18. ✓✓

80K 2.6K 311
                                    

"Efendim?" dedim kaşlarımı çatarak.

Doğal bir tavırla bana bakıp, "Bu gece bende kalır mısın, diyorum." dedi. Sanki her gün onlara kalmaya gidiyormuşum gibi rahatça söylemişti.

Güler gibi oldum. "Dalga mı geçiyorsun benimle?"

Tavrım karşısında kaşları hafifçe havaya kalktı. Ne düşündüğünü anlayamayacak kadar gergindim ama şaşırmıştı sanki.

Neye şaşırdın acaba?

Çok mantıklı bir teklifte bulundun da benim sorduğum soru mu tuhafına gitti?

"Benimle gelmeni istiyorum." dedi, rahatça. "Gece bende kalmanı istiyorum. Sen gelmek istemiyor musun?"

Cümlesinin bazı yerlerinde rica kipi olsa da, gerekçe sunma nezaketinde bulunmadan yaptığı emrivaki, laçkalaşan sinirlerimi iyice gerdi.

"Tabii ki hayır." Net bir şekilde konuşup, "Aracı sağa çek." dedim. "Gelmiyorum hiçbir yere."

Aracı sağa falan çekmedi. Hatta hızını bile kesmedi. "Neden?

"Ne demek neden ya? Seni tanımıyorum niye senin evine geleyim?" diye sordum. "Çek şu aracı kenara dedim sana."

Başını çevirip tekrar bana baktı. O ana kadar dişlerimi sıktığımın farkında bile değildim. Doğan'da pes etmiş olacak ki sağa sinyal verip aracı yavaşlattığında uygun bir yer bulup durdu.

"Neye sinirlendin şimdi?"

Bir de soruyor!

Bir elim kapının kulpuna gittiğinde başımı ona çevirdim. "Ne demek gece bende kalır mısın? Sen beni ne zannediyorsun?!" dedim sinirle. "Nişanlıyım diyorum sana anlaman kıt mı?"

Kapıyı açtığım an üzerimden uzanıp kapıyı tekrar kapattı ve aniden yaptığı bu hareket karşısında sinirle ona döndüm.

Yüzlerimiz birbirine oldukça yakındı, nefesini yüzümde hissediyor yakınlığı çok garip hissetmeme neden oluyordu ama kendimi derhâl toparladım.

"Nişanlı olduğunu anladım papağan gibi tekrar edip durma." dedi biraz geri çekilerek. "Ayrıca ne zannediyormuşum ben seni?"

Sesinde gerçek bir öfke vardı. Tıpkı gözlerinde olduğu gibi... Fakat bu tavrı bile sinirlerimi törpülemeye yetmedi.

"Ne düşündüğün belli ama her kuşun eti yenmez!" diye konuştum. "Daha ilk kez gördüğün bir kıza evine gitmeyi teklif ettiğinde nasıl bir cevap bekliyordun?"

Dişlerini sıktığını oynayan yanak kaslarından anladım. Dudaklarını birbine bastırmış, çatılı kaşlarının altından beni analiz etmek ister gibi bakan gözleri sertleşmişti.

"Ne geldi aklına? Seninle birlikte olmak isteyeceğimi falan mı düşündün?"

Apaçık bunu dile getirmesi kızarmama neden oldu fakat yüzümde ki kan basıncının çoğu hâlâ ona öfkeli oluşumdan kaynaklıydı.

"Ya bırak Allah aşkına!" dedim dalga geçer gibi gülerek. " Aynen onu demeye getirdin ama benden yüz bulamayınca şimdi kıvırıyorsun."

Gözleri ifadesizleşip donuklaşmaya başladı. Sanki ben yanlış anlamışım gibi bir izlenim sunuyordu ama onu tanımıyordum. Benim için sadece bir yabancıydı. Güvenecek hâlim yoktu.

"Senden faydalanmak istesem az önce gittiğimiz ıssız yerde de bunu yapabilirdim. Yanlış mıyım?" diye sordu. "Neden geceyi bekleyeyim?"

Mantıklıydı ama beni ikna etmeye yetmedi. Cevap vermedim dudağımın kenarını sinirle ısırırken bir ayağım yerde ritim tutmaya başlamıştı.

"Onu sana sormalı." dedim. "Aklından geçenleri nereden bilebilirim? Seni tanımıyorum."

O ise benim tavrım karşısında içini çekip kendini koltuğuna bıraktı. Arkasına sırtını yaslayıp başını arkaya attığında az önceki sinirli yüz ifadesi yerini yorgun bir hâle bırakmıştı.

"Çok önyargılısın." diye konuştu kısık bir sesle.

"Mantıklı yaklaşmanın adı önyargı mı oldu?" dedim. Sesim şimdi daha sakindi.

O ise duruşunu bozmadan başını hafifçe iki yana salladığında, "Senden etkilendim, yalan yok. Ama az önceki korku dolu hâlini görünce içimde başka hisler de oluştu." dedi. "Kafanı dağıtmaya ihtiyacın olduğunu düşündüm sadece. Kötü bir niyetim yoktu."

Düşüncelerimi bir anda karmaşık hâle getiren sözlerine karşılık vermek istedim ama kafamı allak bullak etmişti.

Sonra başını usulca bana çevirdi. "İnanıyor musun bana?"

İnanmalı mıydım?

•••••

KAÇIR BENİ ✓ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now