43. ✓✓ Final

62K 2.9K 926
                                    

Yeni yeni açmaya başlayan çiçeklerimi sulayıp, hayranlıkla içimi çektim. Eskiden bu tür işlerden zerre kadar anlamazdım. Ama şimdi bir bebekle ilgilenir gibi bahçemle ilgileniyor, onları düzenli suladığım gibi diplerinde çürümüş yaprakları ve yabancı otları da temizliyordum.

Doğan, benim için yepyeni bir başlangıçtı ama bu şehrin getirdiği huzuru da yabana atamazdım. Burası bana nefes olmuştu.

Üstüm başım ıslandığı için işim biter bitmez kendimi eve attım. Doğrudan banyoya geçip duş aldığımda üzerime rahat bir şeyler giyip mutfağa indim. Doğan'ın gelmesine az bir vakit kalmıştı. İş dönüşü markete uğrayıp aldığım hazır böreği fırına attım.

Evliliğimizin üzerinden dört ay geçmişti. Bu sıra zarfında Doğan, bir bilgisayar firmasının yönetici yardımcısı olmuş ben de bir şirkete başvuru yaparak çalışmaya başlamıştım. Şimdilik her şey çok güzel gidiyordu.

Bu arada işe başladığımız için el öpmeye Amerika'ya gidememiştik ama Doğan'ın ailesi ile telefonda görüşmüştük. Anne ve babası, evli olduğumuzu öğrenince ister istemez şaşırmıştı ve birazcık gönül koymuştu ama Doğan üstü kapalı bir şekilde olayların nasıl geliştiğini anlatınca minik kırgınlık da uçup gitmişti.

Allah var, ilk zamanlar hep çekinerek konuşmuş, nasıl insanlar olduklarını bilmediğim için mesafeli davranmıştım ama zaman ilerledikçe önyargılarım yıkılmış, onların ilgisine ve şefkatine alışmıştım. İnsanoğlu sevgiye nasıl da açtı? Kimden birazcık ilgi görse meyli o yana kaymaz mıydı?

Galiba benimki de böyle bir histi. Aramızda kilometrelerce mesafe olan insanların ilgisi ve sevgisiyle sersemlemiş, aynı şekilde karşılık verirken gereğinden daha fazla mutlu hissediyordum. Belki ileride oraya bile taşınabilirdik. Artık bu fikir bana hiç korkutucu gelmiyordu çünkü onu ve ailesini seviyordum. Dahası güveniyordum.

Derince içimi çektim ve ocağın yanına yaklaşıp kaynayan çayın altını kıstım. Mükemmel bir evliliğim, şahane bir evim ve alıştığım iş yerinde oldukça huzurluydum. Orhan'dan ise o günden sonra hiç ses soluk çıkmamıştı. Hapiste mi yoksa dışarıda mı onu bile bilmiyordum. Açıkçası umurunda da değildi. Sadece ondan kurtulduğum için her gün şükrediyor, tatsız günleri zihnimden uzak tutuyordum.

İçimde, Doğan'a vereceğim haberin coşkusunu yaşarken kapının açılma sesi ile doğrudan dış kapıya ilerledim. Doğan, o çapkın gülümsemesini bana armağan ettiğinde ise boynuna sarılıp, "Hoşgeldin." diye mırıldandım.

Yanağını öpüp geriye çekildiğimde gözleri kısılmıştı. "Çok mutlusun." dedi gülerek. "Karım beni özlemiş mi?"

"Evet." dedim. Yüzümde asılı kalan bir gülümseme vardı. "Sen özlemedin mi?"

Belimdeki ellerini çekip yüzümü avuçlarının içine aldığında, "Ben seni sürekli özlüyorum, yavrum." diye konuştu. Ardından dudaklarıma ufak bir öpücük bıraktı. "Ne yaptın, mis gibi kokular geliyor."

Konunun özlemi aşıp, midesine geçiş yapmasıyla birlikte gözlerimi devirdim. "Allah aşkına cümleye romantik bir şekilde başlayıp nasıl oluyor da sonunda bozuyorsun, anlamıyorum." Ellerini yüzümden çekip fırına doğru ilerledim. "Börek yaptım. Ama hazır börek." dedim. "Yanında da çay var."

KAÇIR BENİ ✓ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now