Bölüm 4

359 64 5
                                    


''Mevzu derin,açıldıkça boğuluyoruz içinde...''

-Salih??

Birisi bana sesleniyordu ve bu ses sıradan bir ses değildi.Bu Onun sesiydi!

Gözlerini üzerime dikmiş yüzünde gülümsemesiyle bana doğru ilerliyordu.''Merhaba'' dedi.O dakikalarda bu kelimenin hayatımı ne denli dğiştireceğini tahmin edemezdim.

-Belinda nerelerdeydin sen! Günlerce seni bekledim.

-Üzgünüm.Sana bir numaramı bile vermeyi unutmuşum.Ama inan aklım sendeydi.

-Her gece içer misiniz böyle?

-Ah yoruldum madam.Hayattan,kendimden,insanlardan.İçmeyim de ne yapayım?

Gecelerin karanlığında kaldım ben tek başıma.Yalnızlığım büyüdü,gitti kimsem yoktu ki yanımda.Zaman durdu.Sanki ölmek tek umuttu.

-Peki.Sizi böyle düşünmeye iten şey nedir?

-Yaşadıklarım?

-Yaşadıklarınız mı?Ne yaşadığınızı bilmek isterim doğrusu.

-Aşka küstüm sanırım.

-Nasıl yani aşka küsmek olur mu ?

-Ellerimde değil benim kalbimden akıyor bu sözler.Mazi aklıma geliyor işte.Neyse size bir kahve ısmarlamak isterim.

-Madem öyle o zaman yarın beni 6.00'da Florya caddesinden alın.

-Peki madam istediğiniz gibi olsun.

Uzun süren bir konuşmadan sonra saat neredeyse sabah olmuş ve ayrılma vakti gelmişti.İyi geceler Madam...İyi geceler...

İlk hafta iş çıkışı Florya Caddesi'nde buluşup kahve içmeler,sıcak sohbetler,birbirimizi tanıma safhalarıyla geçiyordu.Birlikteyken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor;ertesi gün yeniden buluşmak için randevulaşıyorduk.Buluştuğumuzda ise sanki yıllardır birbirimizi görmemiş iki insan gibi sıkıca birbirimize sarılıyor ve kokumuzu içimize çekiyorduk.İçimden sürekli onunla vakit geçirmek geliyordu.Önce evin önünde buluşur,bir kafeteryaya gider ve çaylarımızı söylerdik.Çaylar gelinceye kadar gözleri beni cezbederdi.Çaylarımız geldiği müddet;hoşbeş sohbetten soğuyup giderdi.Aynı anda konuşur,aynı anda sesimiz kesilirdi.Gene iki çay,iki çay...

İkinci haftanın ilk günü Belinda mütevazı evime gelmeyi kabul etti.Heyecanlanmıştım.Geçen uzun yıllar sorasında kalbim ilk defa bu kadar hızlı atıyordu.Neydi bu şimdi?Aşk mı ?

Sabah erken kalkıp evi şöyle bir temizledim.Odaya çeki düzen verdim.Ocağa çayı koydum ve güzel bir kahvaltı hazırladım.Kapı çaldı gelen Belinda olmalıydı.Aynada son kez üstümü başımı düzelttim ve kapıyı açtım.

-Ah Belinda ben de seni bekliyordum.

-Geciktim kusura bakma malum İstanbul trafiği!

-Sorun değil.Geç şöyle üşümüşe benziyorsun hemen çay koyayım içini ısıtır.

Kahvaltıdan sonra en sevdiğim filmi ''Leon''u izlemeyi tavsiye ettim.O da izleyebileceğimizi söyledi.Film bitince önce uzun bir sessizlik oldu sonra:

-Gamzelerin öyle güzel görünüyor ki yüzüme bakıp güldüğünde kendimden geçiyorum.

-Demeyin öyle ama beni şımartıyorsunuz.

-Şımartılmayı hakediyorsunuz ama.

O haftanın üçüncü günü Belinda'yı akşam yemeğine davet ettim.Makarna ve çorba yapmıştım.

-Beni kırmayıp geldiğin için teşekkür ederim Belinda.

-Asıl ben bu nazik davetin için teşekkür ederim.

Yemekten sonra bu gece benimle kalması için onu ikna ettim.İşten gelmişti ve yorgundu.Koltuğun üstünde öylece uyuya kalmıştı.Saçları yüzüme değiyordu.Saçları örgülüydü.Oda fazla sıcak bedeni ise soğuktu.Üşümesin diye üstüne birşeyler örttüm.Uzun bir süre onu uyurken izledim.Uyandırmaya bile kıyamadım.Kollarımda uyuyordu,olamayacağı kadar masum.Olduğu yere fazla aitti.Mutluydu.Başı boynumda,bir kedi misali gelip girmişti koynuma.Sanki bir bebek gibi sessizce uyuyordu.Daha sonra ben de yanına uzandım ve ona sarıldım.Sıkıca sarıldım.Hoş geldin dedim,sadece evime değil bana.Bana hoş geldin...Yirmili yaşlarda güzel bir kadındı.Uzun uzun öptüm onu,uzun uzun sevdim.Her an gidecek-miş,bir daha gelmeyecekmiş gibi.Tenini hissedebiliyordum ama Belinda tüm bunlardan habersizdi.Sabaha kadar aralıksız uyudu.

''Şehvetsiz bir kadın uzanır,kırışık,kar beyazı bir çarşafın içinde.Deniz misali dengesiz ve kıyısında bir adam.Ki adam aşık,adam taze,adam körpe,ama iş güç işte.-Kadın yorgunluğun zirvesinde.-Saat iki küsür,oda karanlığa yenik,dudaklar kuru,rüyalar kapıda bekler.Bir el çıka gelir.Geceyi uzatan,yaramaz,umursamaz,vurdun duymaz bir el.Bir ateş saçar baruta da dolanır yanı başındaki kadının sokaklarında.Yangınlar nihayetinde sevdanın oyunudur.Gece,rüzgar olur çarşaf dalgalanır,iki insanın,kesişen iki yalnızlık ve bir aşkın üzerinde.''

-Günaydın gözümün gördüğü en güzel insan.

-Çok yorgun olmalıyım ki dün gece uyuya kalmışım.Artık işe gitmeliyim neredeyse geç kalacağım.

Kokusu üzerime sinmişti.Onu düşünmekten alıkoyamıyordum kendimi.Hiç tatmadığım bir duyguydu bu.Hiç alışık olmadığım bir şey.Aşk mıydı yoksa gözümü kör eden bu tuhaf şey.Yok yok ben aşık olamam!

Üçüncü hafta evde kalmalar sıklaştı.Artık birbirimizi tanıma evresini geçmiştik.Birbirimize karşı oldukça samimiydik.Taa ki o mesaj gelene kadar:

''Ben doğrularımla mutluyum,sen yalanlarınla mesut musun?''

Sonra dakikalarca süren insanın içini ürperten o sessizlik..

Sanki mazi kendini tekrarlıyor.Her şey başa dönüyordu.



BANA ÖYLE BAKMA! #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin