Kısım 8 - YOLLARDA

18 0 0
                                    

Onbirinci sınıfın geri kalanında Hans bizimle uğraşmadı. Ben son dönem bir sevgili yaptım ama çok sürmedi, bir buçuk ay civarı sürdü. Ve tam ayrıldığımızdan sonraki gün Wiz eski sevgilim etrafında dolaniyordu ve arkadaşlardan sürekli bir haber alıyordum.

Ertesi gün Wiz ve ortak bir arkadaşım ile oturup adam gibi konuştuk, özürünü diledi ve amacının yanlış bir şey olmadığını söyledi. Affettim ve o gün spor salonuna uzun zamandır gitmediğimiz için gitme kararı aldık. Üç kişi spor salonuna gidiyorduk, içimde bir kırgınlık vardı hala. Sakin...

Benim arada sırada kullandığım bir de gözlüğüm vardı, o gün takma kararı almıştım. Spor salonunda ağırlığın altındayken gözlüğümü almasını söyledim Wiz'e, alıp yere koymuş ve gözlüğün çerçevesi siyah olduğu için, ki yerler de siyah, üstüne basıp kırdım.

Duruma kızmıştım. Ortak arkadaşımız bana ondan bunun parasını almamı söyledi, haklıydı. Parasını almak gözlükçüden fiyat aldık, çok para tutmadı beş yüz civarı tuttu. Derdim aslında para değildi hatasını telafi etmesi idi. Üç gün kavga ettik ve parayı almam için hafta sonu parkta dövüş teklif etti, kabul ettim.

Hafta sonu dövüş yerine gelince içimde hem öfke hem de hüzün vardı. Eskiden arkadaşımdı sonuçta, tüm gücümle vuramazdım. Burnunu kanatıp biraz da hasar verdikten sonra paramı aldım ve daha da konuşmadım.

Okul maçları sırasında benden özür diledi ve tekrar arkadaş olmak istedi, reddettim. Engelledim ve daha da ne konuştuk ne de yazıştık.

Okul bitti ve yaz tatiline girecektik, bu bizim lise dönemimizdeki son yaz tatili olacaktı. Yaz tatiline girdik ve birbirimizle çok da konuşmadık. Yaz tatilinde herkes eksiklerini toparlamaya çalışıyordu, ben de onlardan biriydim. Lisenin son sınıfı olan 12. Sınıfa geçiçektik, işler zorlaşmış idi.

Tatilde Ege'de bir şehre gittim ve mükemmel bir tatil olmuştu. Kısaca şöyle açıklayabilirim; derslerime odaklandım, sevdiğim bir kızdan bir hediye aldım, bol bol denize girdim, konserlere gittim, kendimi geliştirdim... ve en önemlisi bir zarf aldım. Olayı açıklayım.

Konserin birinde arka cebimde bir zarf olduğunu farkettim ve evde bakmak üzere yanımdaki kız arkadaşımın çantasına koydum. Konserin bitimi ile sahilde az oturup dalga sesi eşliğinde sohbet ettik.

Sohbet esnasında aklıma gizemli zarf geldi. Zarfı elime alıp açtım, kız arkadaşım da merak ile bakıyordu. Zarfın içinden telefon boyutunda ve üstünde bir sürü rastgele harf vardı. Kız, "Tanıdığın birisi falan mı verdi? Ve bunun bir anlamı mı olması gerekiyor?" dedi kafası karışmış bir halde. Emin olmadığımı söyledim.

Şimdilik hiçbir işe yaramayacağını düşünüp zarfın içine geri koyup ânın tadını çıkardık. Tatil boyunca o zarfın gizemini çözemedim ve öylece kaldı.

Tatil bitip okul başlayınca sınıflarımıza bir göz gezdirdim. Tomris'in sınıfı biraz öteye gitmişti sadece, ve Wiz ile göz göze gelmiyorduk. Okul müdürü değişmişti ve yeni müdür bize bu yeni seneyi daha güzel hale getireceğini söyledi.

İlk ay pek birşey olmadı. Birbirimizle kaynaştık ve sınıfla kaynaştım, derslere katıldım...

Kasımın sonunda sınıftaki öğretmen masasının üstünde delikli bir plaka vardı. Bu plakayı bir yerden hatırlıyor gibiydim, şekli, boyutu... Birden aklıma şimşek gibi yazın aldığım zarf geldi, onu yanıma aldığımı hatırlıyordum. Masadaki plakayı gizlice alıp çantaya attım. Akşam bir şeyler anlaşılacaktı.

Akşam büyükbabamın hastaneye kaldırıldığını öğrendim, annem ve benim moralimiz çökmüştü. Annem akşam ağlıyordu ve ben de ona olabildiğince destek vermeye çalışıyordum. Akşam uyumadan hemen önce aklıma plaka geldi. Elimdeki plakaları delikleri olan plaka üste gelecek şekilde üst üste koydum.

"Ters mi koydum..." derken doğru koyduğumu gördüm. Anlamlı bir şey çıkmıştı ortaya. "Aralık 6" yazıyordu. "Aralık 6 da ne olacak acaba? Ulan! Biraz daha ipucu veremez misin?" dedim ve sinirlendim.

Aralık beşe kadar olay olmadı ve herkes gük gibi hayatına devam etti. Ayın beşinde büyükbabamın durumunun kötüleştuğini öğrendim. Durumu iyiye giderken neden birden kötü olmuştu? Annemi sakinleştirmeye çalışıyordum.

Ertesi gün annem bana "Venk, hazırlan büyükbabanı görmeye gidiyoruz." dedi. "Babam ve kardeşim ne olacak?" dedim. "Otursunlar evde." karşılığını verdi.

Ertesi gün, Aralık 6 da sabah yarım saat terminalde bekledik ve dokuzda otobüs geldi, binip yola koyulduk. Otobüste çok fazla yolcu yoktu, yirmi kişi civarıydık.

İki buçuk saat sonra Ankara'nın içine girdik ve polis kontrol yaptı. Otobüsün içinde kargaşa çıkmıştı ve polis on kişiyi otobüsten indirdi. Belli bir süre geçtikten sonra da otobüs yoluna devam etti fakat inen on kişi geri gelmemişti. Sanırım gözaltına alındılar. Otobüs çalıştıktan on beş saniye kadar sonra arkadan silah sesleri geldi.

Ortamdiki kalan kişiler biraz gerilmişti. Annem ise gayet sakindi, beni hayrete düşürüyordu bu kadın. Otobüs terminale girdi ve ordan da birkaç yolcu aldık ve sayımız on beş olmuştu. "Ne kadar güzel..." diye geçirdim içimden.

6 saat sonra varacağımız yere gelmiştik. Düşündüğümüzden iki saat kadar geç gelmiştik, hava karanlıktı. Hızlıca bir taksiye atlayıp büyükannemin evine gittik. Taksici bana biraz değişik geldi ama istediğimiz yere vardık.

İlk gün akşam olduğu ve yorgun olduğumuz için ziyarete gidemedik. Ama ertesi gün öglen ziyarete gittik. Ziyaret hakkında bilgi vermeyeceğim ama güzel değildi.

Büyükannem, teyzem ve annem alışverişe çıktı ve ben evde tek kalmıştım. Kendi özel ihtiyaçlarımı tam halledecektim ki kapı çaldı. "Cüzdanınızı mı unuttunuz?!" diye seslenerek kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda karşımda geçen gördüğüm taksici vardı. Boğazımdan tutup beni boğmaya çalıştı.

Can havliyle kafasına iki yumruk ve çenesine dizimle vurdum. Adam boğazımı bıraktı ve geri sendeledi. Fırsattan istifade nefes aldım ve atak için hazırlandım. Adamı anlık sinir ile biraz dövdüm ve bayılttım, ellerini ve ayaklarını bağladım. Cebinden araba anahtarını aldım ve adamı arka koltuğa atıp uzaklarda bir yokuşa arabanın içinde baygın bir halde kaderine terkettim.

Arabanın arkasından biraz ittirdikten sonra kendi kendine aşağıya dümdüz bir şekilde gitti. Biraz ötesinde sağa dönüş var ama dümdüz giderse aşağısı yirmi derecelik açı ile boşluktu ve aşağı yuvarlancak idi. Aşağıda bir bina yoktu ve güvenliydi. Araba aşağı yuvarlanma sesi geldiği gibi arkama bile bakmadan otobüz durağına yürüdüm ve bir dakika kadar sonra otobüs geldi ve binip eve gittim.

Süveyda... kirli... "Az sus..."

Eve gelirken annem beni aradı ve nerde olduğumu sordu, dışarıya çıktığımı evin yolunds olduğumu söyledim.

Otobüsten iki durak önce inip sigara aldım ve eve gidene kadar beş tane içtim. Cebimdeki sakızdan da bir tane ağzıma attım ve sorun çözüldü. Akşam haberlere çıkmıştı fakat olayın sorumlusu bilinmediğini söylediği için ben rahattım. O gece ilginç bir şekilde rahat uyudum. Ertesi gün on birde otobüse binip eve döndük.

Yine Ankara'nın içindeyken trafik durmuştu. Biraz vakit geçince işin aslını öğrendim. İki araba çok fena bir şekilde kaza yapmışlardı. Kaza yerinin yanından geçerken arabanın yanında kanla yazılmış bir V.. vardı. Kafama kazıdım ama çok kafaya takmadım. Geri kalan yolculukta bir şey olmadı ve rahat geçti.

Hafta sonu ödevlerimi yapıp haftaiçinin gelmesini bekledim.

Aralık 6 planı, suikast mıydı yoksa bir göz korkutma mıydı? Yaşıyorum ya, şimdilik önemli olan bu bence...

En büyük avet bu...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 28 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Kod Adı - 53Where stories live. Discover now