''Sohren'e İlk Adım'' Bölüm 9

593 61 7
                                    

''Si, kimseye benzemez. Çok dikkatlidir, akıllıdır ve bir konuyu merak ettiği zaman, o konuyu çözmeden rahat etmez.''

''Dediğin gibi olsun...''

''Negert, pençelerini o çocuğun üstünde görmek istemiyorum. Uzak dur ondan!''

''Tamam dedim Given, tamam!''

     Bay Given'la konuştuğum için kendimi hafiflemiş hissediyordum. Hislerim, nadiren yanılmıştır. Given'ı tanıdığım günden beri beni koruyor, Har'ın ve annemin tedirginliği anlamsız geliyor. Kaybedecek bir tek canım var sonuç olarak, hastalığa yakalandığım günden itibaren hayal kurmayı bıraktım. Hayaller hayatın süsüdür, hayallerdir hayata yön veren, anlam yükleyen. Belki bir çam ağacı gibi. Sade bir çam ağacını düşününce; sadece bir ağaç. Ama biraz renk verildiğinde, birkaç tane süs eklendiğinde yılbaşı ağacı olur. Anlamı vardır, o ağacın artık bir görevi vardır. Anlatmak istediğim de buna benzer bir durum. Hayal etmek, hayal kurmak önemlidir. İnsan başarmak için yaşar, amaçları ve hayalleri vardır, eğer o hayaller yoksa ölmek için yaşar. Ben uzun süredir ölmek için yaşıyorum.

     Sohren yolculuğunun bu durumu değiştirdiğini söyleyemem. İçimde güzel bir kıpırtıya sebebiyet verse de, hala ölmek için yaşıyorum. Aşkın, ne demek olduğunu bilmiyorum mesela. Bu duyguya nail olamamak büyük bir eksiklik olabilir. Tarif et deseler, edemem. Bilmediğim bir soruya cevap veremem. Anneme duyduğum sevgi de aşktır en nihayetinde; ama o aşk başka, asıl aşk başka. Aşkı ikiye ayırabilirim. Dahili ve harici olarak. Bana göre anne aşkı dahili, diğerleri ise harici olur. En fazla bu şekilde tanımlayabilirim... Har'ı arasam iyi olacak. Aklı bendedir şimdi.

''Har ben iyiyim dostum, korkulacak bir durum yok. Given'ın yanından çıktım, şimdi eve gidiyorum.''

''Tamam dostum görüşemeyebiliriz, sen yine de dikkatli ol.''

''Tamam tamam, merak etme.''

''Görüşürüz.''

''Görüşürüz dostum.''

     Çevremde benim için panikleyen insanlar olduğu zaman, onları sakinleştirmem gerektiğini hissediyorum. Bu şekilde benim kafam da, onların kafası da rahat oluyor. Basit bir olay aslında. Ara, iyi olduğunu hissettir ve kapat...

     Eşyalarımı tam olarak hazırladım. Umarım unuttuğum hiçbir şey yoktur. İlaçlar, kıyafetler, kalemler, defter, fotoğraf makinesi her şey tam görünüyordu. Kolyeyi de unutmamak için, boynuma geçirdiğim zaman bu iş tamamlanmış olacak. Artık gitmek için hazırım.

     Annemi ikna etmek ve sakinleştirmek biraz uzun sürmüştü; ama sonunda ikna oldu. İlacın etkisiyle alakalı olmalı, enerjim bitmiyordu. Bugün de, kaplumbağa hızında sona yaklaşmıştı. Uyandığımda sabahın ilk ışıkları bile oluşmamıştı henüz. Heyecanla havaalanına gitmeyi bekliyordum. Uçağı kaçırmak gibi bir lüksüm olamazdı. Annemle birlikte erkenden havaalanına doğru yola çıktık.

''Çok dikkat etmeni istiyorum Si.''

''Edeceğim annecim. Sen hiç meraklanma, sık sık arayacağım.''

     Yol boyunca aramızdaki muhabbet bu şekildeydi. Rol yapamıyordu, gergin olduğu her hareketinden belliydi.

''Son çağrı. İngiliz Hava Yolları'nın EA1431 sefer sayılı Frankfurt uçağı, kalkış için hazırdır.''

     Anonsla birlikte, annemle vedalaşıp kontrol noktalarına doğru ilerledim. Kontrol noktalarından takılmadan geçebilmek büyük bir şans olmalı. Zaman kaybetmeden uçağa binebilmiştim. 1A kod numaralı koltuk. Birinci sınıf yolcu muamelesi görecek olmam, Sohren'in kalitesini göstermek için özellikle seçilmiş gibiydi. Kaliteli yolculuğun ardından, uçak Frankfurt'a sakin bir iniş yapmıştı. Yolculuğun sonlarına doğru gözlerim kapanmış olacak ki, tekerlerin pistle olan temasını hissetmemiştim. Valizimi teslim alıp, çıkış noktasına doğru yürümeye başladım. Kapıdan çıktığımda, tam karşımda heybetiyle dikkatleri üstüne çeken bir adamın kaldırdığı tabelayı fark ettim. İsmimin yazılı olduğu tabelayı fark ettiğimi görünce tabelayı indirdi. Ona doğru gittiğimde ''Bay Sillcat'' diyerek emin olmak için adımı söyledi.

Sonsuz Barış - SOHREN (KİTAP OLDU)(Wattys 2018 Gizli Cevherler Kazananı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin