BÖLÜM -12- "SİGARA"

1.7K 313 282
                                    

Bölüm şarkısı; Pixies - Where is my Mind

Biraz beklettiğim için kusura bakmayın, sınav haftası ve üst üste gelen ödevler bölüm yazmamı engelledi; telafi olarak uzun bir bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz, oy ve yorumlarınızı eksik etmesseniz çok mutlu olacağım.

-

"Nereye gidiyoruz baba?"

Kanlı nehir, içine düşen ruhla belirlememişti kızıl rengini. Ona tüm bu kızgın ve kavurucu rengini veren kendisiydi. Kırmızı; bir kadının şehvet verici dudaklarından damla damla süzülerek akmamıştı, sulu bir boyanın boyadığı elbisenin al renginden akmamıştı, bir şarabın koyu kehribar renginden, sabahın feryadıyla ağıran gökyüzündeki kızıllıktan akmamıştı. Nehrin canlı kırmızısı rengini ateşten ve Azrail'in narin bedeniyle yaptığı dansında; nehrin yanındaki çamura bastığı ayak izlerinden almıştı. Nehir, durmadan yanarak kavrulan bir ormanın içinden geçiyor ve Azrail bu nehrin kenarında durmadan dans ediyordu. Balçığın üzerinde bıraktığı izler hiçbir zaman silinmiyordu çünkü ne yangının kavurucu ateşi dokunuyordu ize, nede nehrin soğuk ve kanlı dalgaları.

Ve evvel zaman içinde; masal başlıyor, bir ruh bu nehrin içine düşüyordu. Ona kızıllığını kendi bahşetmemişti, kendi de alamazdı.

"Bana soru sormaman gerektiğini sana söylediğimi hatırlıyorum. Bir yanlışlık olsun istemezsin değil mi ufaklık?"

Yutkundum. Babamı sinirlendirmemem gerekiyordu. Hafifçe sinirlenmiş miydi? Hayır sinirlenmedi Lacender. Sadece sus. Şu an böylesi daha iyi.

Omaha'nın merkezinden otuz mil uzaktaydık. Babam arabayı güneye doğru sürüyordu. Şoför koltuğunun yanındaki koltukta annem oturuyordu. Sarı saçları kıvırcık bir biçimde omzundan aşağı dökülen annemin bir eli sağ kulağındaydı; uzun tırnaklarıyla yola çıktığımızdan beri kulağını kazıyordu. Hafifçe kanamaya başlamıştı fakat buna aldırmayarak sadece bir süre durup tekrar aynı hareketi yapmaya devam ediyordu.

Yarım dakika sonra babam, otoyoldan çıkarak bir patika yola girdi. Hava geceye ev sahipliği yapacak hale gelirken korkuyla arabanın camından dışarı bakıyordum. Babam bugün okulda öğretmenden ceza almamı istemişti. Henüz yedi yaşımda olmama rağmen bunu nasıl yaptığımı bilmiyorum fakat gidip Bayan Briggebam'ın kalçasını ellemiştim. Ve bunu yapmamı babam zorla emretmişti. Bunun için Bayan Briggebam'dan defalarca tokat yemiş, disipline gönderilmiş ve ailem okula çağrılmıştı. Babam okula gelip, sanki hiçbir şeyden haberi yokmuşcasına şaşırma ve utanma rolleri yapıp beni müdürün karşısında tartaklayarak rencide etmişti. Üstüne üstlük başka bir olay dahilinde okuldan atılacaktım ve babamın isteklerinin arkası kesilmeyeceğini de biliyordum.

Issız bir ormanın içinde ilerleyen patika yolda babam birden arabayı durdurdu. Ardından el frenini çekti ve kontağı çevirerek motoru kapattı.

"İn arabadan."

Korkuyla babamı dinlerken arabanın kapısını açtım ve aşağı atladım. Üzerine beyaz, uzun bir elbise giyen Annem Grace Goldberg hızlıca arabadan indi ve hemen arkasından babamda toprağa ayak bastı.

Soran gözlerle kafamı kaldırıp annemin suratına bakarken yüzünde anlam veremediğim bir tebessüm olduğunu gördüm. Annem, nedeni belirsiz bir şekilde ormana bakarak sırıtıyordu. Kulağında oluşan yara, defalarca kazınarak dahada açılmıştı.

Sokağın Sonuحيث تعيش القصص. اكتشف الآن