burnunu kırmam gerektiğinden Mete yi alacaktım okuldan. Okula geldiğimde arabadan fırladım ve direk bizim sınafa gittim. İçeride Hakan hocanın olduğunu fark ettim. Hakan hoca yarım dünya olan göbeğiyle çok sinirli olan ve özelliklede sürekli onun dersini kaynatıp  sınavlarından yüksek aldığım için bana  uyuz olan hocaydı.

Sınıfa girdim ve hocaya alayla gülüp. 'OOO en sevdiğim hocam ya kusura bakmayın bir problem oldu ve sizin dersinize denk geldi izninizle Meteyi alıp dövmem lazım.' dedim. Mete bana bakıp 'Dövmem mi?' dedi.  Bende ona bakıp alayla güldüm ve 'Dövmem mi? Ben öyle birşey demedim müdür seni çağırıyor.' dedim. Mete endişeli bakışlarıyla bana bakarken Hakan hoca araya girdi ve 'İlk olarak haberin olsun sözlün zayıf olcak Doruk ayrıca Mete oğlum ne duruyorsun kalkıp gitsene müdür çağırıyormuş işte.' dedi. Mete Hakan hocanın bu sözlerine karşı mecvur ayağa kalktı ve tıpış tıpış yumruklarımı tatmaya yanıma geldi.  Mete ile hiç laf etmeden arabaya kadar yürüdük arabaya bindik ve ona bakıp şaşırmışcasına 'Vay be kaçmanı beklerdim Mete resmen tıpış tıpış yumruklarımı tatmaya geldin. ' dedim. Bu dediğim laf sonucu yüzünde hafifte olsa bir gülümseme oludu. Bana bakıp 'Emre yi unuttun sıra bende mi? Hmm yada Kerem 'e ne demeli yada Can'a ? Senin belki haberin yok ama Can Çağlacığın ile öpüşmüş Doruk bey. ' Sinirle boğazından tuttum ve sıkmaya başladım. (Çağla'nın hayatında ki kişileri nerden biliyorsun?) dedim. Bana uzun uzun bakıp (Çağla benim üvey kardeşim bırakta öğreneyim) dedi. Şaşkınlıkla ona bakıyordum üvey kardeşmi? Benim neden haberim yoktu ? Meteyi sertçe bıraktım ve (Siktirgit buradan bidaha buralarda seni görmeyeyim.) dedim. Mete kazanmışçasına bir gülümseme ile hızla arabadan indi. 

Mete ile Çağla gerçekten üvey kardeşmiydi?

_____________________

Mete  den

Doruk'tan birşekilde kurtulmayı başarmıştım. Ona Çağla ile üvey kardeş olduğumuzu söyleyince şaşkınlıkla beni arabadan kovdu. Evet gerçekten Çağla ile üvey kardeştik ama onun haberi yoktu. Çağlanın annesi ile benim babam bir süredir beraberlerdi ama anladığım kadarıyla Çağla'nın bundan haberi yoktu. Yakında  evlenme planları kuran ailemiz daha Çağlaya haber vermişlerdi. Şimdi Çağla ya tuvalette yaptıklarımın nedenini soracaksınız. Nedeni çok basit içimdeki intikam duygusu ve öfke. Çağlaya öyle davrandım ve bu sayede annesin babamla evlenmek istediğini ve benimlede üvey kardeş olacağını öğrenince  sinirden deliye dönecek ve bu evliliği iptal edecekti. 

Herşeyin bir çıkarı vardı bu hayatta haa tabi birde sonucu olacaktı.

______________________________

Çağladan

Sinirle hastaneden çıktım ve bir taksi durdurup eve gittim. Taksiye binip adama evimin adresini verdikten sonra telefonumu çıkardım ve İrem'e çantamı alıp eve gelmesi hakkında kısa bir mesaj attım. Sonunda eve geldiğimde taksiciye ücreti ödeyip koşar adımlarla eve girdim. Eve geldiğimde annem ve içeride bir adam salonda oturmuş konuşuyorlardı. Annem bana baktı ve uzun bir süre sonra güler bir yüzle (Çağla bizde seni bekliyorduk seni tanıştırmak istediğim biri var.) dedi. Anneme alayla bakıp (Kimmiş o?) dedim. Annem yanıma geldi ve güler yüzle (Bu Eren. Uzun bir süredir iş yerinde kısa konuşmlar yapıyorduk hyani arkadaştık ama son bir ayda şu gençlerin sevgililik dediği şeyi denmeye karar verdik.) Anneme aynı donuk bakışlarımla bakmaya devam ederk (eee?) dedim. (Eren ile mutlu olduğumuzu fark edince evlenmeye karar verdik ve tabiki bunu sana ve Eren'in oğlunada haber verecektik.) dedi. Ah olamaz ya başımdakiler yetmiyormuş gibi birde annemin sevgilisi ve onun oğlu bu gidişle benimde üvey kardeşim olacak çocuk çıkmıştı. Sinirle annem baktım ve (Bana göre hayır ama şu Eren beyin oğlunun fikrinide duymak isterim.) dedim. Eren denen adam bana bakarak (Zaten oğlum Mete de şimdi geldi eminim çok iyi anlaşırsınız.) dedi. Bir dakika Mete mi dedi o? Bizim sınıfta ki o mal Mete değildi heralde. Aha tanrım artık anormallikten saçma sapan şeyler düşünüyordum. Zilin çalmasıyla kapıya doğru gittim ve kapıyı açtım. Kapıyı açtığımda karşımda Mete vardı şok olarak ona baktım. Hayır olamaz az önce düşündüğüm ve aptalca olduğunu düşündüğüm bu düşüncem gerçek olamazdı değilmi?

Mete alayla bana sırıtarak baktı ve (Merhaba Çağla tekrar karşılaştığımıza sevindim.) dedi. 


Sen  BenimsinWhere stories live. Discover now