BÖLÜM -11- "YANKI"

2K 328 370
                                    

Bölüm şarkıları;

Noulea - The Sound of Silence
Sarah jaffe - Better Than Nothing

Tek ricam yorum ve oylarınızı esirgememeniz, iyi okumalar.

-

Hatırlıyordum.

Koyu karanlık, soluk gökyüzüne bıraktığı kızıl tonlarını yavaşça canlandırıp açılırken; merhametin köklerine dayanan, bir adamın iki dudağının arasından çıkan milyonlarca küfrüyle ezilen çocukluğumu hatırlıyordum. Yapmak zorunda bırakıldığım şey, kalbimin ıssız sokaklarında düşe kalka öğrendiğim ve kabuk bağlayan yaralarımla tecrübe edinerek inşa ettiğim doğrular köprüme ters düşüyordu. Bu köprü, sağlıksız bir ailenin ve egoizmi yüksek, katil, psikopat bir babanın ellerinden sıyırdığım; onlara ait hiçbir şeye yer vermediğim akıl köprümdü. Bu köprüye sadece doğru olduğuna inandığım seçimlerim adım atabiliyor ve geçebiliyordu. Bir sigaranın tahrip ettiği akciğer gibi hayatta çok az insanın görebileceği acılarla tahrip olan kara ruhum, şimdi bu köprüyü amansız bir kasırgayla vuruyordu.

Bir şeyler kötüye gidecekti.

Bunu bilmemin sebebi; mecruh hayatımın içinde tekerrür eden tarihimdi. Zihnimin her sokak başında, gökyüzünden sarkıtılıp uzun halatlarla tutturulmuş cümleler vardı.

Bir şeyler iyiye giderken, bir şeyler her zaman kötüye giderdi.

On yedi yıl boyunca, hiçbir bir hafta, saati saatine dolu olarak huzurlu bir şekilde geçmemişti. Bu sadece çürümeye yüz tutan hatıralarımı içeren bebekliğimde olmuştu belkide. Bu yüzden parçalanan bendimin temellerinde yatan tecrübelerime baktığımda; ıslak gökyüzünün semalarında altın harflerle parlıyordu cümle; hiçbir zaman mutlu olamayacağımı simgeliyordu haşince.

Yattığım soğuk, taş masa kemiklerimi acıtıyordu. Aldırmadan, bolca mum ve şamdanın bulunduğu oda genzime duman kokusunu dolduruyordu. Tavan oldukça yüksekte olduğundan ve yanan şamdanların ışığı tavana ulaşamadığından işlemeli duvarlar kuru bir karanlığa doğru yükseliyordu. Bu sonsuzluğun masalını anlatan belirsiz karanlığın ardında ne olduğunu bilmiyordum.

Baş ucumda gözlerini sonuna kadar açmış, ağzını hafifçe aralamış şaşkınca etrafını dikizleyen, içinde biriktirdiği şüpheleri her hareketinde belli eden Isabella vardı. Yattığım masanın sol tarafında Sarah ve Taylor duruyordu. Sağ tarafında ise Grevor, arkasında biriken siyah cübbeli insanlarla bekliyordu. Lora Mollis, yaydığı tüm sıcaklığı ve parmaklarının arasına geçirdiği ruhumla yakınımdaydı. Ayak tarafımda, karşımdan bana bakıyordu.

"Başlayın."

Grevor'un kalın sesiyle birlikte çıkan emrinin ardından arkasındaki siyahlılardan biri yavaşça baş ucuma geldi. Isabella ona müsade ederek hafifçe sola kaydı. Siyah cübbeli adam, elinde metalden yapılma bir makas tutuyordu. Karanlığın koyu kıvamının arasında yanan mum ışıklarıyla parlayan metal, içimi ürpertmişti. Siyah cübbeli olan adam, makası başıma doğru yaklaştırınca refleks olarak irkildim. Vücudum gerilirken adam birden makası saçlarımın arasına soktu.

Metalin soğuğunu saç tellerimin arasında hissettiğimde korku ruhumu tırmaladı. Sonra makasın saçımı kesme sesini duydum, adam saçımdan bir tutam keserek yanındakine uzattı. Yanındaki siyahlı, kesilen saçlarımı tutarak tahta bir tasın içine koydu.

Ona bakıyordum.

Yosun gözleri, yabancı fakat tüm ruhumu ısıtan bir bahçenin küçük pencereleri gibiydi. Ve onun gözlerine baktığımda; bu pencerelerin ardında uzanan denizleri ve çimenleri yalnızca ben görebiliyordum. Tüm o iyi şeyleri, yalnızca ben hissedebiliyordum. Bu benim bencilliğimdi ve bunu kabul ediyordum. Umrumda değildi, ızdırabın en soğuk dalgalaranın içinde boğularak kırışmış kalbim, ancak bu pencerelerden gelen ışıkla kuruyabiliyordu. Fakat biliyordum. Öyle ıslak ve öyle bulaşıcıydı ki kalbimle birlikte bu pencereleri ve içindekileri kurutacağımı biliyordum. Tüm o yeşilliği ve cenneti yakıp kurutacağımı ve elime sadece küllerin kalacağını biliyordum. Korkum, sadece bu yüzdendi.

Sokağın SonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin