BÖLÜM 10: İlgi

1.2K 119 19
                                    

Başlamadan yıldızı parlatır mısın?🌟

Artık yengemler her şeyi yapmış, çok güzel bir sofra hazırlamışlardı.

Yarım saat önce babam ve amcamda gelmiş ve her kes sofradaki yerini almıştı.

Beni ise yer kalmadığı için Ateşin yanındaki sandalyeye oturtmuşlardı. Hemen yanı başımda Berna, Ateşin karşısında ise Ahu oturmuştu.

Midemdeki sancılar bu gün de ufak ufak devam etsede düne göre çok daha iyiydim. Ama canım hâlâ bir şey yemek istemiyordu. Bernanın önüme doldurduğu yemeklerle oynayıp durmuş sadece kola içmiştim.

"Meva"

Birden Ateşin bana seslenmesiyle ona dönmüş ve ne oldu dercesine tek kaşımı yukarı kaldırmıştım.

"Niye yemiyorsun?"

"Canım istemiyor, abi"

Ahu hemen sohbetimize eşlik etmiş ve "Beğenmedin mi yemeklerimizi? Bak İstanbulda pişiremezsiniz böyle lezzetli yemekler. İstemesende birazcık ye."

Ahunun bana böyle samimi davranması kendimi suçlu hisettirmiş ve zaten yerlerde olan moralimin daha fazla bozulmasını sağlamıştı.

Suçluluk duygusu çok boktan bir şeymiş.

Ahunun dediklerinden sonra annem hemen lafa atlamış ve "Sizin yemeklerinizle bir sorunu yok. Onun midesi yine kötüleşti. Kendine hiç dikkat etmiyor. Dünden beri kusuyor zaten!" demişti adeta tıslayarak. Demekten çok babama beni ispiyonlamış gibiydi ama her neyse...

Bir dakika...

Anne ne yapıyorsun ya!

Ben dün Ateşe midem kötü demiştim değil mi?

Sikeyim!

Umarım hiç bir şey anlamazdı.

Bir şey anladı mı diye çaktırmadan Ateşin yüzüne bakmış ve hiç bir şey olmamış gibi gayet normal bir şekilde yemeğine devam ettiğini görmüştüm.

Ohh, çok şükür!

Birden tabağıma konulan karnıyarıkla koyan kişi ile saniyelik bir bakışma yaşamıştım.

Ateş bana karnıyarık servis etmiş "Bari bunu ye, sen çok seversin." demişti. Gözlerim hemen masada gezinmiş ve her kesin yemek yemekle meşgul olduğunu görünce derin bir nefes vermiştim.

Bunda yanlış bir şey yoktu ama Ateşin cümlesinin devamında kısık sesle "Zaten minicik kalmış güzelim bedenin." demesi onu zor duruma sokabilirdi.

Babam duyarsa olay çıkartmasa bile hoşuna gitmeyeceğinden adım kadar emindim.
En fazla Ateşe olan saygısı yok olur, ona ağır laflar eder "TERBİYENİ TAKIN" diye bağırır ve bizim bu eve gelmemizi yasaklardı.

Hele ki, Ahuyu düşünemiyordum.

İştahla tabağımdaki patlıcanı yerken Ateşin son cümlesi beynimde dolaşıyordu. Anlaşılan zihnimi bir süre daha meşgul edecekti.

İkimizde her şeyin farkındaydık ama bitirmek için hiç bir hamle yapmadığımız gibi birde benim ona yazmam işleri çıkılmaz bir yola sürüklemişti.

Yazmak demişken bugün telefonumu çantamdan hiç çıkarmamış, Ateşin dün yazdığı mesajlara bile bakmamıştım.

Yemek bittikten sonra çantamdan telefonumu alarak bahçeye çıkmış ve yerdeki puflardan birine oturarak bir süre gökyüzünü izlemiştim.

İMKANSIZ +18 ( yarı texting) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin