BÖLÜM 17: ÖPÜCÜK

1.3K 116 33
                                    

Başlamadan yıldızı parlatır mısın? 🌟

Üç saatide geride bıraktığımızda artık Ankaraya varmıştık.
Yol boyunca hiç birimizden çıt çıkmamıştı. Çıkarsa bir birimizi kıracak şeyler söyleyeceğimizi ikimizde çok iyi biliyorduk. Bu yüzden susmayı ve görmezden gelmeyi seçmiştik.

Araba hastanenin bahçesinin önünde durduğunda Ateşe bir şey söylemeden kemerimi açmış ve arabadan inmiştim. Kendimi dışarı attıktan sonra kapıyı nazikce kapatmak yerine Ateşe olan sinirimi arabasından çıkarmak istercesine oldukca sert bir şekilde kapatmıştım.

Seri adımlarla bahçeden girişe doğru ilerlediğimde Ateşte peşimden gelmiş, ben kapıya yönelirken kolumdan tutup beni kendine doğru çekiştirmişti.

Şu an bağırarak her kesi başımıza toplamak isterdim ama Ateşle beraber bende rezil olacağım için bu fikrimden vazgeçtim.

Kolumu büyük avuçlarından kurtarmak için var gücümle kendime doğru bir kaç kez çeksemde başarılı olamamış sadece kolumun ağrımasıyla kalmıştım.

Ateş beni kalabalıktan uzak bir yere çekiştirdikten sonra yüzünü yüzüme yaklaştırmış ve dudaklarıma doğru "Özür dilerim" diye bir fısıltı bırakmıştı.

Gözlerindeki derin bakışları ve dilediği geç kalınmış özrünü umursamadan "Bırak kolumu, Ateş abi" dedim bana olan yakınlığını unutmaya çalışarak.

"Başlatma abine!" dedikten sonra dudaklarıma değen nefesi ile kalp atışlarım hızlanmış sonra ise "Bırak" diye bir fısıltı dökülmüştü dudaklarımdan dudaklarına doğru.

Bakışları dolan gözlerim ve dudaklarım arasında gidip gelirken kolumdaki elini sıkılaştırmış ardından "Çok geç" demişti sadece.

Yutkunarak baktığı dudaklarımı aralayarak içime bir nefes çekmiş ve "Lütfen" demiştim.

Kolumdaki elini geri çektiği an kendimi bir kaç saniye boşlukta hissetmiştim.

Kendimi toparlayarak yavaş adımlarla Ateşten uzaklaşmaya başlayınca arkamdan "Bu burada bitmedi!" diye homurdanmasını duymazlıktan gelerek hastaneye girmiş ve resepsiyondan ablamların kaldığı odaları öğrenmiştim.

Merdivenleri hızla çıkarak ikinci kata ulaştığımda kolidorun sonunda bizimkileri görmüş ve hemen koşarak anneme sarılmıştım.

"Anne"

"Kızım"

"Anne ablamı görmek istiyorum"

"İzin vermiyorlar kızım , yarın sabah görebilirsiniz dediler."

"Eniştem? O nasıl peki?"

"O da iyi merak etme, telefonda dediğim bir kaç tane kaburgası kırılmış, Allahtan omurgasında bir şey yok."

Gözlerim amcamla Fulya yengeme takıldığında amcam gelip bana sarılmış ve nasıl olduğumu sorduktan sonra "Ateş nerede kızım?" demişti.

Sorusunu cevaplamaya gerek kalmadan Ateş "Arabayı park ediyordum baba" demişti arkadan gelerek.

"İyi yaptın da oğlum Berna evde yalnız, hadi sen Mevayı al bizim eve götür yol yorgunusunuz zaten yarın sabah yine gelirsiniz."

İMKANSIZ +18 ( yarı texting) Donde viven las historias. Descúbrelo ahora