16.BÖLÜM

151 9 0
                                    

İyi okumalar askilettalar♤

Bölüm Şarkısı- Yapma N'olursun/ Dolu Kadehi Ters Tut

"Kusursuz değildik, kusurlarıyla yaşayan bir kimseydik."

...

İşe gitmek için sabah erkenden çalan alarmımın sesine uyandığım da Asya hala derin bir uykudaydı. Gözlerimi ovuşturdum ve yataktan kalktım. Dün o kadar geç yatmıştık ki, hala uykum vardı.

Yüzümü yıkayıp, tekrar odaya döndüğümde yazın benim için vazgeçilmez olan açık mavi bir şort etekle, beyaz askılı bir bluz giyindim. Altına da beyaz converselerimi geçirdiğim de geriye bir tek saçım kalmıştı. Hemen onu da tarayıp, biraz hacim verdikten sonra kendi haline bırakıp kahvaltı için aşağıya indim.


Asya'ya minik bir not bıraktıktan sonra ona hazırladığım Kahvaltıdan biraz tırtıklıyarak evden çıktım.

Yağız'ın motoru kapıda değildi. Bu da erken çıktığını gösteriyordu.

Ofise girdiğim sırada çalan telefonunu almak için çantama uzandım.

"Efendim Asya?"

"Canım kuzenim, mükemmel kahvaltın için çok teşekkür ederim ama salatalık biraz eksilmiş sanki."

"Ben yedim."

"Ha iyi, afiyet olsun. Geldin mi işe?"

"Giriyordum şimdi. Sen ne zaman çıkıyorsun?"

"Kahvaltım bitince geçerim bende."

"Tamam, kolay gelsin."

"Kolaysa başına fanta dökülsün. Neyse çok boş yaptım. Hadi kapatıyorum." Telefonu tekrar çantama fırlatırken yerime oturdum. Bu ayın kapak fotoğrafları için çalışmadan önce eşyalarımı yerleştirip, kendime kahve almak için kalktım.

...

Arabayı park edip, binaya gireceğim sırada Yağız'ın motorunun altında yatan siyah, yavru kedi dikkatimi çekti. Sabaha kadar orada kalırsa Yağız fark etmeyip, motoru çalıştırdığında hayvanı ezip geçebilirdi. Ki bu çok kötü bir senaryo olurdu.

Motoru doğru ilerlediğimde çömeldim ve yavru kediye elimi uzattım.

"Üşüdün mü sen?" Dedim gülümserken.

"Gerçi yaz mevsimindeyiz. Ama seni oradan çıkarmam gerekiyor." Kedi korktuğu için adımlarını geriye attığın da derin bir nefes aldım.

"Ama bak- Hadi gel." Yavaşça elimi ona uzattığımda bu sefer yanaştı. Canını acıtmayacak şekilde kucağıma aldığım da tüylerini okşadım.

"Zeytin gözlü." Derken kendi kendime güldüm. Minicik ve çok tatlıydı.

"Evime gelmek ister misin çocuk adam?" Miyavladığında bu tatlı haline daha çok güldüm.

"Sana çok iyi bakacağına şüphem yok."

"Yağız?"

"Çöl kızı, n'aber?"

"İyi, öyle kedi kurtarma operasyonu falan."

"Olumlu sonuçlanmış."

"Öyle, ama bu çocuk adam üşüyor. Annesi var mıdır acaba? Eve mi götürsem?"

"Bana götürebilirim."

"Gerçekten mi?"

"Evet."

"Üşümeyeceksin zeytin gözlü çocuk adam."

"Gel zeytin, gidelim biz."

"Zeytin?"

"Öyle seslenmiyor musun? Ne güzel işte, ismi de belli oldu."

Son kez tüylerini okşadım ve ismi artık Zeytin olan kediyi Yağız'a uzattım.

"İyi geceler çöl kızı." Deyip, dudağıma minik bir öpücük kondurup, zeytinle birlikte binasına giren Yağız'ın arkasından bir kaç saniye baktım.

"İyi geceler motorcu." Diye kendi kendime söylendikten sonra binama girdim.

Eve girer girmez kendimi balkonuma attım ve gözlerimi Yağız'ın balkonuna diktim. Zeytinle birlikte her zaman ki koltuğunda oturuyordu.

Beni görünce gülümseyip, zeytini görmem için havaya kaldırdı.

Onlara bakarken ben de kendi yerime kuruldum ve telefonumdan görüntülü aramayı çaldırdım.

Arama açılınca kamerada küçük, simsiyah bir yüz görmek gülüşümün büyüyüp, minik bir kahkaha atmama sebep oldu.

"Çok güzel gülüyorsun çöl kızı."

***

PUS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin