18: Kırk Birinci Tilki

460 55 11
                                    

Yazım yanlışı olan pasajlara yorum olarak nokta (.) bırakırsanız sevinirim. İyi Okumlar.

Yaşadığım her farkındalıkla sanki başımdan aşağıya kaynar sular dökülüyordu ama yine de yüzümde tek bir mimik dahi oynatmamayı başarıyordum. Burcu kendince oluşturmuş olduğu eğitim planını heyecanla anlatırken, tek yaptığım boş bakışlarla onu izlemekti. Oysa içimde kopan fırtınaların haddi hesabı yoktu. 

Küçük bir farkındalık kartopu gibi büyüyüp önümde çığ oluşturmuştu. Kavradığım her gerçeği sindiremeden yerini bir başkası alıyor ve çiğnemeden yutulmuş lokmalar gibi boğazıma diziliyordu.

Başından beri yaşadığım şeyler bir film şeridi gibi gözümde akarken, her şeyi en ince ayrıntısıyla düşünmeye ve hakkımda daha ne gibi planları olduğunu anlamaya çalıştım. Bütün bunlardan sıyrılmak için kendimce bir plan oluşturdum. Eğer bütün uğraşlarıma rağmen üzerimde bu şekilde bir hakimiyet kurmaya kalkarlarsa, o zaman da onların istediği gibi oyuna girerdim. Ve bunu yaparken, beni aptal yerine koymalarının hesabını da sormuş olurdum.

"Önce üzerimi değiştirmem lazım." Burcu'nun kapanmaya niyeti olmayan çenesine dayanamayarak müdahale etmiştim artık. Yarım saat önce kaşımda bu şekilde konuşuyor olsaydı, hakkında sevimli falan olduğunu düşünebilirdim ama, dediğim gibi yarım saat önce...

Şu an herkese, her şeye karşı inanılmaz bir öfkem vardı. Sürekli bu zamanda yumuşak olduğumu düşünüyordum ama artık 2023'deki Gonca neyse, 1526 yılındaki Gonca da oydu. Zamanlar arası bocalamamı kullanıp, yalancı bir samimiyetle yaklaşmışlar ve beni bir at gibi istedikleri yöne sürmüşlerdi. Bunu kabul etmiyordum, etmeyecektim.

"Ah! Benimki de kafa. Gel sana odanı göstereyim. Orada kıyafetlerini değiştirirsin. Hem de hangi eğitimle başlayacağına karar verirsin." başımı sallayıp ayaklandım ve kapıya doğru yürüdüm, arkamdan onun da ayak seslerini duyunca, bekleyip öne geçmesine müsaade ettim. Çünkü ben burada da bir yabancıydım ve birilerinin beni yönlendirmesi gerekiyordu. Zaten bütün olup bitenlerin sebebi bu değil miydi? Ne kadar dikkatli olursam olayım, bulunduğum zamanı ve mekanı anlama uğraşlarım yüzünden istemsizce gardımı düşürüyordum ve saldırıya açık hale geliyordum.

Dışarının sıcağına nazaran oldukça serin olan koridorda çok fazla ilerlemeden sağ çaprazda kalan odanın kapısında durduk, içeriye girmeden gülümseyerek kapıyı gösterdi. Gülüşüne boş bir bakış atıp, kapıyı açtım ve arkama bile bakmadan kapattım. Madem suratsızlığım benim koruyucumdu, o zaman onu üzerimde şerefle taşırdım.

Oda, Burcu'nun bulunduğu odanın hemen hemen aynısıydı. Çok fazla inceleme gereği duymadan kenara dikili duran ikili metal dolabın karşısına geçtim ve içini açıp üzerimi değiştirmeye başladım.

Siyah bir sporcu atleti, tayt ve aynı renk spor ayakkabıları giyinip saçımı salaş bir at kuyruğu yaptım ve hızlıca odadan çıktım. Benimle aynı zamanda odasından çıkan Burcu'ya boş bir bakış atıp merdivenlere ilerledim. arkamdan gelen adım sesleriyle, inmek üzere olduğum basamaktan ayağımı çekip Burcu'ya döndüm.

"Sen nereye?"

"Eğitime." sanki cevabı çok bariz bir soru sormuşum gibi cevaplamıştı beni.

"Neden?" 

"Nasıl, neden? Bunun için buradayız ya hani?" 

"Ben bunun için buradayım, sen de bana yardımcı olmak için. Yanlış mıyım?" tek kaşımı kaldırarak sorduğum soru bocalamasına sebep olmuştu.

"E-evet de-"

"O zaman bana yardımcı ol, ve askerlerimle beni yalnız bırak." deyip konuşmasına fırsat vermeden merdivenleri inmeye devam ettim. Arkamdan gelen herhangi bir adım sesi duymamış olmak anı kurtardığım için iyi hissettirmişti.

ZAMAN SARNICITahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon