25.BÖLÜM

130 9 0
                                    

Medya ; Alp Taşdemir

Bölüm Şarkısı- Darkside/NEONI

"Ya çöl kızısın ya uyuyan güzelsin."

...

Hafsa'yla karanlıkta büyük binanın arkasına doğru ilerlerken elimizde silahlarla yavaş adımlarla yürümeye devam ediyorduk. Onun elinde ki tüfek fazlasıyla büyüktü. Ki bu normal bir şeydi, çünkü yıllardır bunun eğitimini alıyor olmalıydı.

Etrafıma baktığım da ekibin henüz tanımadığım kısmı ve Yağız ile Alp'in diğer arka tarafa ilerlediklerini gördüm.

"Onlar sürü gibi gezerken bizim neden sadece iki kişi gezdiğimizi merak ediyorum açıkçası." Dedim fısıldayarak Hafsa'yı takip ederken.

"Çünkü asıl girişi biz yapıyoruz," Derken sanki birazdan elimizde bu silahlarla bi' boklar yapmayacakmışız gibi sırıttı.

"Giriş?"

"Anlarsın." Dediğinde duvarın köşesinde ki kısımda yavaşça durduk. Nefesimi bile tutmuştum.

Beynimde ki tek soru, buraya nasıl bu kadar kolay girebilmiştik?

Duyduğum ses düşüncelerimi bölerken ayaklarımın dibine düşen, iri, erkek bedenine baktım.

"Birini indirdik, sıra diğerlerinde." Derken silahın kabzasıyla adamı bayılttığını anladım. Ve duvarın arkasından hızlı adımlarla çıktığımızda bir anda bize doğru gelen bedenlerin üçünü birden aynı anda indirdik. Silahımda ki susturucu fazlasıyla işe yarıyordu. Ayağımla baygın bedenlerin yanında ki silahları uzağa iteledikten sonra ilerlemeye devam ettik.

"İyi iş, ama bu daha başlangıç Alina."

Arka kapıdan depo tarzı bir yere indiğimizde rutubet kokan, karanlık oda insanı basıyordu.

"Hazır mısın? Çünkü yukarıdaki gördüğün kapıyı açtığım anda bir çok kişinin sana doğrulttuğu silahlarla karşılaşabilirsin. O yüzden üç dediğim de, kapıyı açtığım an hepsinin kafasına sık."

"Hazırım."

"Bir...İki, üç." Hafsa kapıyı tek bir tekmesiyle sertçe açtığında tam olarak dediği gibi bir sahne yaşanmıştı. İkimizde aynı anda bir çok adamla uğraşırken, bir başkasına silahı doğrulttuğum sırada belimi sıyırıp geçen kurşun yelekten dolayı acı hissettirmedi.

Etraf sessizleşince yavaşça kapıdan çıktık ve üst merdivenlere doğru yöneldik. Fakat duyduğumuz ses adımlarımızı duraklatmamıza sebep oldu.

"Sakın haraket etmeyin!" Ellerimizi havaya kaldırırken kafamı hafif yana çevirdim. Bu lanet adamı görmemiştik. Ve şimdiyse elinde ki neredeyse bağırsaklarımızı delip geçecek kadar güçlü olan silahı doğrultmuş, bize bakıyordu.

Silahın namlusunu at kuyruğu bağladığım için açık bıraktığım ensemde hissederken ürpersem de dik bir şekilde durmaya devam ettim.

"Çok uzadı bu." Yağız'ın sesini duymamla aynı anda Hafsa'nın da beni öbür tarafa doğru ittirdiğini hissettim. Ve arkamı döndüğümdeyse az önce karşımızda olan adamın ensesine saplı bir bıçak vardı.

Hafsa'nın beni ittirme sebebiyse silahın her hangi bir darbesine karşı beni korumaya çalışmasıydı.

Ve şuan tüm ekibi görüyordum. Fakat onlarla tanışmanın zamanı değildi.

PUS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin