12. BÖLÜM

2.3K 158 65
                                    

Ben bu bölümü nedensizce çok çok sevdim.🥺 Umarım siz de beğenirsiniz. 👉👈

Yorumlarınızı bekliyor olacağım, satır aralarında buluşalım yine olur mu?

Yıldızımı parlatmayı unutmayıınn💗

Şimdiden bir hatam olduysa affola.

Keyifli okumalar.🤍

♪Mabel Matiz, Çukur♪

♪Cem Adrian, Viran♪

♪Güncel Gürsel Artıktay, Bu Yüzden♪

Ben Dila'nın taburcu olma heyecanını bile içimde daha hiç yaşayamamışken Nil kız kıza olan yirmi dakikalık konuşmalarının ardından yanıma geldi fakat suratı beş karıştı. Ne diyeceğini bilemeyen bakışları karşısında en sonunda bana sıkıntıyla Dila'nın eve gitmek istemediğini söyledi.

Nereye gidecekti? Eve gitmek istememek de ne demekti şimdi? Taburcu olduğuna göre artık birlikte evimize gitmeliydik işte. Başka nereye gidecekti ki?

Nil'e hiçbir şey söylemeden dayanamadım ve direkt Dila'nın odasına daldım. Esra Teyze Dila'nın yatağının kenarına oturmuş Dila'nın sol elini tutuyordu. Dila'nın yüzü asıktı, yatakta oturur vaziyetteydi. Odaya birden pat diye girmem gözlerin üzerime çekilmesine ve konuşmalarının yarıda kesilmesine neden olmuştu.

Kendimi birden "Evine gelmek istemiyor musun Dila?" diye sorarken buldum.

Konuştukları şey her neyse, emin değildim ama bence Dila'nın eve gitmek istemeyişiyle ilgiliydi, öyle ki sorumla birlikte gözlerini şaşkınlıkla bende birleştiren Dila odanın içine birkaç adım atıp girmemle birlikte karnının altında birleştirdiği küçücük ellerine, sıkıntıyla ve bilinmezlik içinde kaybolmuş gözlerle bakmaya başladı. Esra Teyze oturduğu yerden yavaşça ayaklandığında Dila umut arar gibi gözlerini ona doğru yöneltti.

Arkamda kalan Nil "Anne gel biz çıkalım istersen. Yalnız konuşsunlar biraz," deyince annesine, Esra Teyze başını olumlu anlamda salladı. Dila'ya bakıp sevgi dolu, sanki ben yanındayım yalnız değilsin der gibi içtenlikle gülümsediğinde Dila'nın gözlerindeki bilinmezliğin bir kısmının o an uçup gittiğine şahit oldum. Bunun üzerine Dila da Esra Teyze'ye karşılık olarak minnetle gülümsemeye çalıştı. Aralarında geçen bu sözsüz ve son derece anlayış içeren diyalogla anladım ki, Dila aslında buna bile muhtaçtı. Çünkü kendisini yapayalnız hisseden karımın ufak bir tebessüme bile çok ihtiyacı vardı. Ben yanında olduğum halde böyle hissediyordu, görebiliyordum. Kör değildim, anlayabiliyordum. Ve ben bu anı görene kadar aynı Dila'nın olduğu gibi benimde Dila'dan gelen küçücük bir gülücüğe bile muhtaç olduğumun farkında değildim.

"Kapının önündeyiz biz kızım," dedi Esra Teyze, elini tutmuştu yine. Dila'ya doğru eğilerek "Biz hep senin arkandayız bunu aklından bir an bile olsun hiç çıkarma. Oldu mu? Sen benim Nil'imden farklı değilsin gözümde güzel yavrum benim," dedi, genişçe merhamet dolu gülümsemesi Dila'nın hemen gözlerini doldurmuştu. "Nergis ve Nil benim içimde," derken Esra Teyze kendini gösterdi. "Şuramda neyse sen de öylesin. Kendini onlardan ayrı belleme güzel Dila'm benim," dediğinde Dila'nın sağ gözünden yanağına doğru bir damla yaş aktı. "Beni sakın yanlış anlama ama ani kararlar vermeden önce etraflıca düşün e mi kızım?" dedi.

Dila'nın gözlerinden yaşlar sessizce bir bir akmaya başladığında Esra Teyze eliyle gözyaşlarını silmeye başladı. Başımı başka tarafa doğru çevirdim, odanın diğer ucuna yürüyüp duvara yaslandım. Ağlamasından, gözlerinin böyle bakmasından nefret ediyordum. Ağlamasını görmeye bile tahammül edemiyordum, dayanamıyordum.

DİLHUN: Zehir ve DevaМесто, где живут истории. Откройте их для себя