BÖLÜM -2- "BAŞLANGIÇ"

7.1K 491 185
                                    

Doğduğum gün kaderimin işlendiği harabe yolun, bir asfaltın olması gerekenden daha siyah olduğunu düşünüyordum. Ruhum ilk başlarda karanlığın içinde can bulmuştu. Ve bu karanlık daha ilk baştan aydınlığa çıkış kapılarını kapamıştı. Soyut, görünmeyen çıkış kapıları asla bulamayacağım yerlerde saklanmışlardı. Belki bir insanın ölümünde, belki bir insanın kalbinde ya da aklımın en ücra köşelerinde saklı hücrelere gizliydiler.

Hayatımın ipleri daha ilk baştan kötü bir adam tarafından tutulmaya başlanmıştı. Ben o adamın bir kuklasıydım, ipleri istediği yönde hareket ettirip beni kontrol edebileceği bir kuklaydım. İpleri tutan eller şu ana dek hiç gevşememişti. Fakat annemin ruhu şu an bedenini terk etmişken o iplere hakim olmanın o adam için zor hale geleceğini düşündüren bazı duygular içerisindeydim. Cesaret bu hissettiğim şey miydi? Ona öfkeliyken korku salan gözleriyle karşılaştığımda dudaklarım küfüre ve bacaklarım itaatsizliğe varacaksa evet, bu cesaret olabilirdi.

Öfkem yumruğumu havaya kaldırıp bedenimi yönlendirmeye başlarken tek düşündüğüm şey içimdeki zehri akıtmaktı. Ani ve sert, Xavier'in yüzüne geçirdiğim yumruk onun geriye doğru sendeleyip afallamasına neden olurken yanındaki kız çığlığı koyuverdi. Karşılık çok gecikmedi. Zemindeki su adeta çalkalanma sesi çıkartırken suratıma son gücüyle bir yumruk geçirdi. İkimizin yüzünde de öfke şimşekleri çakarken "Senin sorunun ne Lacender?" diye kükredi. "Yine ne var ruh hastası piç?"

Kanayan burnumu elimle silerken acı sanki parlayıp yok olmuş gibiydi. Dayanıklıydım, öfkem acımın üstünü örtüyordu.

"Yine mi babandan dayak yedin?" diye sordu bu sefer eğlenmeye çalışarak. "Ya da belki de bu sefer baban senin aletini kesmiştir? Söylesene Lecander, hiç baban anneni döverken de izledin mi?"

Ona bir kez daha saldırmamak için kendimi zor tutarken gülümsedim. Neşeden uzak fakat eğlenen bir gülümsemeydi. Keskin bakışlarım siyah gözlerini bir an bile terk etmiyordu. Yanındaki kız kimdi bilmiyorum ama pürüzsüz suratındaki neredeyse görünmeyen çizgiler şimdi korkuyla şekillenmişti.

"Ah, hâlâ birinci sınıfta yaptığın kızdırma şakalarıyla mı dolanıyorsun?" dedim alaylı bir şekilde. "Peki ya ben sana bir şey soracağım Xavier. Sana attığım dayakları konuşmayan kaç kişi kaldı? Halâ dayak yemekten bıkmadın mı?"

"Dayak yediğimi mi düşünüyorsun cidden?" dedi kahkaha atarak. "Elinden gelenin en iyisi de bu, sadece düşünebiliyorsun. Kollarındaki ve yüzündeki morartılarla dayak yemediğine kimi inandırabilirsin?" Şu an birbirimize sadece bir yumruk atmıştık ve daha fazlasını istercesine konuşuyordu. Hayatta yaparken korktuğum, yapmaktan emin olamadığım bazı davranışlarım olmuştu; fakat Xavier'i sayılamayacak kadar fazla kez yüzü dağılana ve yere yığılana kadar dövdüğümden kesinlikle emindim. Ve o bunu ya bir ya da iki kere başarmıştı. Acıya dayanıklı bedenim onun darbelerinden etkilenmeyecek kadar güçlüydü.

Ona doğru sertçe yürürken önüne aniden yanındaki kız geçti. Ona bakıp kaşlarımı yukarı kaldırırken "Cidden mi?" diye sordum. "Bir kızın arkasına saklanacak kadar ödlek bir herif misin, Xav?"

Xavier kızı hışımla iterek tam burnumun dibinde bitti. İkimiz de birbirimize öyle sert bakıyorduk ki bakışlarımız birden ortalığı patlatacak gibiydi. Bir an hiç düşünmeden geriye çekilip sağ şakak kemiğine seri bir kroşe geçirdim. Ardından zemindeki su sesiyle birlikte üstüne yürüyüp başını eğmiş yüzüne aparkat geçirerek sersemlemesini sağladım. Kafasını tuttuktan sonra dizimle suratına son darbeleri geçirmek için hazırlanıyordum ki eğik kafasıyla beni geri geri iterek yangın merdivenlerine yasladı. Tam suratına diz kapağımla vurduğum darbe, kafasını kaldırmasına neden oldu fakat pek afallamışa benzemiyordu. Burnu ve ağzı kan içindeydi fakat keskin bakışları yok olmamıştı. Tam karnıma bir anda seri ve sert darbeler geçirmeye başladı. Nefes, ciğerlerimi terk ederken gözlerim iri iri açılmıştı ve alev saçıyordu. Karnıma üst üste yediğim darbeler karşısında nefessiz kalıyordum ve nefes almama fırsat kalmadan tekrar darbe yiyordum. Son hamle olarak burnumun tam ortasına yediğim yumruk bilincimin bir anda tamamen kararmasına neden oldu. Sanki karanlık bir okyanusa dalmış gibiydim. Düşerken su, suratıma sert bir şekilde çarptı. Kirpiklerim ve saçlarım ıslandılar.

Sokağın SonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin