BÖLÜM -14- ve -15- "YÜKSELİŞ"

2.6K 286 421
                                    


Bölüm Müzikleri; Farid Farjad - Keman Ağlıyor

M83 - Lower Your Eyelids To Die With The Sun

Max Richter - On The Nature of Dylight
Max Richter - November
Rebekah Del Rio - Llorando,

Bitirişi bu üç müzikten birini dinleyerek yapabilirsiniz. Gerçekten ama gerçekten, üstünde çok emek verilmiş bir bölüm ve kelime sayısını sizinle paylaşmak istiyorum. Tam tamına 14500 kelime oldu. Bu yüzden iki bölümü birleştirip tek bir bölümde toplama kararı aldım. Umarım beğenirsiniz. Sizden ricam lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı esirgemeyin, sevgiler.


14. ve 15. BÖLÜM: "YÜKSELİŞ"


Buğulu camın ardına sakladığı gökyüzünün semalarında takvimin bir gününü daha kefene sarmak için bekliyordu geceye vasiyetini veren gündüzün mağrur yardakçısı. Soğuğun üzerine giydiği ıslaklık; camın üzerine düşüşünün saydam renkli portresini çiziyordu. Omaha'nın rüzgarları kiremitleri eskimiş çatının yanaklarını okşarken, ruhu bunalmış insanları için nadide bir ıslık çalıyordu. Islık, faili belli olsa da ulaşılması imkansız katilin cesetleri için mahzûn bir şarkıyı mırıldanıyordu mahlâsın kalemiyle tükettiği naçiz ruhlara. Kara bulutlarla utancın gölgesi altında kalmış güneşin çığlıkları geceyi dindirmek için epey uğraşmıştı fakat yinede feryadı; halâ girememişti bazı evlerin penceresinden. Yağmur damlaları çiselirken gecenin ardına bıraktığı izmaritlerin üzerine; ölümün yirmi bir gramlık ağırlığı uğruna çana vuran zangoçun çekicine meydan okuyordu. Ve parmakları rüşvet kokan günah, bir diğer günahı uzak tutuyordu çarşafın üzerinde yatan kötülüğün gafletine bulanmış mahmur bedenler için. Adını yağmur damlalarına kazıyarak kemanı dinliyordu günah; ağlıyordu.


Aradan haftalar geçmişti. Her bir hafta, diğerinin üzerine dahada fazla umut ekleyerek çoğalıyordu sanki. Babamın yüzünü görmeyeli neredeyse bir ay olacaktı. Grevor okul işlemlerimizi ve devamsızlıklarımızı halletmişti. Okula tekrar geri dönmüştüm, Jonathan'sız... fakat bu zaman zarfında bana destek çıkan her zaman Lora olmuştu. İyi hissetmem için elinden gelen her şeyi yapıyordu ve ona minnettardım. Sarah, Omaha'nın Kuzeyinde kalan okuluna devam ederken; Isabella ise dondurduğu üniversitesine devam etme şansı yakalamıştı. Haftalardır olağan dışı hiçbir şey olmamıştı ve o kadar sıradandı ki bu bende rüyadaymışım hissi uyandırıyordu. Sıradan geçen bu zamanda gerçekleşen en önemli facia ise Bayan Mollis, yani Lora'nın annesinin, kızının benimle çıktığını öğrenmiş olmasıydı. Bu yüzden birkaç gün boyunca Lora dışarı çıkamamıştı. Evlerinde bizden kaynaklanan sebeplerden dolayı büyük kavgalar çıkmıştı. Lora'nın annesine her ne kadar kibar ve nazik bir biçimde yaklaşsam da soğukluğu ve resmiyetinden asla taviz vermeyerek bana karşı olan tutumunu büyük bir inatçılıkla sürdürmeye devam etmişti. Grevor ise karısının inadının yıkılmaz bir duvar olduğunu, yıkmak için kendini gerçekten kanıtlaman gerektiği tavsiyesini verse de bu pek başarılı olmuşa benzemiyordu. Öte yandan Xavier bana karşı düşmanlığını korusa da artık mecburiyetten dolayı aramızdaki buz dağlarının eridiğini düşünmeye başlamıştım. En azından bir kaç ufak parçasının.

Lora'ya başka türlü ulaşabileceğimi zannetmiyordum ve ulaşamazsam, babamdan kurtulmamış halimden hiçbir farkım kalmazdı. Bir şekilde psikolojik sağlığımın korunmasına yardımcı oluyordu. O olmadan, kafası darmadağınık ve her türlü tehlikeye bulaşabilecek birine dönüşüyordum. Lora kısa sürede benim tek dayanağım haline gelmişti.

Grevor, her duruma karşı hazırlıklı olmam için Bohamian'dan bir okçu ustası tutmuştu. Kendimi, acıya direnç kazandırdığım yumruklarımla savunarak korumam bir süre sonra imkansız hale gelecekti. Hangi silaha daha yatkın olduğuma karar vermek epey zamanımı almıştı; kılıç, kargı, mızrak ve hatta keskin bumerang bile denemiştim. Fakat en sonunda yay ve okta karar kılmıştık. Hedefi vurmak ve görsel zekamı kullanmakta çok daha başarılı olduğumu fark etmiştim. Bu yüzden bir şeylere nişan almak benim için çok daha kolaydı. Ayrıca küçüklüğümden beri, çizgi film ve filmlerden dolayı her zaman okçuluğa merağım olmuştu. Evde babamın avlanmak için kullandığı bir yayı vardı ve ben babamdan gizli olarak bir çok kez alıp yayla oynadığımı hatırlıyordum. Ta ki babam; duvara tekrar geri asılmış yayın, astığı biçimden daha yamuk bir biçimde durduğunu görene dek. Yayın oradan alındığını anlamış, bana bir daha hatırlamak istemeyeceğim ızdıraplı bir gece yaşatmıştı. Ve bilin bakalım bana eğitim veren, okçu öğretmenim kimdi?

Sokağın SonuWhere stories live. Discover now