-16-

2.5K 263 56
                                    

Min-Jung'un ağzından;

On ikiye doğru eve geldim tekrardan. Kapıyı tıklattım kısa süre sonra bayan beni gülerek içeri davet etti.

- Bir şey alır mıydın Min-Jung?

Hayır anlamında kafamı salladıktan sonra dışarı çıktı.Zenginler gibi aşırı lüks yada evde bir çalışan yoktu sıradan müstakil bir ev ama ev de ki dizayn ve tablolardan belliydi zangin oldukları.


Yeniden karşımda yerini aldı ve ben ona meraklı bir şekilde bakmaya başladım.

- Min-Jung inan bana nereden başlayacağımı bilmiyorum. Ahhh en başından başlamak en iyisi.
Biz onunla aynı yetimhanede büyüdük. Onunla çok iyi anlaşırdım. Ama o hep çok değişik biriydi benden başka kimse ile konuşmazdı. Ben, ben pek sıcak davranmazdım. YoonGi'ye karşı neden bilmiyorum ama ondan istemsizce korkuyordum.

(.…)

Uzun uzun bana her şeyi anlatmıştı. YoonGi tam bir takıntılı sapıkmış.

Ama aradan uzun zaman geçmiş olması  ve ona söylediği sözü düşünerek belki değimiş olabileceğini söylemişti.

YoonGi'yi yeniden takip etme kararı aldımıştım.

Çalıştığım kafeye doğru yol aldım aslında bugün izinliydim. Sadece ev de boş boş oturmak yerine kafede bir şeyler yemeyi ve arkadaşlarımla konuşmayı tercih ettim.

Aniden telefonuma gelen mesaj ile şaşırmıştım ona ne zaman vermiştim numaramı?

YoonGi'den mesaj gelmişti.

" Seninle Han nehrinde buluşa bilir miyiz? "

Ekrana boş boş bakarken kalbimin teklediğini hissettim. Hemen cevap yazmıştım ;

" Tamam ne zaman ? "

YoonGi'den mesaj beklerken kafeye ulaşmıştım bile. Cebimde hissettim titreme ile telefonu yeniden elime aldım;

" Şuan müşitsen seni bekliyorum Min-Jung."

" Tamam geliyorum"

Kafeye hiç girmeden Han Nehrine gitmek için bir taksiye bindim biraz uzun sayılan araba yolcuğu sonunda Nehre gelmiştim.

Telefonum tekrar çaldığında hiç bakmadan açmıştım YoonGi'nin sesini duymam ile yine heyecanlanmıştım.

-Nehrin tam karşında ki kafeyim oraya gel.hava biraz serin seninle konuşmak istiyorum. Çok önemli bir konu .

Tamam anlamında kafamı salladığımı fark ettiğimde kendi kendime gülüp cevap verdim;

- Pekâlâ geliyorum.

Dediği kafeye girdiğimde üşüdüğümü fark ettiğim.

Kafenin içine biraz bakındım. YoonGi'yi görmem ile hızla oraya ilerledim. Tam karşısında yerini aldığımda bir şeyler alıp almayacağımı sordu bende bir şey istemediğimi söyledim.

YoonGi'nin karşısında yemek yerken kalpten gitme ihtimalim vardı.
YoonGi'de sadece bir su istediğini söylemişti garsona.

Garson gider gitmez konuşmaya başlamasını bekledim. Ama ilk önce beni biraz süzdü.
Sanki benden nefret ediyormuş gibi bakıyordu.

- Şey ben merak etmiştim. Hala polisler Danbi'nin katili hakkında bir bilgiye ulaşıp ulaşmadığını merak ettim.

Bu soruyu sorması ile gözlerim dolmuştu.

- Ah o şey olmuş. O katil polisleri tuzağa düşürüp öldürmüş. Ve  hala aranıyor.

- Pekâlâ aslında ben bunu sormak için değil de başka bir konu için seni çağırmıştım ama söze nasıl başlayacağımı bilemedim. Seni üzmek istememiştim.

YoonGi konuşurken bende hiç bir şey söylemeden ona bakıyordum o Gri Na 'nın söylediği gibi biri değildi değil mi? Bana ondan uzak durmanın daha iyi olduğunu söyledi.

- Min-Jung ben... Ben seni ... Ah ben seni seviyorum. Benimle çıkar mısın?

Bu sözleri duymam ile afallamıştım.

- Hayır !

Ağzımdan çıkan söze ben dahi inanmamıştım.

微笑 ▶ Smile ▶ MYG ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin