İçimde'ki belirsizlik

5.7K 323 30
                                    




Mirza beni konağın önünde bırakırken iyi geceler demiş ve konağa girene kadar gitmemişti. Evin dış kapısını çalmamla , hizmetli kızlardan birisi kapımı açmıştı. "Hoşgeldiniz hanım ağam." Derken , bende hoşbuldum diyerek odama çıkacağım zaman , Ezomun bir hışımla yanıma gelirken , çekiştirmesi ile salona girmiştim. Kadınlar oturmuş çeyizlik düzüyordu , benim de katılmamı istemişlerdi , Ezom çeyizlerine bakmamı benim de fikir vermemi söylerken oldukça mutlu gözüküyordu. Ben anlamazdım aslında bu tarz şeylerden ama , onu kırmamak adına az çok fikir vermeye çalışmıştım.  Şanazi halam ve Lilan bir köşe de berjerler de  yan yana oturmuş kulaktan kulağa konuşuyorlardı , göz ucuyla baktıktan sonra tekrardan gözlerim ezoya çevrilmişti. Gülben halam içeriye evin hanım kızı ile birlikte girerek , kahveleri getirmişti. Ezo yerinden kalkarak annesine kahve dağıtmakta yardım ediyordu , Lilan ise oturmuş önüne hizmet edilmesini bekliyordu , göz devirdim ve Ezonun uzattığı ikramlıkları alarak sehpanın üzerine koydum.  Yanıma Miran'ın oturmasıyla , ona doğru dönüp gülümsedim elimle çenesini avuçlayarak yanağına kocaman bir öpücük bıraktım.

"Yaaa , ayeda abya , ısyak öpüyoysunnn." Diyerekten yanaklarını tutmuştu , Miran'ın tepkisine gülerken kendimi tutamamıştım. Bu çocuk gerçekten bazenleri o kadar tatlı ve yaramaz geliyordu ki resmen yiyesim geliyordu.
Konuşma koyu bir sohbete dönüşmüştü , hanımlar elinde ki  kahveleri yudumluyor birbirleriyle sohbet ediyorlardı , ikramlıklar hayliyle güzeldi  , yediğim kek ve bir kaç tane kurabiye ile doyduğumu hissetmiştim. O sırada Lilan bir anda elini ağzına götürerek , midesini tutmuştu , koşarak salondan ayrılırken , elimde ki  kahve fincanı ile ona baka kalmıştım , tek şaşıran ben değildim , içeride ki tüm hanımlar Lilan'ın öğürmesi ile ona dönmüştü.  Kahvemi fincan altlığına koyarak ayağa kalktım , Lilan'ın yanına lavaboya doğru adımlarken , ister istemez kalp atışlarım hızlanmıştı. Lavabonun kenarından içeriyi süzdüğüm de ise , Lilan'ın dediklerini işitmiştim.

"Allah kahretsin , olana bak! ne oluyor bana birden bire."  Kendince dediklerinden ve dışa vurduğu halinden , iyi olmadığını anlamıştım. Midesini tutarak aynaya yöneltti bakışlarını , o an göz bebeklerim ise elini koyduğu yere doğru odaklandı , kaşlarım havalanmış , duraksamıştım. Lilan'ın seslenişini duyarken bakışlarım tekrardan yüzüne dönmüştü.  "Ne yapıyorsun burada?"  Bakışlarım tekrardan Lilanı bulunca dudaklarımı yalayarak nefesimi dışarıya bıraktım. "İyi misin diye bakmak istemiştim." Lilan dediklerim ile kaşlarını kaldırınca , göz devirmeden edemedim. iyi niyet göstermek bile kıza abartı geliyordu , "yani kötü olunca , hızlıca çıkınca salondan , içeridekiler de meraketti." Diye tekrardan cümlemi yinelemiştim.  Lilan anlamış bir biçimde "her neyse iyiyim ben zaten , sadece midem bulandı." Diye yanıtlamıştı beni.
Oldukça sakin gözüküyordu. Ancak hala lavabodayken , gözlerinin parıldadığını gördüm. Bir şey hatırlamış , aklına gelmiş gibi tekrardan sırıtarak yüzüme bakmıştı. "Hamile olabilirim belki de , kim bilir? Sonuçta Mirza Ağam ile evlendikten sonra her şey düzene girmiş olacak , herkes yerini bilecek." Gözlerimin içine bakarak bastıra bastıra söylediği cümlesi yutkunmama ve sinirlenmeme sebep olurken , imasına dayanamamış ve göz devirmiştim. Daha fazla lavaboda  dikilmemek adına hiç bit şey söylemeyerek , Lilanı geride bırakmış ve içeriye adımlamıştım. O anda boş verme  duygum ağır basmıştı işte.

"Aleda!"  Kafamı yan tarafa çevirmemle abimlerin silüetleriyle karşılaştım , kapının orada ki büyük koridor'da durmuş konuşuyorlardı , elim ile önüme gelen saç tutamımı kulağımın arkasına tutuşturdum.  "Bu saate ne yapıyorsunuz orada?"  Diye yönelttiğim soru karşılıksız kalmıştı , sanırım bugün için bana fazlasıyla sinirliydiler. Boran sanki yüzüme karşı her şeyi söyleyecekken Azad onu durdurmuş 'bırak ben konuşayım.' Demişti. Ne oluyordu birden bire , haraketleri fazla gerilmeme sebep olmuştu.  "Güzelim gelsene hele bir bir şey konuşalım."  Azad'ın sesi ile bakışlarımı ona çevirdim , ikisi de hayliyle gergin ve sinirliydi , İkisinin yanına gittiğim de fortmanto'dan aldığım ceketi giyerek dış kapıyı açtım , arkamdan gelen Boran ve Azad ise dış kapıdan çıkarak merdivenleri inmişlerdi , önden yürüyordum yeterince uzaklaşınca durdum ve onlara doğru döndüm , aniden durmam ile duraksamışlardı ve arkamı dönerek ikisine doğru bakışlarımla mekik örmüştüm.  "neler oluyor , nedir bu haliniz durduk yere , heleki o sabahki olay neydi!"
Şivem az çok kayarken , bizimkiler birbirlerine bakmış , ve sinirlendikleri çenelerinden belli oluyordu.  "Güzelim , Salih'i nereden tanıyorsun? Durduk yere , daha önce tanımadığın bir adamla kahvaltıya gitmek ne demek?"  Kaşlarımı kaldırarak yönelttikleri soruya karşılık bende yutkunmuştum.

"Azad dedim ya size ricada bulundu bende kıramadım. Ayrıca kendiside toplandıdaydı. Belli ki ortaklardan biri siz sürekli aynı ortamda bulunmanıza rağmen nedir bu siniriniz?" Bu sefer soruyu yönelten kişi ben olmuştum. "Güzelim bir daha o adamı görürsen yolunu değiştirmeni istiyorum. Öyle sandığın ortaklara benzemiyor o adam , dikkat et o çocuğa karşı , Tamam mı?" Bu sefer boran bana cevap verirken bir kaç saniye sessiz kalmış ve göz devirmeme mani olurken başımı olumlu anlamda sallamıştım. Derin bir nefes alırken söyledikleri cümle aklıma takılmıştı 'o öyle sandığın ortaklara benzemiyorda' ne demekti öyle. 

"Kim bu adam benden bir şey saklıyorsunuz , gözlerinizden belli." Bu sefer sessiz taraf kendileri olurken Azad Boran'a bir süre boyunca baktıktan sonra pes edercesine bana dönmüştü.

"Psikopatın teki işte , o an sana takıntılı olmasından korktuk o kadar. Senin gibi kadınlara fazla düşkündür." Benim gibi kadınlar? O da ne demekti , aşağılanmış mıydım? Yoksa cidden kötü bir durumda mıydım şuan.  "Ben derken Azad?" Sinirlendiğimi anladıklarında Boran , Azad'ın sözünü kesmiş ve ellerini cebine atmıştı. "Ya kızım senin yok mu şu vurdumduymaz tavırların , o işte dellenme hemen , bak yine aynısını yaptın." Azad Boran sanki haklıymış gibi kaşları havalanıp başıyla onaylarken , bende yüzümü buruşturmuştum. "Hadi be ordan! O ne saçma şey öyle." Anlık şaşırmam ile Azad ve Boran bana kahkahaları ile gülerken , bende gülmeden edememiştim. Boran bir anda telefonunda beliren kız ismiyle bakışlarım onda durmuştu. Bizden bir kaç adım uzaklaşırken , tamam geliyorum tarzında kurduğu kelimeler ile tekrardan yanımıza geri gelmiş ve Azad'a dönmüştü. "Gitmemiz gerek , adamlar geliyormuş." Demişti. Aklımda dolanan fikirler ile onları  tek gönderme gibi bir amacımın olmayışıyla sırıttım. Şimdi merak etmiştim ama  Gitmesem olmazdı.

"Güzelim biz mekana geçiyoruz , sende içeriye geç hadi üşütme otur hanımlarla." Azad yine sinirimi bozacak bir cümle kurmuştu , ben gelemez miydim sanki mekana,  "bende geliyorum." Atılarak kurduğum cümle ile arkalarını dönmüş ikiside bana bakıyordu. Boran bir çırpıda  elinde ki telefonu cebine attı ve ,

"ya kızım! Hele bir otur oturduğun yerde , amma zor kadınsın sende!"  Boran'ın dedikleri ile gözlerimi devirdiğimde , etrafıma bakındığımda konağın içerisine park ettikleri siyah arabaya doğru yürüyüp onlardan önce davranmış ve kendimi sürücü koltuğuna atmıştım. Camı sonuna kadar açarken , kapıya vurmamla bakışları yaklaştıkları arabadan beni bulmuştu.

"Atlayın hadi! Yine iyisiniz özel şöförünüz götürecek sizi!" Demiştim. Arabaya bindikleri zaman sırıtmama mani olamazken , tekrar konuştum.  "akıllandınız bakıyorum."  Demiştim.

Konaktan çıktıktan sonra , Araba yolculuğu sessiz  bir biçim de devam ederken , içimde bir türlü sormaya cesaret edemediğim soruyla dişlerimi kemiriyordum. Mirza hakkında bir kaç şey öğrensem , yanlış anlarlar mıydı? Düşüncelere daldığımda korna sesi ile elim direksiyona ve gaz pedalına gitmişti. Ani bir şekilde durmamla karşımdan geçen aracı fark edememiş ve son anda arabayı yana doğru kırarken çarpmaktan kurtulmuştuk. Azad ve Boran kemerlerini çözerken , bana dikkatli bir şekilde bakışları üzerine , elimin titremesini durduramamış ve birden bire gözlerim kızarmıştı. Gözlerimi daha fazla açık tutamadığım anda havanın erken kararmasından kaynaklı şimdiden kararan hava ile arabanın farı önümde bembeyaz bir görüntü oluşturmuştu.

"Güzelim..!" Boran elleriyle kollarımdan dürterken , koma geçiriyor gibi duran bedenim Azadıda endişelendirmiş ve , beni yavaş haraketlerle arka koltuğa oturtturmuşlardı. Boran sürücü koltuğuna geçerken Azad ise beni kolları altına almış ve "sakin ol güzelim! Ortalık yerde durmamız tehlikeli , sakinleş nolursun! Oraya gittiğimiz de iyi olucaksın."

ALEDAWhere stories live. Discover now