33. ✓✓

52.7K 2.5K 661
                                    

Pencerenin önüne dikilmiş bahçede adamları ile konuşan Orhan'ı izliyordum. Yarım saat olmuştu eve geleli. Poyraz onu dışarı çağırıp görüştükten sonra Orhan benimle gelene kadar tek bir kelime konuşmamıştı. Düşünceli bir tavırla dışarıyı izlemiş, şoförün arada sırada sorduğu sorulara bile cevap vermemişti.

Kollarımı göğsümün altında bağlayıp sıkıntılı bir nefes çektim. Hiçbir şeyin hızına yetişemiyordum. Alışmama, sindirmeme fırsat kalmadan yeni hadiselerle hislerim birbirine giriyordu.

Ailem sahteydi.

Orhan'dan kurtulamamıştım.

Doğan beni paraya tercih etmişti.

Hepsi zordu, hâlâ ailemle alakalı gerçeği sindirememiştim ama Doğan'a bir türlü konduramıyordum.

Bana o kadar yardım ettikten sonra bunu yapma ihtimali çok düşük geliyordu. Fakat sürekli değişen tavırları vardı. Bir soğuk, bir sıcak yaklaşımları ile dengemi bozmuş, sayesinde ne düşüneceğimi şaşırmıştım.

Ben bunlarla boğuşurken Orhan bahçede dikilmeye ve hareketlerinden de belli olduğu gibi emir vermeye devam ediyordu. Etrafındaki adamları gittiğinde başını kaldırıp bu yöne baktı.

Hissiz bir şekilde ona karşılık verdim. Farklı bakıyordu. Öfkeye alışmıştım ama bu daha başka bir şeydi. Hayal kırıklığı vardı sanki, durgunluk ve soğukluk...

Dik bir duruşla gözlerimi kaçırmadan bakmaya devam ettim. Gözlerimi kaçırmam için bir neden yoktu. Onu istemediğimi zaten biliyordu ve onu bırakıp gitmem gayet normal bir durumdu.

Normal olmayan yüreğimin ağrısıydı.

Orhan'ın eve yönelmesi ile birlikte gözlerimi çiftlikteki atlara çevirdim. Burası onun, hafta sonları kafa dinlemek için geldiği, birkaç kez beni de getirdiği evlerinden sadece birisiydi. Çiftlik hayatını belki sevebilirdim fakat içinde Orhan'ın bulunduğu hiçbir mekân bana hitap etmiyordu.

Birkaç dakika sonra kapı vurulmadan usulca açıldı. Dişlerimi sıkıp tekrar örtülmesini dinledim. Ruhum daralmış, heyecanla alakası olmayan kalbimin hızlanması nefes alış verişlerimi değiştirmişti.

Onunla aynı odada kalmaya bile tahammülüm yoktu, eğer evlenirsem yatağına nasıl girecektim?

Midemin bulandıran düşünceyle yönümü ona çevirdim. Üzerinde hâlâ aynı kıyafetler vardı. Beyaz gömleğinin kol düğmelerini çözüp kapının az ilerisinde ki koyu kahverengi koltuğa oturdu.

"Gelsene." dedi nazik bir tonla. "Otur yanıma biraz konuşalım."

Rica ve Orhan?

Tüm olanların üstün hesap sormadan kibar bir davranış?

Az kalsın odanın köşelerine bakıp gizli kamera arayacaktım. Bu Orhan mıydı?

Ona hislerimi yansıtmadan başımı yana eğdim. "Ne konuşacağız?"

"Gel, diyorum Yağmur. Otur ki sakin kalan tarafım canlı dursun. Sakin kalayım ki sana zarar vermeyeyim."

Görüntüsü ve ses tonu öylesine tezattı ki, tüm tüylerim ayağa kalktı. Yine de karşısında dimdik durdum. "Daha ne kadar zarar vereceksin? Beni sürekli şantajla yanında tutmaya çalışıyorsun. Böyle mi kazanacaktın sevgimi?"

KAÇIR BENİ ✓ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin