Kısım 7 - KİMİN PLANI

22 2 3
                                    

Tatil bitmişti artık ve benim de bir okulum ve hayatım vardı. Ne kadar sızlansam da okula gitmem lazımdı.

Sabah rutinimi yapıp okuluma gittim. Okulun kapısındayken tanıdığım birkaç arkadaşımla karşılaştım. Hepsi çok iyi insanlardı.

Sınıfıma vardığımda şaşırmıştım, sınıfım burda değildi! Sınıf tabelasına baktığımda F yazıyordu. Benim sınıfıma ne olmuştu?!

Sınıfımı koridordan geçen bir öğrenciye sorduğumda yukarı katta bu sınıfın tam üstünde olduğunu söyledi. Sadece yüksekliği değişmişti anlaşılan. Saçma sapan şeyler...

Sınıfıma gittiğimde sınıftaki herkesle selamlaşıp sırama oturdum. Rulie daha gelmemişti anlaşılan. Tam beş dakikası kalmıştı. Kapı tekrar açıldığında Rulie gelmiş ve bana gülümseyerek el sallıyordu. Çok şükür yetişmeyi başarmıştı.

Sıramıza oturup dersin başlamasını bekledik. Ders zilinin çalmasıyla herkes sınıflarına, yerlerine geçti. Yeni bir edebiyat ögretmeni geldiğini söylüyordu bazı arkadaşlar, bizim de ilk dersimiz edebiyattı, ne kadar doğru görecektik.

Rulie yeni bir kitap almış onu okumak için can atıyordu. Tam kitap ile birkaç şey anlatıyordu ki sözü yarım kaldı. Hoca sınıfa girmişti ve ufak bir mırıldanma dışında sessizdi sınıf.

Gözlerim bulanıklaşmıştı ve hoca sınıfa girdiğinden beri o bulanıklığı geçirmeye çalıştım. Sonunda düzgün bir şekilde gördüğüm sırada hocadan "Oturun." komutunu aldık. Tam otururken hoca ile bir göz teması kurdum.

Gözlerime inanamadım! Sanki başımdan aşağı soğuk kaynar sular boşalıyordu. Yeni gelen hocamız tatilde gördüğümüz adamdı. Bize kin güden adam. O neden burada!

Ben oturduğum yerde stresten kaynaklı bir dakika civarı hafifçe titredim. Bunu Rulie farketmiş olacak ki "İyi misin? Bir şeyin mi var?" dedi. Dilim o an dolanmış gibiydi ama konuşmayı başarmıştım. Sessizce kulağına, "Bu adam tehlikeli bir adam! Tatilde Goebbels ile karşılaştık bu adamla. Bu adam öğretmen falan değil!" dedim.

Rulie hem şaşırmış hem de anlamamış gibi bir tavır takınmıştı. Kafası karışmıştı.

Tenefüste herkesi bahçeye bir araya toplamasını rica ettim. "Tamamdır." dedi. Sadece tenefüs olup adamı bahçeye çıkarıp konuşturmak kaldı. Adamın adı neydi... scar.. scarses?

Tenefüs zili de çaldı ve hocamız dersi bitirmişti. Hocanın yanına gidip "Biraz konuşabilir miyiz hocam?" dedim kalbimin hızına aldırış etmeden gülümseyerek. Olumlu bir cevap alınca bahçeye doğru yönlendirdim.

Bahçeye çıkıp bir köşeye çektim. "Derdin ne lan senin! Okulumda böyle şeyler niye yapıyosun!?" dedim. Hocanın yüzünde ufak bir tebessüm belirdi. "Demem beni hala hatırlıyorsun." dedi. Sinirlenmiştim.

Kolunu açarak bir dikişi gösterdi. İğrenç duruyordu. "Sebebi sizsiniz..." dedi.

O sırada bizim ekip geldi. En önde Goebbels arkasında Wiz vardı. Kızlar da koşturmaya çalışıyordu. Goebbels Adamı görür görmez yakasında tutup hesap sordu. "Ne arıyosun burda!" dedi. "Arkadaşına hesabımı verdim ama tekrardan bir iki söz söyleyim." dedi.

"Sizin bana yaptığınızı size yapacağım. Kısaca bu kadar." dedi. Goebbels yakasını bırakıp hiçbir şey demeden geri adım attı. Wiz o sırada olayı anlamaya çalışıyordu.

O sırada zil çaldı ve öğretmen el sallayıp okulun içine doğru gitti. Ve biz de yavaştan sınıflarımıza dağıldık.

Okul bitene kadar sınıflardan çıkmama kararı aldık. Ne olursa olsun sınıftan çıkmayacaktık. Kızların tuvaleti dışında, onlar gerekliydi.

Kod Adı - 53Where stories live. Discover now