13. Bölüm

7.5K 545 254
                                    

Bu kitapta geçen kişi ve olaylar hayal ürünü olup tarihle bir alakası yoktur. Bazı şahıs isimleri tarihtekiyle uysa da gelişen olaylar farklılık göstermektedir.

Keyifli okumalar❤️

***

-9 Ay Sonra-

"Rahat dur yoksa arkadaşının gırtlağını keserim" saçımı öyle bir çekiyordu ki yarısının elinde kaldığına emindim. Emir'in gözlerine baktığımda saf öfkeyle karşılaştım. Bu sözleri Emir'e söylemişti saçımı çeken gümüş renkteki pelerinli adam.

Emir'e gözlerimle sakin olmasını anlatmaya çalıştım ama kızgın bir boğa gibiydi. Üstüne gelen 4 adamı savuştururken arkadan kafasına vuran kişiyle yakalanmıştı. Şu an az önce dayak yiyen kişiler onu tutup benim gibi bağlamaya çalışıyordu.

"Ebenin..." yediği sert yumrukla cümlesinin devamını getiremeyen Emir'e bakarken gözlerimi yummuştum. Melek'ten buraya ilk geldiğimiz mağaranın önünde ayrılmıştık ve kimin olduğunu anlamadığımız adamlar tarafından esir alınmıştık. 1 yıldır burada yaşamamıza rağmen gümüş renkte pelerin giyen ne bir klan ne ülke biliyordum.

"Siz kimsiniz?"Sert sözlerimle yüzüme tokadı geçiren adama dişlerimi sıkarak baktım. İlk seni öldürecektim.

"İskoçya kralı adına tutuklusunuz!" Duyduğum sözle direnmeyi anında keserek büyüttüğüm gözlerle konuşan pelerinli adama baktım.

"İskoçya'da bir kral yok" demeyi başarabildim ama adamın yüzü son derece ciddiydi.

"Artık var, yürüyün İngiliz'ler" yüzü kan içinde olan Emir'i sürükleyerek, beni de şaşkınlığımdan faydalanıp kollarımdan tutarak çimenlerin arasından ilerlettiler.

Yarın, mağaradan geçiş günümüzdü. Korkarım ki tarihi hiç olmadığı kadar değiştirmiştik...

***

9 Ay Önce - Günümüz

Annemin bana küçüklüğümden beri hep dayattığı bir düşünce vardı.

"Herkesin elbette bir yeteneği vardır Tuğra. Önemli olan onu bulup, iyice yoğurup kendine güzel bir şekilde aşılamak. Yeteneğini bulduğunda ve ustalaştığında, sıradanlıktan uzaklaşıp insanlığın yeni versiyonu haline gelirsin. Tüm dünya seni tanır, bilir, konuşur. Zamanında ismi duyulmuş tüm dahiler ve sanatçılar bu yeteneğini keşfeden şanslı insanlardır. Onların bizden zeka olarak hiç farkı yok unutma; tek farkları yeteneğini bulmada çok şanslı olmaları..."

Annem zeka konusunda haklı mıydı bilemiyorum ancak bir konuda haklıydı.

İnsan sevdiği ve yeteneği olduğu işi yaparsa gerçekten çok mutlu bir birey haline geliyordu.

Küçüklüğümden beri öğrenmek zorunda olduğum tüm o sanat dalları bana adeta işkence gibi gelmişti. Tarih konusunda iyi olabileceğimi düşündüğüm bir dönem olmuştu ancak ben tarihi süreçlerden çok hocamın anlatım şeklini seviyordum. Tarih kitaplarındaki sıkıcı bilgiler ilgi alanıma hiç ama hiç girmiyordu, sıkılıyordum. Akademik olarak ilerlemek için ise tüm o sıkıcı bilgileri öğrenmem gerekmişti. Fakat ben ısrarla ilgi çekici olaylarla ilgilenmiştim. Yine de sevmesem bile akademik olarak kendimi oldukça da geliştirmiştim. Zorunda kalmıştım.

Askeriyeye gizlice, içten içe hep ilgi duyardım. Evde asla bu konuyu açmazdım, açamazdım çünkü bilirdim ki asla yapamayacağım mesleklerin başında geliyordu. Annemin savunma ile alakalı hiçbir konuda eğitim almamamda emin olması, kendimi savunacak bir durumla karşılaşmayacağıma emin olduğu içindi. Çünkü ben herkese göre Duman'lar şirketinin sahibinin biricik kızı ve gelecekte sosyetede gözde diye adlandırılan o kesimin bir adayıydım.

TUĞRA [İNVERNESS 1]Where stories live. Discover now