40.✓✓

53.1K 2.5K 676
                                    

 
Ay ışığının içeriye düşürdüğü cılız aydınlıkla ışıldayan gözleri, gözlerimi bir müddet izledi. Islak saçları denize düşmüş yakamoz gibi parlıyor, üzerine bir şey giyinmediği için nemli teni gözlerimin canını okuyordu.

Aslında gözlerimden ziyade parmaklarım ona uzanmak için resmen can çekişiyordu. Fakat kendimi tuttum. Yavaş, Yağmur. Yavaş!

Elini uzatıp yanağımı okşadığında sesli bir şekilde yutkundum. Parmakları usulca aşağıya, boynuma kaydığında ise çektiğim nefes yarıda kaldı. Eli oradan saçlarıma gidip, arkaya salarken, "Sana yalan söyledim." diye fısıldadı.

Anın büyüsüne rağmen kaşlarım çatıldı. "Hangi konuda?"

Gülümsediğini, karanlığa alışan gözlerimle daha net görmüştüm. "Seninle mesajlaşırken, bana yazma dediğimde aslında yazmanı istediğimi fark ettim ama yine de yazma dedim." diye fısıldadı.

"Hee onu diyorsun?" dedim yavaşça.

Burnundan verdiği nefesle güler gibi bir ses çıkarıp, "Evet onu diyorum." dedi fısıltıyla. "Bazen elime telefonu alıp mesaj yazdın mı diye baktığım bile oldu."

Genişçe gülümsedim. "Gerçekten mi?"

Başını hafifçe salladı. "Bir de ne göreyim zaten döşemişsin mesajları. Bu nasıl enerji, arkadaş?"

"Pislik." dedim yüzümü buruşturarak. "Öyleyim ne yapayım. Panik ettin beni. Silmem Allah silmem deyince yazmak zorunda kaldım.

"Sen çok tatlı bir kızsın, Yağmur." dedi gülümseyerek. "İçin dışın bir, olduğun gibisin. Beni kendine nasıl çektin bilemezsin."

Eli belime inip asıl o beni somut bir şekilde kendine çektiğinde ellerim otomatikman omuzlarını buldu. Teni hâlâ nemliydi. Kalbim gürültüyle çarparken, "Ama beni çok korkuttun." diye mırıldandım. "Dışarı çık, dışarı çık. Allah'ım! Laftan da anlamıyorsun ki, gördün değil mi ne kadar tehlikeli insanlar."

Parmakları yanağıma değdiğinde gözleri hâlâ gözlerimdeydi. "Tehlikeli olsa kaç yazar? Bak, belinde silahı olduğu hâlde yenildi. İnsanın silahına değil kendine güvenmesi lazım."

Aklıma yine o anlar geldiğinde, "Eğer sana yanlışlıkla mesaj atmasaydım şu an her şey çok farklı olacaktı." diye mırıldandım. "Karşıma çıktığın için çok şanslıyım."

Doğan'ın yüzünün asıldığını görmek için güneş ışığına ihtiyacım yoktu. Sertleşen çehresini, belirgin kemikli yüzünden hemen fark etmiştim. "Aksini düşünüp delirmek istemiyorum." dedi. "Şu an benim yanımdasın, benim kollarımdasın. Geçirdiğin tüm kötü anları beraber aşacağız."

Dudaklarımı birkaç kez açıp kapadıktan sonra yutkundum. Heyecanımı üstümden atmaya çalışıyordum ama nafile bir çabaydı.

Onunla aynı yatakta yatarken ve bedenlerimiz birbirine bu kadar yakınken benimki ateşe atılan çıranın tutuşmamasını dilemek gibi imkânsız bir istekti.

"Aşacağız." diye fısıldadım.

Başı biraz daha bana yanaştığında ise beni öpeceğini anladım. Dudakları dudaklarıma değdi. Ufacık bir kıvılcımla yanmaya zaten hazırdık.

KAÇIR BENİ ✓ (TAMAMLANDI)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt