Kısım 5 - ZENGİN

15 2 5
                                    

Okul devam ediyordu, hayat zor ve yorucuydu. Bir şekilde devam ediyordu hayat.

Sabah okula gittiğimde Tomris her zamanki gibi uyuyordu. Sürekli bir uyku halinde olan Tomris'i uyandırmak için sırasının yanına gitmek üzere yola koyuldum. Hedefe doğru ilerlerken yolda birkaç arkadaşım ile tokalaştım, selamlaştım. Hedefe yani Tomris'e varınca yanındaki sıra arkadaşına ne zamandır uyuduğunu sordum, cevap olarak "Yarım saattir uyuyor." dedi.

Hafif bir sarsıntı ile uyandırdım. Kızgın bir şekilde ne olduğunu sordu. "Hergün, her sabah uyumayı nasıl başarıyorsun sen?" dedim. Tomris "Ne var ya?! Uykum var. Allah allah." dedi. Sürekli uyumasına müsade edemezdim. Sohbet başlangıcı olarak "Ne var, ne yok?" diye başlamak istedim.

Tomris eski sevgilisinin ( Kendisine O diyeceğim.) Kardeşi ile konuşmaya başlamıştı.

Eski sevgilisi ile ilgili ufak bir bilgi geçeceğim;
Kendisi uzun bir zaman önce Azerbeycandan bir sevgili yapmıştı. O bir askerdi ve görev aralarında yazıyordu, genellikle akşamları. Güzel bir ilişkileri vardı ve uzun bir ilişki idi. Bir gün O ayrılmak istedi. Birkaç olay yaşandı ve sonuç olarak ayrıldılar. Bu kadar. Çok fazla detay pek güzel olmaz...

O'nun kardeşi ile konuşmaya başladığından ve O hakkında birşeyler ögrenmek istediğini söyledi. Başarılar diledim. Elimden birşey gelmezdi, unutmasını söylesem de unutamadı. Zil çaldığı gibi sınıfa gitmek zorunda kaldım.

Yol üstünde tanıdık arkadaşlarım ile karşılaşıp selamlaşarak ilerledim. Az daha geç kalacaktım. Neyse, geç kalmadım.

Gün çok yorucu geçmişti. Dersler ve Hans derken kendime vakit ayırmaya fırsatım olmadı.

Eve geçmek üzere yola koyulmuştum ki annemin iş yerinden bir polis abi beni de aracına attı ve yolu beraber tamamladık.

Eve geçtiğimde çantayı ve telefonumu odama attım. Elimi ve yüzümü yıkamak için banyoya gittim. "Arda..." diye bir ses duyunca etrafıma baktım... kimse yoktu. Telefon veya teknolojik bir alet de yoktu. Onu tanıyorum...

Ödevlerimi yapıp biraz dinlenmek istediğimde babam bana "Kardeşin ve kendine dondurma alın, kardeşinin canı çok çekmiş." dediğinde ayağa kalktım, parayı aldım ve yola çıktık. Dondurmacıya gelince kendi hakkımı da kardeşime devrettim. Canım istememişti.

Dondurmacıdan gelirken "Dikkat et..." diye bir ses daha duydum. Duyduktan hemen sonra az daha araba bizi eziyordu, son anda kurtardım bizi. Kardeşime iyi olup olmadığını sordum, iyi olduğunu ögrenince elini tutup devam etme kararı aldım.

Eve gelene kadar dondurma bitmişti. Eve geldiğimde direkt olarak uyudum. Hans işi ne olacaktı? Neyse... onu da yarın düşünürüm.

Ertesi gün sabab rutinimi yapıp okula gittim. Wiz ve Tomris'in sınıfına gittiğimde Tomris uyanıktı. Tomris'in yanına gittiğimde bana öğrendiği şeyleri söylemek üzere genzini temizledi. Birden zil çalınca ve ilk dersimize gelecek hocanın erkenden sınıfa geleceğini söylediğimde söyleyecekleri ağzında kaldı.

"Sonra söylersin." dedim. Wiz'e de selam verip tokalaşıp sınıfıma gittim.

Öğle arası Goebbels olmadığı ve Rulie'nin işi olduğu için toplantı veya bir buluşma yapamadık. Goebbels'i aradığımda hat meşgule atıyordu, ulaşamadım. Rulie ise yakın bir arkadaşı ile o gün işleri varmış, hakkı.

Wiz ve Tomris'in sınıfına gittiğimde Wiz arkadaşları ile takılıyordu, rahatsız etmedim. Tomris bana anlatacağı şeyleri anlatmaya başladı "O... O aslında asker değilmiş.". Şaşırdım. "Yalan niye söylesin ki?" deyince Tomris biraz üzüldü ama devam etti, "Kardeşi ile konuştum, bana herşeyi anlattı. Abisi aslında asker değil zengin bir ailenin çocuğuymuş. Ve benden parası için sevgili olacağımı düşünüp ayrılmış."

Bunu duyunca şaşırdım. Yüz ifadem biraz şaşkın biraz kızmış bir hal aldı. "İyi de, sen bunu bilmiyordun ki. Ne alaka?" dedim. Kendisinin de anlamadığınü söyledi ve ortamda bir dakikalık bir sessizlik oldu. Yemek almak için kantine doğru yol aldık. Yolda bana kardeşi ile olan mesajlarından bahsetti.

Yemek alma şansım yoktu çünkü yemek kalmamıştı. Atıştırmalık aldım. Zil çaldı ve Tomris'e veda edip sınıfıma gittim. O denen vasıfsız, neden böyle bir şey yapmıştı ki? Neden duygularıyla oynadı?

Okul bitince eve gitmek için yola koyulacaktım ki Rulie beni durdurdu. "Beraber gitmek istermisin?" hayır diyemezdim buna. Ama kartımda para olmadığı için hayır demek zorunda kaldım. Kendisinin benim yerime basacağını söyledi. Pek de içime yatmasa da bindim.

Yol esnasında ayaktaydık ve otobüs çok sallandı. Bir sağa bir sola döndü. Hızlı trendeymişiz gibiydik adeta. Rulie'nin tanıdığı bir grup ile beraberdik. Otobüs şoförü sessiz olmamız gerektiğini söyleyip bize kızdı. Ben değilde kızlar çok bağırıyordu. Orta kısımda ayaktaydık ve otobüste boş yerler vardı... kısmen.

Otobüs her ani firen yaptığında üstüme doğru yuvarlanıyorlardı. Rulie ve arkadaşının biri üstüme doğru yuvarlandı, arkadaşı son anda tutunmayı başarsa da Rulie bana çarptı ve ben de geriye doğru biraz sendeledim. Az daha düşüyordum.

Otobüs yarı yolda durup diğer bir otobüse aktarma yapmak için bizi indirdi. Diğer otobüse arka kapıdan bindik. Çok dolu olduğundan sıkışmıştık. Az kalsın Rulie'ye pek güzel şeyler olmayacaktı. Neyse. Sıkış sıkış yolumuza devam ederken otobüs yavaş da olsa duraklarda yolcuları azaltarak bizi rahatlatıyordu.

Rulie ineceği yerde indi. İnmeden bu otobüsün nereye gittiğini ve nerede ineceğini sordum, "Sen git, ineceğin yeri anlarsın." dedi. İnanılmaz...

Eve sağ salim varmayı başarmıştım. Bugün de bitmişti.

Tomris umarım çok kafaya takmaz...

Kod Adı - 53Where stories live. Discover now