29.BÖLÜM

92 7 7
                                    

Bölüm Şarkısı-Bir Beyaz Orkide/Cihan Mürtezaoğlu

Medya; Alina(Biliyorsunuzdur artık eheh)

İyi okumalar:)

"Cesaret bazen seçtiklerin değil, vazgeçtiklerindir."

...

Zaman hep tek çare derlerdi. Zaman tek çare değildi. Zaman çare değildi. Çünkü zaman aldıklarını geri vermezdi. Ve zamanla her şey değişirdi. Bazen insanlar, bazen duygular. Bazen de kalp değişirdi. O yüreğin yerine bir taş otururdu belki.

Zaman benden çok şey almıştı.
Sevdiklerimi.
Duygularımı.
Neşemi.
Sevincimi.
Ve hayatımı almıştı benden zaman.

Evde ki kötü ve gergin hava zihnimi bulandırırken kendimi kapının önünde buldum. Ve gözlerim ilk olarak Hafsa'nın karnında ki derin kesiğe kaydı. Belinin arkasından karnının yarısına kadar uzanan derin bir bıçak kesiğiydi bu.

"Hafsa," Diye şokla mırıldandığımda Yağız kucağında Hafsa'yla hızla eve girdi. Onu salonda ki koltuğa apar topar yatırırken yine peşlerinden ilerledim. Koltuğa damlayan kanlar çoktan belli oluyordu.

"Sıçtığımın doktoru nerede kaldı?!" Diye bağırdı Alp. Kardeşini bu halde görmek kalbine acı veriyordu. Ve her bir dakika da onu kaybetme korkusuyla yüzleşiyordu.

İçeri giren doktor hızla Hafsa'nın başına çömeldi.

Yağız ayağa kalkıp, doktorun işini yapmasına izin verirken herkesin yüzü endişeyle bakıyordu. Yağız koluma dokunduğunda Hafsa'ya öylece kilitlenip kaldığım için aniden içime gelen ürpertiyle Yağız'a döndüm.

"Alina, hadi buradan çıkın." Dedi anlayışla.

"Neden? Neden onu burada bırakıp çıkayım? Dalga mı geçiyorsun?"

"Alina," Bir başka ses duydum bu sefer.

Asel'den geliyordu.

"Doktor işini yapsın, bizde kalabalık etmeyelim." Dedi yorgun bir ses tonuyla.

"Gerçekten gidesim gelmiyor." Bu sırada doktor aceleyle konuştu.

"Hemen dikiş atmam lazım. Başka bir oda gerekiyor." Görevliler bir kaç dakika sonra büyük salona sedyeye girdiklerinde Alp ve Yağız'ın yardımıyla Hafsa'yı yavaşça sedyeye yatırdılar ve Asansöre yöneldiler.

Arkalarından gitmek için hareketlendiğim de Lera elimi tuttu.

"Sonucu bekleyelim." Derin bir nefes alıp koltuğa oturduğumda kalan kişilerde benimle aynı şekilde yanıma oturdu.

"Çağan nerede?"

"Arkalarından gitti."

"Çok mu kan kaybetti?" Diye sordum yüzlerine bakarak. Buraya geldiğimden beri en çok beni kollayan, en çok yanımda duran Hafsa'ydı. Bu yüzden ona kendimi yakın hissediyordum.

"Kesik çok derindi."

"Odalarımıza çıksak iyi olur. Zaten neredeyse gün doğacak."

PUS (+18)Where stories live. Discover now